PEYGAMBERİMİZ AY VE GÜNEŞ TUTULMASI YAŞANDIĞINDA NE YAPARDI?

Güneş tutulmasına "küsuf", ay tutulmasına "husûf" denir.

Hicretin 5. Yılı Cemaziyelâhir ayında ay tutuldu. Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, ay tutulması geçinceye kadar, "husûf namazı" kıldırdı. (İnsanü'l-Uyûn, 2:628.)

Cahiliyye Devrinde insanlar, "Güneş ve ay, ancak yeryüzü halkının büyüklerinden bir büyük için tutulur."bâtıl inancını taşırlardı.

Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (s.a.v), oğlu İbrahim’in öldüğü gün güneş tutulması üzerine şöyle demiştir: “Ay ve güneş Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren alametlerdir. Bunlar hiç kimsenin ölümünden veya yaşamasından/doğmasından dolayı tutulmazlar. Ay veya güneş tutulmasını gördüğünüz zaman, açılıncaya kadar namaz kılın, dua edin.” (Buhari, Küsuf, 1, 15; Müslim, Küsuf, 5).

Hz. Peygamber (s.a.s.)’in kendisinin de güneş tutulduğunda mescide giderek namaz kıldığı rivayet edilmiştir. (Müslim, Küsuf, 3-5)

Peygamberimiz (s.a.v.) bu sözleriyle Cahiliyye Devri insanlarının bu bâtıl inançlarını değiştirmiş, güneş ve ay tutulmalarının Allah'a ibâdet vakti olduğunu beyan buyurmuşlardır. Bu vakitlerde insanlar, boş şeylerde değil, Allah'a ibâdet ve tâatle meşgul olmaları gerektiğini ifade etmişlerdir.

Güneş ve ay tutulmalarının ne gibi muazzam kanunlar dairesinde vücuda geldiği malûmdur. Binaenaleyh mütefekkir bir insan için, bu kanunları böyle muntazam ve mükemmel olarak yaratan Hâlik-ı Zü`l-Celâl`in kudret ve azametini düşünmek, O`nun izzet ve kibriyası önünde mütezellilâne secdeye kapanmak en yüksek bir vazifedir.

KÜSUF VE HÜSUF NAMAZI NEDİR? NASIL KILINIR?