Oyunlarınızın Farkındayız!

“Su (asker) uyur düşman uyumaz.” Bizi bitirmek yok etmek için her an fırsat kollayan bedhahlarımız var. Bu düşman çok sinsi.. Yaptığı algılar ile Allah’a (C.C) habibi edibine savaş açıyor. İslam’ı yok edip kölelik ve efendilik düzenine giden yolda en büyük engeli ortadan kaldırmaya çalışıyor. Eğer imanınız, ferasetiniz, erdeminiz varsa ya da sadece doğruluktan yanaysanız onlar için büyük tehlikesiniz. Hz. Adem ve Hz. Havva ile başlayan hikaye dünya döndükçe teknoloji geliştikçe şiddetini artırarak günümüze kadar geliyor. Bir hatırlayalım. Sahi Hz. Havva hangi algı ile elmayı yemesi sağlanmıştı. İyi olan ile kötü olan yer değiştirmiş, iyi kötü, kötü ise iyi gösterilmişti. Hz. Havva’da Hz. Adem’i etkilemişti değil mi? Elmayı yer yemez her ikisi de gözlerini dünyada açıvermişti. Allah (C.C.) onları yeryüzüne çırılçıplak bırakıvermişti. Günümüzde de senaryo aynı etkileşim ile algılarını sürdürüyorlar. O zaman şeytan bir tane idi şimdi saymak mümkün değil. İyi olanı etkileyerek etkileşim ile saflarına çekmeye çalışıyorlar.

Şimdilerde en büyük silahları ‘İslamofobi’.. bazen animasyonları, çizgi filmleri bazen dizileri, filmleri, medyayı kullanıyorlar. Bazen 3T 1B olarak addettiğim telefon, tablet, televizyon ve bilgisayarı, bazen etkileri altına aldıkları en yakın arkadaşınızla sizi can evinizden vurmaya geliyorlar. Hz. Havva’da Hz. Adem’e böyle yaklaşmamış mıydı? Etkileşimle…

Şöyle hep birlikte ‘islamofobi’ tarihine bakalım ve günümüze uyarlayalım.

‘İslamofobi’nin dilimiz de ki karşılığını İslam korkusu olarak tercüme ediyoruz.

‘İslamofobi’ nin tarihine geçmeden önce sizlere bir sorum olacak. Aynı Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret hayatına, kaderin, hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanan, Allah’a (c.c) sıdkı gönülden bağlı biz Müslümanlar, Kelime-i Şehadet getirdiğinde eşrefi mahlukat olan, Namaz kıldığımız da günahsız bir bebek gibi doğup Dünya’nın en güzel hülyalarına dalan, Oruç tutuğumuz da sağlık sıhhat bulup açın, düşkünün halinden anlayan zekat verdiğinde paylaşmanın önemini idrak ederek İslam kardeşliğinin kan bağı kardeşliğinden de önemli olduğunu ispatlayıp hiç tanımadığı biri ile kalpleri aynı çarpan,  Hacca gittiğinde Dünya’ya ait ne varsa üzerindekilerinden sıyrılarak adeta kefeni ile “Yüce Allah’ım ben sana geldim.” diyen insanlar İslam’dan korkar mı? Elbette korkmaz dediğinizi duyar gibiyim. O halde! ‘İslamofobi’ (İslam korkusu) kelimesi neden seçilmiş?

Özellikle düşünmenizi istiyorum.

Diğer yazılarımda, sembolleri ve kelimeleri nasıl kullandıklarını tek tek deşifre edeceğim. Şimdi İSLAMOFOBİ’nin tarihine bir bakalım.

İslamofobi’nin tarihi; Endülüs’ün fethedilmesine kadar iniyor ve Haçlı seferleriyle de şiddetini artırıyor. Haksızlığa uğrayan mazlum halkları kurtarmak için kanımız ve canımızla bedeller ödeyerek o toprakları alıyor oralara adaletten, barıştan, özgürlükten, refah ve huzurdan yana hizmetler götürüyoruz.

Endülüs’te zulmün bini bir para olduğu dönemde.. Endülüs’ün fethinde “Târık bin Ziyâd¸ kılıcını havaya kaldırarak askerlerine; “Ey mücahit kardeşlerim! Arkamızda deniz¸ önümüzde düşman var. Düşmana saldırmaktan başka hiçbir şeyimiz kalmadı. Bize ancak doğruluk ve sabır yaraşır. Şunu kesin olarak biliniz ki; bu yarımadada cimrilerin sofrasındaki yetimlerden daha yoksulsunuz! Düşman ordu ve silahları ile karşınıza çıkacak.” Dediğinde tüm askerler hep birlikte ve aynı anda Allah’u Ekber nidalarıyla düşmanın üzerine atılıyor. Gemide geri dönecek asker kalmadığını gören Târık bin Ziyâd’da gemiyi ateşe veriyor. Yani dönmemek kaydı ile tebliğ ve teslimiyet söz konusu..

