İşte, "Said bin Amir kimdir? Said bin Amir nerede doğmuştur? Said bin Amir ne zaman doğmuştur? Said bin Amir nasıl Müslüman olmuştur? Said bin Amir nasıl hicret etmiştir? Said bin Amir nasıl evlenmiştir? Said bin Amir’in cesareti, Said bin Amir’in hayatı, Said bin Amir’in vefatı." sorularının cevabı.

SAİD BİN AMİR KİMDİR?
SAİD BİN AMİR’İN HAYATI

Peygamberimizin risalet ummanından feyiz alarak yetişen ve o eşsiz zâttan hidayet nurları dererek insanlığa yol gösteren yıldız Sahabeler, bulundukları devirde ve gittikleri her yerde beşerin rahatı ve huzuru için çalışmış, iki dünya saadetinin kazanılması için çok üstün bir gayret sarf etmişlerdir. Peygamberimizin ders halkasında yetişerek, mükemmel bir insan olan ve tam örnek bir şahsiyete bürünen Sahabîlerden birisi de, Hz. Said bin Amir'dir (r.a.). Hz. Said, risalet güneşinden feyiz almaya Hayber'in fethinden önce başlamıştı. İmanın tatlı pınarlarından âb-ı hayat suyunu kana kana içmeye başlayınca, Mekke'de duramadı, hicret ederek saadet kervanına karıştı. Bütün varlığıyla İslâm’a sarılarak Peygamberimizin nurlu dersine devam etti. Sefer sırasında, cihad meydanlarında bir kahraman oldu.

Hz. Said kudretli bir kumandandı. Yermük Muharebesinde Hz. Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.), Halife Hz. Ömer'den (r.a.) yardım isteyince, Hz. Ömer bin kişiye bedel dört Sahabi gönderdi, bunlardan birisi de Hz. Said bir Âmir'di. Bizans'a karşı yapılan Yermük Muharebesinde Hz. Said üstün fedakârlıklar gösterdi. Hz. Said, aynı zamanda ferasetli bir idareci, basiret sahibi, kabiliyetli ve adaletli bir siyaset dehâsı ve diplomattı. Zira Peygamber iksirinden ilham alan bu şahsiyetler kısa zamanda üstün vasıflara sahip oluyorlardı.

Said bin Amir kimdir? Said bin Amir nerede doğmuştur? Said bin Amir ne zaman doğmuştur? Said bin Amir nasıl Müslüman olmuştur? Said bin Amir nasıl hicret etmiştir? Said bin Amir nasıl evlenmiştir? Said bin Amir’in cesareti, Said bin Amir’in hayatı, Said bin Amir’in vefatı.

Peygamberimizin Suffe Ashabından olan bu mübârek zâtı, Hz. Ömer Humus vâliliğine tayin etti. Kısa zamanda halk tarafından sayılan ve sevilen Hz. Said, her yönüyle mükemmel bir idarecilik yapıyordu. Halkın derdini dinliyor, kimsesizleri himaye ediyordu. Gayrimüslimler bile onun idareciliğinden memnundular. Millet tarafından vâlinin çok sevildiğini haber alan Hz Ömer, Humuslulara bunun sebebini sorduğu zaman, "Vâlimiz halkın dert ortağıdır" cevabını aldı. Hz. Ömer Şam'a gittiği sırada şehrin kuzey tarafında bulunan Humus'a uğradı. Oraya tayin ettiği güzide vâlisi Hz. Said'i görecekti. Vâli ile bir müddet görüştükten sonra, onun idareciliği hakkında halkın da fikrini alacaktı. Halife'nin şehre geldiğini duyan halk toplanmıştı. Hz. Ömer ileri gelenlere, "Ey Humuslular, Vâlinizi nasıl buldunuz? Memnun musunuz? Hakkında bir şikâyetiniz var mı?" diye sordu.

