Katoliklerin ruhani lideri Papa Francis, San Diego Kardinali Robert McElroy’u Washington DC Başpiskoposu olarak atadı. Bu atama, ABD Katolik Kilisesi’nde ve siyasi arenada büyük yankı uyandırdı.
McElroy, göçmen hakları, eşitlik ve sosyal adalet konularında aktif bir savunucu olarak biliniyor. Özellikle, Teksas Başsavcısı Ken Paxton’ın göçmenlere yardım eden Katolik hayır kurumlarını kapatma girişimlerine karşı verdiği sert tepkilerle dikkat çekmişti.
McElroy, “Teksas, kilisenin açları doyurmak, evsizlere barınak sağlamak gibi temel görevlerini kısıtlamaya çalışıyor. Hiçbir hükümet bu misyonu sınırlayamaz” diyerek bu girişimleri eleştirmişti.
Robert McElroy
Trump’ın büyükelçi seçimi tepki çekti
Papa’nın bu kararı, Donald Trump’ın Vatikan Büyükelçisi olarak aşırı sağcı aktivist Brian Burch’ü atamasının hemen ardından geldi. Burch, Papa Francis’i eleştiren bir isim olarak biliniyor ve KatolikVote adlı muhafazakâr bir grubun liderliğini yapıyor. Trump’ın bu atamayı, muhafazakâr Katolikler üzerindeki etkisini artırmak için yaptığı düşünülüyor.
Brian Burch, Papa Francis’in eşcinsel çiftlere yönelik açıklamalarını ve göçmen dostu politikalarını sıkça eleştirdi. Burch’ün, Papa’nın ilerleyen yaşından dolayı görevden ayrılacağını ima eden yorumları ise Vatikan’da gerilimi artırdı.
Brian Burch
Göçmen politikaları üzerinden çatışma
McElroy, Trump yönetiminin geniş çaplı göçmen sınır dışı politikalarını Katolik doktrinine aykırı bulduğunu açıkladı. Göçmenlere yardım eden Katolik hayır kurumlarının cezalandırılacağı iddiaları, hem dini hem de hukuki açıdan tartışmalara yol açtı.
Steve Bannon gibi Trump’ın müttefikleri, bu durumun Katolik Kilisesi’nin mali yapısını tehdit edebileceğini öne sürdü. Ancak McElroy, bu baskılara boyun eğmeyeceklerini belirterek, “Göçmenlere yardım, inancımızın temel bir parçasıdır,” dedi.
New York’ta yeni bir atama bekleniyor
Uzmanlar, Papa’nın Trump’a yakınlığıyla bilinen New York Başpiskoposu Timothy Dolan’ın emekliliği sonrası bu pozisyona da benzer bir isim atayabileceğini düşünüyor. Dolan, Trump için olumlu açıklamalarda bulunmuş ve muhafazakâr politikaları desteklemişti.
Papa Francis’in bu stratejik atamaları, ABD’de muhafazakâr Katoliklerin etkisini dengeleme çabası olarak görülüyor. Washington ve New York gibi kilisenin güçlü olduğu noktalarda ilerici seslerin yükselmesi, Katolik Kilisesi’nin politik kimliğini yeniden şekillendirebilir.