Ama ne var ki? Bedeller ödeyerek aldığımız toprakları yapılan algılar ile masalarda teslim ediyoruz.

İçimizde algılara karşı savaş açacak keşfedemediğimiz sayısızca Tarık Bin Ziyad’ lar ve onun askerleri var.

Onlardan bir tanesini bu yazımda deşifre edeyim Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı ekip geçtiğimiz yıl “FARKINDAMI SINIZ?” projesi ile İslam’a savaş açan oyunları deşifre etmeye başlamıştı. Bu sene Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim Genel Müdürü Huzeyfe YILMAZ projeyi daha da genişleterek organize ettiği 10 kişilik bir ekiple “FARKINDAYIZ” projesi ile devam edecek. Farkındayız projesine geçmeden önce “FARKINDAMI SINIZ?”  projesini ve İslamofobi ile ilgili yaratılan algıları bir hatırlayalım.

1991’de Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra düşman görülen Marksizm ve Komünizm işlevini kaybetmiş ve bunun üzerine yeni bir düşmana yani bir ”ötekiye” ihtiyaç duyulmuştur. İşte bu yeni düşman “İslam ülkeleri” olarak belirlenmiştir.

Zaman içinde; İslamofobi yer yer yoğunlaşmış, yer yer durağanlaşmış son 10 yılda ise daha popüler hâle gelmiştir.

İslam’ın içini boşaltmak için seferberlik ilan edilmiş, algı yönetimine başlanmıştır. İslam’ı ve Müslümanları dünya gündeminden düşürmek için bu yöntem hala sürdürülmektedir. “İslam’a olumsuz bakışı” insanlığa kazandırmak gaye edinilmiş. Müslümanlara karşı korku normalleştirilerek, nefreti ve düşmanlığı sıradanlaştırmak için efor sarf edilmektedir. Zamanımızın büyük bir diliminde yer alan televizyon, sinema, başından ayrılamadığımız bilgisayarlar, tabletler, elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonlar vasıtası ile malesef olumsuz bilinçaltı mesajlar genç beyinlere servis edilmektedir.

Peki bu mesajlar neden gizlice ve sinsice veriliyor?

Bugüne kadar ki edinimlerimiz, kültürümüz, geleneklerimiz, milli ve ahlaki değerlerimiz; saygısızlık, hakaret boyutuna varan mesajlar açıkça verildiğinde bilinçaltımıza yerleşmesini önleyecektir. Bu yüzden oyun yapımcıları görüntü, ses vb. mesajları özellikle, odaklanılan noktanın tamamen farklı bir boyutunda fark edilmeyecek şekilde veriyorlar. Gizlice verilen olumsuz mesajlar, çocuklarımızın zihinlerini öyle bir işgal ediyor ki manevi olarak zehirleyip, bilinçaltını gizlice yönetiyorlar. Böylelikle algı operasyonları meşrulaştırma süreci de işlemeye devam ediyor.

Peki ‘İslâmofobi’yi neden dijital oyunlarda artırdılar?

Bu zehirden insanları korumak için Müslümanlar olarak neler yapmalıyız?

Üretilen dijital oyunlar; İslam ve Müslüman düşmanlığı ile donatılmaktadır. Dijital oyunlar, ‘İslamofobi’nin yayılması konusunda birer vasıta olarak kullanılmaktadır. Bunun nedeni, oyuncuların dijital oyunlarda başkahraman olmaları ve oyunda aktif rol almalarıdır. Kişi bir film izlerken terörist olarak tanımlanan bir kişinin öldürülmesine şahit olmaktadır. Fakat dijital oyun oynarken bir asker rolüne bürünüp terörist olarak kendisine sunulan Müslüman’ı bizzat öldürmekte ve öldürdüğü Müslüman sayısı kadar ödül/ puan kazanmaktadır.

Üretilen dijital oyunlarda; ‘İslamofobi’ yaklaşımının hâkim olduğu aşikârdır. Esasen var olan İslamofobi değil, İslam düşmanlığıdır. Hızla yayılan bilgisayar oyunlarında,  “Müslüman katliamı” yaşanmakta, “İslam düşmanlığı” körüklenerek empoze edilmektedir.

