İnsan yaratılış itibariyle hayata en aciz ve belki de en eksik başlayan canlıdır, malumunuz. Bu sebeple, sürekli öğrenir ve sürekli kendini geliştirir. Hatta bu hayatının sonuna kadar devam eder.

Ömrü kemale erdiğinde, geriye dönüp bakma erdemi gösteren hemen herkes, hayatın aslında bir gün ya da bir günün yarısı kadar bir zaman gibi hızlı geçtiğini söyler. Elinde kalan, öğrendikleridir ve tabii uyguladıkları.

Bilmek kadar, bildiğini unutmamak, öğrendiğini terk etmemek gibi sonraki adımlar, insanı büyüten ve yetiştiren meziyetlerdir. Bildiğine ihanet etmemek, bile bile doğrudan ve haktan sapmamak, fıtratın temiz yolundan ayrılmamak, bilmeyi tamamlayan ve anlamlandıran neticelerdir.

Aksi halde, bilginin bir değeri kalmayacağı gibi, sahibini de kendisini taşıyan bir hamala dönüştürür ki; onun için sırtında altın olmasıyla, çöp bulunmasının bir farkı yoktur!

İşte, tam da Ramazan ayının sonuna geldiğimiz bu günlerde, bu bereket ve rahmet ikliminden beslediğimiz iman ve amellerimizi, gelecek günlere ve aylara, canlı ve diri, taze ve yeşil olarak taşımak, temel fıtri davranışımız olmalıdır.

Her yıl döne döne aynı dersleri okuyan ama bir ay sonra hepsini unutup, eski cahil günlerine dönen bir talebeye herhalde kimse geçer karne ya da bitirme diploması vermeyecektir. Oysa bizim hayatta temel hedefimiz; ahirette sırattan geçişin karnesini ve cennete layık olduğumuzun diplomasını almaktır.

Bu okul; her yıl tekrarlanan ve aslında temel dersleri hiç değişmeyen, sadece zamana ve zemine göre küçük farklılıklar gösteren, aklı başında ve titiz her öğrencinin başarılı olması için bir engel bulunmayan, kolay bir eğitim yuvasıdır.

Kur’an temel ders kitabı, pratikte sünnet desteği, üstüne alimlerin ve fazıl insanların ek dersleri ile ve hepsinden öte; Allah(cc)’in samimiyetle yerine getirilen başta oruç olmak üzere ibadet ve itaatlere yani ödevlere çok yüksek notlar vereceğini müjdelediği, karşılıksız ve çok az zahmetle elde edilecek en büyük kazancın zamanıdır Ramazan ayı.

Selim bir kalp ve düzgün bir amelle bu mektebe gelen herkesin mezun olabildiği ve neticesinde hem cehennemden azat edilmenin, hem de cennete özel bir kapıdan alınmanın, dahası alacağı mükafatı kudret ve azametini insan aklının idrak etmekten aciz olduğu Allah(cc)’in vereceği müjdesiyle, daha ne büyük ecirler elde edeceği bilinemeyen, büyük bir fırsatlar mevsiminin geçiş kapısıdır.

Bayram; işte tam da bu iklimden beslenen, ruhunu temizleyen, bedenini dizginleyen, günahlarından arınan, sevapları bir zırh gibi kuşanan, aklı Kur’an’ın bereketiyle berrak, gönlü namazların rahmetiyle mutmain, sade ve düzgün bir kul olmanın değerini idrak eden Müslümanların sevinç günüdür.

Bayramın mübarek olması yani bereketli olması, o güne affedilmiş ve cehennemden kurtulmuş olarak çıkma umudumuzdur.

Bereket; çok az tohumla, çok fazla ürün elde etmektir.

Bereket; çok az zahmetle çok fazla kazanç elde etmektir.

Bayramın bereketi; bir aylık oruç ve ibadetlerle, hele de Kadir gecesi sonrasında bir ömre bedel ecirler kazanmış olmaktır.

Henüz Ramazan ayı bitmedi, birkaç gün daha fırsatlar devam ediyor. Yetişene külçe altınların dağıtıldığı bir hayır çarşısı gibi, göğe açılan her avucun rahmet yağmurlarıyla dolacak olması gibi…

Aklı olan için geç kalmak, hiç nasip elde edememekten çok daha iyidir. Hem kimin hangi ameliyle, nasıl bir ecir elde edeceğini en iyi ancak Allah(cc) bilir.

Şu koca şehirde, son bir aydır ne çok insan sevindirildi. Bu bayrama ne çok insan güler yüzle çıkacak. Vesile olanların da dünya ve ahirette yüzleri gülsün! Gönülleriniz ferah olsun ey Müslümanlar, sonunda kazançlı çıkacak olanlar sizlersiniz.