Osmanlı Devleti'nde sanat anlayışı
Osmanlı Devleti sanatsal ve kültürel faaliyetlerle yakından ilgilenmiş Selçuklular ve Beyliklerden devraldığı sanat anlayışını İran ve Bizans sanatının etkisiyle sentez oluşturarak kendine has bir üslup ortaya koymuştur.
Mimari Osmanlı sanatının en bariz ön plana çıktığı alan mimaridir. Osmanlı mimarisi Erken, Klasik, Geç dönem olarak sınıflandırılmıştır.
Dini Mimari Erken dönem dini mimari eserleri Bursa, İznik, Edirne ve İstanbul’da yoğunlaşmıştır. Bu dönemde Osmanlı cami mimarisi dört şekilde gözlemlenmektedir.
- Tek Kubbeli Camiler: “Hacı Özbek Camii”
- Ters T planlı Camiler: “Yıldırım Camii”
- Çok Kubbeli Camiler: “Bursa Ulu Camii”
- Merkez Kubbeli Camiler: “Edirne Üç Şerefeli Camii”
Klasik dönem Osmanlı mimarisi İstanbul’un fethiyle başlar. Bu dönem büyük külliyeler dönemi olarak da adlandırılmaktadır. İstanbul Süleymaniye Külliyesi, Edirne Selimiye Külliyesi buna örnek gösterilebilir. Bu dönemde Avrupa’da Rönesans mimarisi hâkimdir.
Osmanlı Devleti’nde merkezi planın genişletilerek alanın üzerinin tek kubbeyle örtülmesi Mimar Sinan’la başarıya ulaşmıştır. Bu anlayış Yeni Camii ve Sultanahmet Camii’nde de devam etmiştir.
18. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Batı ile etkileşimi mimari alanda da görülmüş, bu etkileşim sonucunda Geç Dönem Osmanlı Mimarisi tarzı oluşmuştur.
Geç Dönem Osmanlı cami mimarisi dönemleri
- Lale Devri (1718 – 1730): Dini mimari alanında eser sayısı azdır.
- Türk Barok ve Rokoko Devri (1730 – 1808): Laleli Camii, Eyüp Camii vb.
- Türk Ampir üslubu (1808 – 1860): Dolmabahçe ve Nusretiye Camii
- Seçmeci Devir (1860 – 1900): Saray mimarisinde etkin
- Neoklasik Dönem (1877 – 1930) :Bostancı Camii
Medreseler
Osmanlı Devleti’nde erken dönem mimari anlayışı Türkiye Selçukluları ve Beylikler Dönemi etkisinde devam etmiştir. Genellikle kubbeli büyük bir dershanenin önünde açık avlu ve etrafı kubbelerle örtülü öğrenci odalarının oluşturduğu tarz. Klasik dönem medreseleri daha çok külliyeler içinde yer almıştır.
Anıt mezar mimarisi
İlk dönemlerde kare planlı ve sade yapılan türbeler daha sonraki yıllarda çokgen gövdeli ve süslemesi yapılmıştır. Kırgızlar (İznik’te) türbesi buna örnektir. Mimar Sinan ile birlikte önü revaklı türbeler görülmeye başlanmıştır.
Sivil mimari
Osmanlı Devleti’nde saray köşk, kervansaraylar, han, çarşı, sebil (çeşme), hamam ve su kemerleri sivil mimarinin geliştiği alanlardır. İlk Osmanlı sarayları Bursa ve Edirne’de yapılmıştır. Fatih Döneminde yapılan Topkapı Sarayı Osmanlı Çini ve süsleme sanatının en zengin koleksiyonu gibidir.
Avrupa Sarayları örnek alınarak yapılan ilk saray Dolmabahçe Sarayı’dır. Bu sarayda Batı ve Türk anlayışı birlikte uygulanmıştır. Sarayın süslemelerinde barok, rokoko ve ampir üslubu hâkimdir. Osmanlıda Geç Dönem saray mimarisinin en güzel örneği İshak Paşa Sarayı’dır. Osmanlıda ilk ısıtma sistemine sahip beyaz renkte yontma taştan yapılan ve bitki motifleriyle süslenen bir yapıdır.
Geleneksel Türk evi mimarisi
Türklerin tarihi tecrübesi geleneksel “Türk evi” mimarisini ortaya çıkarmıştır. Bu mimari geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Geleneksel “Türk evi” bahçe, zemin kat ve üst kattan oluşmaktadır.