Peki bunu oyunlarda nasıl yapıyorlar tek tek deşifre edelim.

(Linklere ve resimlere  tıklayarak oyunların anlatımlı videolarına ulaşabilirsiniz)

https://youtu.be/O6ovxXORk1w

2007 ABD yapımı. Oyun, eş zamanlı olarak notalara basma yeteneği üzerine kurulu, müzik enstürmanı çalma oyunu. Oyun, türünde rakipsiz ve ülkemizde de oldukça popüler. Yapımcı şirketin geliri 3 milyar dolar seviyesinde. Oyunda; gitar çalan ve şarkı söyleyen karakterlerin üzerinde durduğu zeminde, Arapça “ALLAH” ibaresi yazıyor. bizim baş tacı ettiğimiz değerler çocuklarımızın oynadığı bu oyunda ayaklar altında….

https://youtu.be/yiz-HnPYNOk

Oyun 17 şubat 2005 yılında ABD’de geliştirildi. Oyun, 3 şahıs ilerlemeli aksiyon oyunu. Oyunda; Müslümanların 5 vakit yönünü döndüğü kutsal evi olan Kâbe’nin kapısı, kötülüğün ve şeytani türevlerin giriş kapısı olarak kullanılmakta.

https://youtu.be/vwc9KBA0jn0

Oyun, 27 Ekim 2008 Japonya Yapımı, 3 şahıs ilerlemeli aksiyon oyunu. Oyunda; Hz muhammed (s.a.v) efendimizin kabrininde bulunduğu Mescidi Nebevi’kapısı zombilerin karakterlere saldırmadan önceki büyük giriş kapısı olarak tasvir  ediliyor. Ayrıca 18 Bin âleme rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamberimizin kabrinin de olduğu Mescid-i Nebevi’nin kapısının üzerine illuminati sembolü’de yerleştirilmiştir.

https://youtu.be/GDtOX0sCIR8

Oyun 5 Mart 2009, Japonya kökenli. Oyun, 3 şahıs ilerlemeli aksiyon oyunu. Türkiye listelerinde ilk 5, Dünya sıralamasında ilk 10 da. Şirketin yıllık kazancı 3 milyar dolara yakın. Oyunda; sahnelerden biri kütüphane de geçmekte. Kütüphane de “Kur’an-ı Kerim” hariç tüm kitaplar kitaplıktayken bizim abdestsiz dokunmaya kıyamadığımız elimize aldığımızda yüreğimizin tir-tir titrediği  “Kur’an-ı Kerim” yerde bulunmakta.

https://youtu.be/MjDrszRQ9Pk

Oyun 5 Ekim 2007 ABD kökenli.  1 şahıs saldırı ve nişancılık oyunu. Türkiye’de ve dünyada 2007 yılının en iyi oyunu seçildi. Yıllık geliri 14 milyar dolar civarında. Oyunda; harabe bir evin tuvaletinde kirler içerisindeki bir klozetin tam üzerinde, Hadis-i Şerif ile bezeli olan bir çerçeve bulunmakta. Çerçevede “Allah güzeldir. Güzel olanı sever.” hadisi şerifi Arapça olarak kullanılmakta. Oyuncuların yoğun tepkileri üzerine oyuna güncelleme yapılarak neyse ki bu görsel kaldırıldı.

https://youtu.be/vzIVdU2H_rU

Oyun 25 Ekim 2005, ABD kökenli. 1 şahıs nişancı oyunu. Oyunda; özellikle vurgulanan sahnelerden biri ise her gün allah-u ekber nidalarının yükseldiği ve müslümanların 5 vakit namaza davet edildiği  minarelerimiz, oyunda oyunculara uçaklarla saldırtılarak yok ettiriliyor.

https://youtu.be/l9yS9preCVE

https://youtu.be/0m0kGcICkOI

OYUN 19 Haziran 1999 İngiltere kökenli. Oyun, teröristler ve terörle mücadele ekibi olmak üzere iki takım olarak devreler halinde oynanmakta. Oyunda; Komandolar teröristleri öldürürken, teröristler “Allahuekber, Lailahe İllallah” şeklinde bağırmakta. Müslümanların yoğun tepkisi üzerine yapımcı firma NEYSEKİ güncelleme yaparak bu ses efektlerini kaldırMIŞ.

