REİS'İN EN İÇERİDEKİ DÜŞMANLARI! 
Balığın baştan kokmadığı tek yer Türkiye... 
Baştaki adama bakıyorsun, pırlanta gibi. 
Dünya hayran! 
Dik duruşu, zekası, feraseti, hakka hukuka riayeti, eşine az rastlanan vefası... 
Çalışkanlığı, dürüstlüğü, karizması... 
Mazluma kol kanat germesi, fakir fukaraya yaptığı babalık, ihtiyarlardan aldığı dualar... 
Vicdan sahibi herkesin görüşü bu yönde. 
Vicdansızlara sözümüz yok. 
Lider, doğru yolda emin adımlarla yürüyor ve ülkesini de lâyık olduğu yere taşımaya çalışıyor.
Yükü ağır! 
''Düşman kavi'' ama şükürler olsun felek zebûn değil!
Attığı her hayırlı adımda Allah yar ve yardımcısı oluyor... 
Ama, fakat, lâkin... 
Düşmanı çok. Hem içeride hem dışarıda çok. 
İçerideki düşmanı muhalefet zannediyorsanız yanılıyorsunuz!
Muhalefet onun ''ifadesi ve hızı!''
Asıl düşman daha da içeride! 
En içeride! Birlikte yola çıkıp sonradan ayrılanlar mı? Hayır! Onlardan 'düşman' bile olmaz! 
Kripto FETÖ'cüler mi? Onlar da değil. Onların devlet heran ensesinde. 
Ya kimler bu içerideki düşmanlar? 
Hepimiz yakından tanıyoruz onları aslında. Kimimiz karşımızdakine bakınca görüyor kimimiz aynaya bakınca görüyor, kimimiz etrafına bakınca görüyor, kimimiz televizyonda, kimimiz gazetelerde, kimimiz sosyal medyada görüyoruz o içerideki düşmanları. 
Reis'in güvendiği, adam yerine koyduğu vekiller, teşkilat yöneticileri, bürokratlar, belediye başkanları, kurum yöneticileri...
Hepsi mi? Tabii ki hayır! Genelleme yapmak haksızlık olur. 
Nedir bunların özellikleri? 
En belirgin özellikleri Reis'in ayağına taş olmaları. 
Reis dünyaya kafa tutarken, bölgeye şekil vermeye çalışırken bu karakter yoksunu tiplerle de mücadele etmek zorunda kalıyor. 
Her seferinde çıkıp kürsüye;
Bizim davamıza ihanet etmeyin, 
Kişisel çıkarlarınızı ön planda tutmayın, 
Torpil yapmayın, 
İhaleye fesat karıştırmayın,
Riyakar olmayın, kibir abidesi gibi yürümeyin,
Dürüst olun, 
Milletime tepeden bakmayın,
Birbirinizle uğraşmayın, 
Fitne, fesat çıkarmayın, 
Devletin imkanlarını kendi lehinize kullanmayın,
Tüyü bitmedik yetimin hakkına yemeyin... 
Dedikçe bu en içerideki düşmanlar zerre kadar kulak vermiyorlar Reis'in bu feryatlarına...
Herkes ''Su akarken testiyi doldurma'' derdinde. 
Nasılsa Reis'in etrafında etten duvar var, nasılsa kimse gidip de Reis'e yediğim haltları anlatamaz, rahatlığıyla elinden geleni ardına koymuyor bu üçkağıtçı, işini bilen, uyanık tipler! 
Hangi kurumdan söz açılsa, anlatılanlar içler acısı. 
Tamam, Reis tüm bu olan biten iğrençlikleri duymayacak, diyelim. 
Ya hu kardeşim! 
Yediğin kul hakkını ahirette nasıl ödeyeceksin?
Reis'e kaybettirdiğin her oyun hesabını nasıl vereceksin? 
Sen gerçekten Allah'a, ahiret gününe inanıyor musun? 
İnanıyorum diyorsan yalan söylüyorsun, inanmıyorum diyorsan Reis'in yanında ne işin var? 
Hani bizler, 
''İslam'ı öyle yaşayacaktık ki bizi öldürmeye gelen bizde hayat bulacaktı?''
Öyle bir hayat yaşıyoruz ki, bizi diriltmeye geleni biz öldürüyoruz!
Tüm dünya mazlumlarının ahında boğulursunuz inşallah... 
Mustafa Süs