Halk, umumî olarak memnun olduklarını söyledikten sonra, hikmetini anlamadıkları bazı hallerden dolayı da şikâyetlerini dile getirdiler. Hz. Ömer'in ısrarı üzerine, "Sabahleyin vazifesine erken değil de, kuşluk vakti geliyor" dediler. Hz. Ömer halkın şikayet ettiği daha büyük bir kusur arıyordu: "Bundan daha büyük bir suçu var mı?" "Gece olunca bizden hiç kimseyi kabul etmiyor. Ayda bir gün eve kapanıyor, halkın içine çıkmıyor. Bazı zamanlar baygın düşüyor, ölüm tehlikesi geçiiyor."

Hz. Ömer, Humusluları dinledikten sonra, vâli Hz. Said bin Amir'i çağırttı. İsnat edilen bu kusurların sebebini sormak istiyordu. Biraz sonra vâli geldi. Ömer (r.a.), halkın huzurunda, şikâyetleri teker teker sordu. Bu arada, "Allah'ım, Said bin Amir hakkındaki hüsn-ü zannımda beni hatâya düşürme" diye de duâ ediyordu.

Said bin Amir kimdir? Said bin Amir nerede doğmuştur? Said bin Amir ne zaman doğmuştur? Said bin Amir nasıl Müslüman olmuştur? Said bin Amir nasıl hicret etmiştir? Said bin Amir nasıl evlenmiştir? Said bin Amir’in cesareti, Said bin Amir’in hayatı, Said bin Amir’in vefatı.

Şikâyetler sıralanırken Hz. Said gâyet sâkindi. Hz. Ömer'in sözü bittikten sonra, şikâyet mevzuu olan meselelerin hikmetini şöyle açıkladı:

"Ya Ömer, aslında ben bunları söylemeyi istemiyorum ama şikâyete sebep olduğu için ifade edeceğim. Mesaiye biraz geç gidişimin sebebi, evde hizmetçim yoktur. Ev işlerinin çoğunu kendim görüyorum. Sabahleyin erkenden hamur yoğuruyor, ekmeği yapıyorum, çocukların kahvaltısını yaptırdıktan sonra abdest alıp çıkıyorum. (Bazı kaynaklarda hanımının hasta olduğu kaydedilmektedir.) Geceleri kimseyi kabul etmiyorum; çünkü gündüzleri halkın işi ve derdi için, geceyi de Halk için ayırıyorum. Ayda bir gün halkın içine çıkmayışıma gelince; hizmetçim olmadığı için elbisemi kendim yıkıyorum. Başka değişik bir elbisem de yoktur. Yıkadıktan sonra onun kurumasını bekliyorum. Kuruduktan sonra giyiyor, halkın içine ondan sonra çıkıyorum. "Bazı günler baygınlık geçirmek ise; Mekkeliler Hubeyb’i astıkları gün ben de oradaydım. Müşrikler onu bir ağaca bağladılar, sonra da şu teklifte bulundular: Senin yerine Muhammed'i asmamızı ister misin? O halindeyken Hubeyb:

"Ben çoluk çocuğumun içinde rahatça oturayım da Muhammed'in (a.s.m.) ayağına bir diken batsın ha, vallahi buna dahi razı olmam dedikten sonra 'Ya Muhammed!' diye bağırdı. Sonra da şehit ettiler. Hubeyb'in bu fedakarlığını hatırladığım zaman, ona yardım edemeyişim de aklıma geliyor. Çünkü onu asmalarına mâni olabilirdim. Ne yazık ki, ben o zaman müşriktim. Bu günahımdan dolayı Allah'ın ebediyen beni affetmeyeceğini sanıyorum. İşte o zaman üzerime baygınlık geliyor, kendimden geçiyorum."

Takva ve zühdün zirvesinde bulunan vâlisini dikkatle dinleyen Hz. Ömer ellerini açtı, "Allah'ım iyi niyetimde beni yanıltmadın. Sana şükürler olsun" dedi. Başta Halife olmak üzere, dinleyenler gözyaşlarını tutamıyorlardı.