-Oyunda, komandolar teröristleri öldürürken, teröristler Allah-u Ekber, La ilahe illallah’ diye bağırıyorlar.

-Müslümanların yoğun tepkisi ve şikâyetler üzerine firma güncelleme yaparak bu ses efektlerini sildi.

https://youtu.be/BqO-d8xKM-A

Oyun Mart 2011 ABD kökenli. Oyun, Dünya’yı istila eden uzaylılara karşı savaşma ve Dünya’yı kurtarma oyunu. Oyunda; Hz. Ali’nin kabri üzerinde bulunan işleme ve yazıtlara kadar bire bir tasarlanmış, ve hz ali’nin R.A’ın kabrinin içerisinden yaratıklar çıkmaktadır.

– Hz. Ali’nin kabrine saldırı öncesi dışarıdan görünüş

– Hz. Ali’nin kabrine saldırı içeren vahşi oyun­dur

-Hz. Ali’nin kabri üzerindeki işleme ve yazıtlar oyunda da aynı şekilde kullanılmıştır.

https://youtu.be/Zrbvd-UI6bw

Oyun 16 Mart 2011 İngiltere kökenli. Oyun tek kişi ile öldürme ve hayatta kalma üzerine kurgulanmış. Oyunda; şeytanın ana karaktere saldırdığı yerde arapça yazılarla hadis-i şerif yazılmış.

-Oyundaki ana karaktere  saldıran şeytan, Arapça Ayet-i Kerime üzerinde durarak karaktere saldırılar yapmakta.

https://youtu.be/wkW4CWXWZGo

Oyun 23 Ekim 2007 Japonya kökenli. Oyun, korsan karakter ve maymun ile birlikte bölüm geçerek ilerlenen kötü karakterleri öldürmek üzerine kurulmuş. karakterler alevler içerisinde altın bir hazine etrafında dans etmekte ve “Allahu Ekber” sesini duyduklarında, o hazineye doğru karakterler secde etmektedir. Oyuncuların yoğun tepkisi üzerine resmi açıklama ile güncelleştirmeden sonra bu ses detayı oyundan çıkarılmıştır.

– Zack and Wiki korsanlık oyununda kötülük sembolü düşmanlar, ölürken ‘Allah-u Ekber’ diye bağırmaktadır.

https://youtu.be/RzgqImT1FXY

Oyun Japonya kökenli.  Farklı karakterlerin, müzik aletlerinin ve sahnelerin kul­lanıldığı, karakteri dans ettirmeye yönelik müzik bazlı bir oyundur. Oyunda; kutsal kitabımız olan Kuran-ı Kerim üzerine, karakterin ayakları ile bastığı bir platform olarak kullandırılmaktadır.

MUSLIM MASSACRE

https://youtu.be/yhondwqd6KA

Oyun 1 Ocak 2008 ABD kökenli. Oyun, tek kişilik öldürme ve yok etme üzerine kurulu bir oyundur. Oyunda; oyunculardan Müslüman karakterleri öldürerek ilerlenmesi ile oyunsonunda da Hz. Muhammed (S.A.V)’ in öldürülmesi istenmektedir.

https://youtu.be/aoCGelL3Ab8

Bu oyunda; Hz. Süleyman’ın yaptığı mabet ile Kudüs’ün seyrini değiştirdiği, Hz. Davud’un feth ettiği, Hz. İsa’nın gökyüzüne çekildiği, 18 Bin âleme rahmet olarak gönderilen ebedi şefaatçimiz son peygamber Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) efendimizin bir gece ansızın daha yatağı soğumadan Miraç’a yükseltildiği,  yine Selâhaddin Eyyubi’nin fethettiği medeniyetler beşiği, milletlerin hafızası Kudus’ün, Gazze şehrinin üzerin­den oyuncular uçuş yaparak masum sivil halkın üzer­ine bomba bırakıp puan kazanmaktadır. Neyse ki yoğun tepkiler üzerine bu oyun Google Play’den kaldırılmıştır.

https://youtu.be/vo7dX_AUQ0k

Japonya kökenli. Oyun; değişmeli modda  oynanan bir dövüş oyunu. Oyunun Suudi Arabistan’daki sahnesinde dövüşçülerin yer aldığı sahne zemininde “Allah (C.C)” yazıları yazmakta. Müslümanlardan gelen yoğun tepkilerden sonra yapımcı firma güncelleme İle bu detayı kaldırdığını duyursa da oyunun son paketinde (DLC) hala gözükmektedir.

