Bugün, insanlardan direkt parasını isteyip "size çok para kazandıracağız" söylemiyle tamahkarları dolandıranlar olduğu gibi, faize bulaşmak istemeyenlere ise "maliyeti aslında çok düşük olan herhangi "yararlı" bir ürünü satma ve sattırma" yöntemiyle bu sistemi kuranları da göreceksiniz. Temelde ikiside aynıdır.
Biri, parayla para kazandırırken ve sizi dolandırırken, diğeri bir "ürün" le aynı saadet zincirini kurabilir. Siz, "faydalı bir ürün sattım ve para kazandım" derken aslında sistemin bir dişlisi olmuşsunuzdur. O ürünün ise faydasız yada zararlı olduğu ortaya çıktığında hem sağlığınızı ve hem de size inanan insanlar nezdinde itibarınızı kaybetmiş olduğunuzda çok geç kalmış olabilirsiniz.
Eğer bir sistemde olması gerektiğinden çok fazla para kazanmaya başlamışsanız, piramidin altında ki dişlilerden o kaynak size akıyordur. Siz ise yukarının dişlisisinizdir ama bunu görmek istemeyeceksinizdir. Çünkü para kazanıyorsunuzdur.
Kimileri çiftlik bankla, süt, yağ satarak, kimileri de; krem ve sözde şifa ürünleri satarak bu sistemi yürütür. Yılmaz Erdoğan'ın neşeli günler adlı filminde bu hikaye anlatılır.
PONZİ sisteminde tamahkar ile sahtekar buluşmaktadır.