Kervansaray mimarisi
Daha önce Türk Devletleri’nde var olan kervansaray mimari anlayışı Osmanlı Dönemi’nde de devam etmiş, Osmanlı Devleti’nde hanlar iki katlı yapılmıştır. Alt katlar depo ve ahır, üst katlar ise konaklama olarak kullanılmıştır. Hanlar aynı zamanda haberleşme ve alışveriş merkezi olarak da düzenlenmiştir.
Bedestenler
Etrafları dükkânlarla çevrili olup taştan yapılmış yapılardır. Yapıların dört yanı demir kapılarla çevrilidir. Amacı; şehir hayatında malların korunduğu ve ticaretin yapıldığı yerlerdir.
Çeşmeler
Halkın su ihtiyacını karşılamak için gerek devlet gerekse fertler tarafından yapılan mimari alanı küçük, sanat değeri büyük eserlerdir. Malzeme olarak mermer kullanılmaktadır. Üzerlerinde ayetler, kasideler ve süslemeler hâkimdir. Sultanahmet Çeşmesi, Tophane Çeşmesi, İshak Ağa Çeşmesi bu yapılara örnektir.
Sebiller
Genellikle camilerin yanında gelip geçen insanlara su içmeleri amacıyla yuvarlak plan üzerine, üzeri kubbeyle örtülerek inşa edilmiş yapılardır. Gazenfer Ağa Sebili, Mimar Sinan Türbesi Sebili, Nakşidil Valide Sultan Sebili bu yapılara örnektir.
Süsleme sanatları
Osmanlı Devleti’nde Minyatür Sanatı saraya bağlı olarak gelişmiştir. Osmanlı minyatür sanatının ilk örnekleri Fatih Dönemi’ne aittir. Nakkaş Sinan Bey’in “Gül Koklayan Fatih” portresi bu açıdan önemlidir. 16. yüzyılda minyatür sanatı Matrakçı Nasuh’la zirveye ulaşmıştır. 17. yüzyılda daha çok albüm resmi ön plana çıkmıştır.
18. yüzyılda minyatür sanatında mekânda derinlik, doğal renkler kullanılmıştır. Dönemin ünlü sanatçısı Levni’dir. 19. yüzyılda resim dersleri verilmeye başlanmış, minyatür sanatı gerilemiş minyatürün yerini yağlı boya resimleri almıştır.
Kalem işi
İç mimaride kullanılan bu sanat dalı özellikle tavan ve kubbelerin renklendirilmesinde ön plana çıkmıştır.
Çini sanatı
Sırça adı da verilen bu sanat Osmanlı Devleti’nde çok gelişmiştir. Osmanlı Çini Sanatının en önemli merkezleri İznik ve Kütahya’dır. En önemli örnekler Topkapı Sarayı, Yeşil Cami, Yeşil Türbe, Sultanahmet Camii’ dir.
Hat Sanatı
Güzel yazı yazma sanatıdır. Bu sanatla uğraşanlara hattat adı verilmektedir. Osmanlının en ünlü hattatları; Amasyalı Şeyh Hamdullah, Afyon Karahisarlı Ahmet, Hafız Osman ve Mustafa Rakım Efendi’dir.
Tezhip sanatı
Kitap süsleme sanatıdır. Bu işle uğraşanlara müzehhip denir. 16. yüzyılın en önemli tezhip sanatçısı Kara Mehmet’tir.
Ahşap işçiliği
Rahleler ve vaaz kürsüleri ahşap işçiliğinin en güzel örnekleridir.
El sanatları
Osmanlı halı sanatında önceki dönemlerden farklı olarak yeni tarzlar ortaya konmuştur. Bu tarzın esası halının zemininin karelere bölünmesidir. Hayvan figürlerinden daha çok yıldız ve geometrik desenler ağırlık kazanmıştır. Osmanlıda üretilen saray halılarında çiçek ve yaprak motifi hâkimken, Uşak halılarında bitkisel süslemeler hâkimdir.
Maden işçiliği
Osmanlıda maden işçiliği daha çok “tombak” adı verilen altın kaplamalı eşyalar yanında ibrik, leğen, minare alemleri, gümüş, bakır tepsiler ve kaplarda kullanılmıştır.
Ciltçilik sanatı
Eserlerin dağılmaması için icra edilen bir sanattır. Malzeme olarak deri kullanılmıştır. Ciltçilik sanatında hat, ebru, tezhip sanatları aynı anda kullanılmıştır.