https://youtu.be/H8ixaLkqA4k

Oyun 14 Eylül 2012 Japonya’da geliştirildi. Oyun, Little Big Planet PlayStation 3 için geliştirilen platform türündeki bir oyundur. Little Big Planet, birçok kurum tarafından, 2008 için, “Yılın Oyunu” ödülüne layık görüldü. Oyunda; Ankebût Suresi 57. Ayete ki  “Her canlı ölümü tadacaktır” ve Rahman Suresi 26. Ayette ki  “Her canlı yok olacaktır.” Ayeti Kerimeleri sözlü bir şekilde arka plan müziği olarak sunulmakta. Birçok yerde dağıtımı ertelense de oyunun bu versiyonu yayınlanmıştır. Müslümanların yoğun tepkisinden sonra, yapımcı resmi açıklamayla oyundan ve oyunun soundtrack albümünden bu müziği neyse ki çıkarmıştır.

https://youtu.be/e5wwJQfuoF8

Oyun 22 Eylül 2003 ABD kökenlidir.  strateji oyunu olarak kurgulanmıştır. Oyunda; Amerika, Çin ve GLA olarak üç grup vardır. GLA, İslami terör teşkilatıdır. Diğer iki ülke normal ve modern teknolojilere sahip olarak resmedilirken, GLA adlı bu grup, canlı bomba saldırıları, suikastler, sabotajlar yapan, kimyevi silahlar kullanan intihar bombacıları olarak resmedilmektedir.

https://youtu.be/O5EMJefNdDY

Oyun 2009 İtalya kökenli. Oyun dini karakterlerin dövüşmesini konu alıyor. Dini karakterler kurgulanırken sansür kullanılmamış ve Hz. Muhammed ‘in (S.A.V) yüzü görünüyor. Tepkilerden sonra yapımcı firma oyunu kaldırmamış fakat sansürlü bir versiyonunu eklemiştir. Oyun hala kendi sitesinde oynanabilmektedir.

https://youtu.be/-8SEhO8rTDY

Oyun 2009 Güney Kore kökenli. çok oyunculu ve online bir oyun. Birçok ülkede oynanan Wolfteam kurt adamlar ve insanların savaşını konu alarak yapılmış. Oyunda Osmanlı Padişahlarından Yavuz Sultan Selim elinde silahlı bir şekilde yer alıp, kurda dönüştürülmüştür. İslamin ve tarihimizin önemli yapıtlarından kutsal Topkapı Sarayı’na ise savaş alanı olarak yer verilmiştir. Oyuncuların yoğun tepkisine rağmen bu eklentiler hala çıkarılmamıştır.

https://youtu.be/vtpKEXu6N0Q

Bu oyun da Avrupa’da ki minare referandumu öncesinde piyasaya çıktı. İsviçre’de geliştirildi. Aşırı sağcı politikacılar tarafından piyasaya sürüldü. Oyun; minareleri bombalayarak patlatma üzerine kurulu. Minare üzerinde sakallı ve fesli müezzinler tasvir edilmiş. Oyunun başlangıcında huzurlu bir coğrafya göze çarpmakta. Dağların hemen önünde kiliseleriyle sakin bir İsviçre şehri var. Ancak ‘başlat’ komutunu verir vermez yerden şehri işgal edecek biçimde minareler yükselmekte. Oyuncu ne kadar minare ya da müezzin vurursa o kadar puan almakta. Vurulamayan müezzinler, oyunu kaybetmiş olmanın bir getirisi olarak sürekli ezan okumakta.

-Kısacası Minareleri yıkıp müezzinleri öldürme oyunu.

– Oyun canım ne olacak diyenlere Amerika’nın Irak işgalinde ki ABD askerlerin minare ve cami vurma görüntüleri hatırlatalım.

-Camilerin etrafında ne bir halk, nede Camiyi ya da minareyi savunacak ırak’lı bir ordu mensubu olmamasına rağmen Amerika askerlerinin Müslümanların birlikteliğinin sembolü olan savunmasız minare ve camilere nasıl ateş ettiklerini Uçaklardan attıkları füze ve bombalar ile savunmasız camilerimizi nasıl hunharca yerle bir ettiklerini hafızalarımızdan çıkarmayalım. Aslında Amerika Irak’taki camileri yok ederken Irak’a değil de sanki  Tüm Müslümanların sembolü olan değerlerle savaşıyor. Dünya’nın dört bir yanında ki Müslümanlara aba altından sopa göstererek uslu durun yoksa sizin de sonunuz böyle olur algısı yapıyordu. İşte o algı ile büyüyen çocuklar bu oyunları oynayarak büyüyor Dünya’nın dört bir yanına gönderilerek uyuşturulmuş beyinlerinde ki öğrendiklerini gerçeğe dönüştürmesi isteniyor.