Said bin Amir kimdir? Said bin Amir nerede doğmuştur? Said bin Amir ne zaman doğmuştur? Said bin Amir nasıl Müslüman olmuştur? Said bin Amir nasıl hicret etmiştir? Said bin Amir nasıl evlenmiştir? Said bin Amir’in cesareti, Said bin Amir’in hayatı, Said bin Amir’in vefatı.

Peygamberimizin güzide Sahabileri, yokluk ânında maddi sıkıntıya gerdikleri gibi, varlık günlerinde de kanaatten şaşmazlardı. Dünya servetine aldanmayan zâtlardan birisi de Hz. Said'di. Hz. Said, Humus'ta vali iken, Hz. Ömer Humus halkından, şehirde bulunan fakirleri tespit etmesini istedi. Fakirler tespit edildi ve bir grup Humuslu listeyi Hz. Ömer'e verdiler. Listenin başında Said bin Amir ismini gören Hz. Ömer şaşa kaldı. İsim benzerliği olabileceği ihtimaliyle, "Said bin Amir kimdir?" diye sordu. "Ey Müminlerin Emiri, o bizim vâlimizdir" dediler. Halifenin hayrettin daha da arttı. "Valiniz fakir hal" deyince, "Evet" cevabını aldı. Tekrar sordu: "Vâliniz nasıl fakir oluyor? Geliri nasıl, geçimini nereden temin ediyor?" Heyet cevap verdi: "Ya Ömer, o yanında bir şey tutmaz ki. Eline geçeni fakir fukaraya dağıtır." Hz. Ömer'in gözlerinden yaşlar damlıyordu.

Hz. Ömer, valisini sıkıntılı durumdan kurtarmak için bin dinar hazırlayarak, bir elçi ile gönderdi. Elçiye de, "Benden selâm söyle. 'Bu parayı Mü'minlerin Emiri gönderdi' de ve ihtiyaçlarına harcamasını söyle" diye tenbih etti.

Elçi Humus'a vardı. Emaneti vâliye takdim etti. Keseyi açıp da içinde para olduğunu gören Hz. Said, "İnna lillahi ve inna ileyhi râciûn" dedi. Sanki başına bir musibet gelmişti. Valinin bu sözünü hanımı da duymuştu. Elçi gittikten sonra, "Hayrola, Hz. Ömer'e bir şey mi oldu yoksa?" diye sordu. Hz. Said, "Daha büyük!" dedi ve ekledi: "Dünya bana geliyor, fitne üzerime geldi." Hanımı, parayı istediği yere harcamasını söyleyince, Hz. Said paraları bir keseye koyarak evin bir köşesine bıraktı. Sonra sabaha kadar zikir ve ibadetle meşgul oldu. Sabah olunca da parayı bütün Müslüman askerlere dağıttı. Hanımı paraların hepsini dağıttığını görünce Hz. Said'e, "Ne olurdu, birazını kendine bıraksaydın da, ihtiyaçlarımıza sarfetseydik" dedi.

Said bin Amir kimdir? Said bin Amir nerede doğmuştur? Said bin Amir ne zaman doğmuştur? Said bin Amir nasıl Müslüman olmuştur? Said bin Amir nasıl hicret etmiştir? Said bin Amir nasıl evlenmiştir? Said bin Amir’in cesareti, Said bin Amir’in hayatı, Said bin Amir’in vefatı.

Ahiret meyvelerini dünyada yemeye gönlü razı olmayan yüce Sahabî, hanımına şöyle dedi: "Ben Resulullahtan işittim. Şöyle buyuruyordu: 'Eğer Cennet kadınlarından birisi yeryüzüne bakacak olsa dünyayı misk kokusu kaplardı.' Vallahi, ben Cennetin ebedî nimetlerini dünyada fâni bir surette yemem. Ayrıca Resulullah, fakir Muhacirlerin, zenginlerden yetmiş sene önce Cennete gireceğini haber vermişti."

Hicretin 20. senesinde, Humus'ta kırk yaşında vefât eden Hz. Said bin Amir oraya defnedildi.

Allah ondan râzı olsun.