‘FARKINDAYIZ’ projesi ile Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı 10 kişilik ekip ‘FARKINDAMI SINIZ? Projesindeki kapsamı daha da genişleterek animasyonlardan çizgi filmlere, çizgi filmlerden dizilere, dizilerden sinemaya  kadar tüm medyada ki olumsuzlukları, İslamofobik içerikleri sadece Türkiye’de değil Dünya’da da tespit edip işaretleyecek, olup biteni mercek altına alacak. “Farkındayız” projesi bununla da sınırlı kalmayıp ortaokul, Lise, Üniversite ve velilere düzenleyecekleri etkinliklerle İslamofobi, Teknolojinin çocuklar ve gençler üzerinde ki etkileri, Sosyal Medya’da ve Mobil Yaşamda ki olumsuzluklar, konularında Türkiye’nin dört bir yanında hatta Dünya’da ulaşabildiği her noktada seminerler vererek toplumu eğitip doğruya, iyiye ve  güzele yönlendirecek.

Ne demişti atalarımız Kötü komşu insanı kap kacak sahibi yaparmış. Öyle de oldu. Bunlar teknoloji alanında, Sosyal Medya, İnternet, Mobil Yaşam ve Teknoloji de de kötü örnek oldular ve  bizi bu sayede bu alanda da zirveye taşıdılar. Tıpkı PKK’ya PYD’ye verdikleri silahları bize vermedikleri gibi. Oysa biz NATO ülkesiydik ve müttefiklerimiz güya teröre karşı savaşıyorlardı. Sadece silah değil, yeri geldi en temel ihtiyaçlarımız, sağlık alanındaki taleplerimiz bile karşılanmadı. Mesela mülteciler için söz verdikleri yardımı bile göndermediler.

Çok uzak değil, 10 yıl kadar önce IMF’den 300 Milyon USD borç almak için IMF’nin kapısında 3 Ay bekletildiğimiz günleri unutmadık!

Dün iğneden ipliğe her şeyimizi dışardan alıyorduk. Ekmeğimizin buğdayı dışarıdan geliyordu. İlacımız, silahımız, hemen her şey… Zaten yasalarımızı da onlardan tercüme etmiştik. Yazımız, kıyafetimiz, kültürümüz her şeyimiz batıdan ithaldi.

Ama artık değil. Türkiye önemli bir ihracatçı ülke konumunda. Bilimi, sanatı ile milletimiz yeniden tarih sahnesine çıkıyor. Savunmada dışa bağımlılık zincirini kırdı. Sağlık alanında da emin adımlarla ilerliyoruz. Meselâ şimdi artık Gebze Serbest Bölgesinde ki Teknoparkta Talat Buğur adındaki bir yiğit çıkıyor implant üreterek  Katma değeri yüksek bu hamleyi Türkiye’ye kazandırıyor.

Artık biz tıbbi kemik tozu üretiyoruz. Avrupa’nın domuzunun kemik ununa, İsrail’in sığırlarının kemik tozuna mecbur değiliz. Türkiye sadece kendisi için yapmıyor bunu, kardeş ve mazlum halklara örneklik, önderlik, öğretmenlik yapıyoruz. Hep birlikte daha güzele ulaşmak için beyin ve yürek birliği ile, el birliği ile gelecek günlere yürüyoruz, arkamıza mazlum halkların yüz milyonların dualarını alarak. Ve biz diyoruz ki;  biz âlemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz. Bütün insanlığın hayrına olmayan bir çözüm önerisi bizim önerimiz olmayacaktır.  Bu minvalde Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan bir ekip çıkıyor gençliğin, sosyal medyanın, mobil yaşamın teknolojinin el kitabını yeniden yazıyor ve Dünya döndükçe tüm Dünya’ya şunu haykırıyor ne yaparsanız yapın

ba-şa-ra-ma-ya-cak-sı-nız!..

çünkü biz varız ve biz varken oyun kuramayacaksınız kurduğunuz oyunları bozacak ve Dünya döndükçe adaletten, barıştan, özgürlükten, huzur ve refahtan yana hizmet etmeye devam edeceğiz.

O zaman haydi Türkiye.. gelecek güzel günlere hep birlikte el ele..

Selam ve dua ile..

Allah’a emanet olun.