Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah’a (c.c) hamdolsun ki; insan hak ve özgürlüklerinin

önündeki engelleri aşmaya emin adımlarla devam ediyoruz. Dün olduğu gibi bugün de bu engellerin başında “sandık ihtillalleri” gelmektedir. Oy verme bilincinden uzak şuursuz seçmeni aldatarak sık sık denenen bu sandık ihtilallerin tehlikesi hâlâ devam etmektedir. Silahlı Güçlerin ihtilallerdeki rolü genelde sadece “taşeronluk” oldu. Ülkemizde Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan iktidarlara müdahale geleneği, tamamen sermaye önderliğinde, üniversite, yargı, medya ve halkımızı aldatarak sandıktan çıkmış siyaset işbirliğinde gerçekleştirildi. Evet askeri darbelerin tamamında gözünü hırs ve hased köreltmiş olan meclis içindeki bazı muhalefet ve iktidar partilerindeki bazı siyasiler uşaklık yapmıştır. Tamamiyle masonik sermaye emriyle yaptırtılan 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 ve en son 28 Şubat 1997 darbelerinde medya kışkırtıcılığı sayesinde meclis içi bazı siyasi kadrolar, üniversiteler ve yargı piyon olarak kullanılmıştır. Ve her darbede halkımız, askeri, siyasi, yargı ve eğitim kurumları kaybetmiş, sadece bir avuç tekelci azınlık sermaye kazançlı çıkmıştır. Vay koçum sermaye vay! İşgal ettiği sandık sayesinde hâlâ darbelerin bir numarası olmaya devam ediyor! İsmet İnönü ve avaneleri halkın desteğiyle iktidara gelemeyeceğini anlayınca Anadolu sermayesinin yolunu açan merhum Menderes’e kin besleyen bir avuç bu mutlu sermaye patronuyla iş birliği içine girerek askeri göreve çağırmasaydılar, asla ihtilal olmayacaktı. 12 Mart 1971 askeri muhtırasına ve 12 Eylül 1980 darbesine siyaset ve yargı boyun eğmeseydi, malum masonik sermaye kazançlı çıkmayacaktı. Son olarak 28 Şubat postmodern darbesi de, malum sermayenin sömürü musluklarının kesilmeye başlamasıyla planlanmış, silahların gölgesinde gerçekleştirilmiş bir yargı ihtilalidir. Malum sermaye kontrolündeki bu hukuksuz darbeye önce meclis içindeki muhalefet uşaklık yapmıştır. Sandık yoluyla iktidara gelemeyeceğini anlayan muhalafet partileri silahlı güçlere aczimendi olma zilletine düşmüşlerdi. Ve uşaklıklarının bedeli olarak da ANASOL-M ucubesi hükümetiyle ödüllendirildiler! Kullandıkları diğer kurum olan Yargının en üstündeki gerçekleri sezemiyen adam da Cumhurbaşkanlığı makamıyla ödüllendirildi. Ne acı ki bu şahsın seçilmesinde de yine meclisimiz kullanıldı. Bugünkü iktidarın cesaret ve kararlılığı sayesinde ihtilallerin işçileri olan sivri (askeri) kanat, Silivri’ye gönderildi. Anayasa reformu yaparak da siyasete yargının hukuksuz darbe yapabilmesinin önüne geçilmesi planlandı. Ama darbelerin mütaahhiti (patronu) olan sermaye, onun piyonları bazı siyaset, yargı ve medya çevrelerinin inatla yoluna devam ettiklerinin farkında mıyız!? Dün olduğu gibi bundan sonra da en büyük tehlike sandık ihtilalleridir. Silahlı güçleri kullamayacağını anlıyan iç ve dış siyonist, masonik büyük sermaye çevreleri şimdi umudunu tekrar beş yılda bir milletin önüne konan seçim sandığına bağlamıştır. Ellerindeki tüm eğitim okulları ve medya gücüyle şuursuz, kişiliksiz, vurdum duymaz, ne melazım bir nesil yetiştirmek için seferberlik başlattılar. Malum masonik şer medya toplumun ahlak, haya ve edep damarlarını çatlatmak için olanca gücüyle ve pervasızca ahlaksız yayınlarına devam ediyor. Bu tehlikeyi önlemek için iktidarın başlattığı eğitimdeki 4+4+4 sistemine karşı çıkıyorlar. İmam Hatip Liselerinin orta kısımlarının yeniden açılması karşısında çılgına döndüler. Tüm okullarımızda okutulmaya başlanan Kur’an-ı Kerim ve Siyer derslerine onun için kuduruyorlar. Sivil toplumumuzla, tarikat, cemaat müntesipleriyle ve görevdeki iktidarıyla el ele vererek şuurlu ve bilinçli bir nesil yetiştirmek suretiyle, sandıktaki bilinçsiz halk ihtilallerini önlemeliyiz. Unutmayalım ki eskiden padişahlar yaşadığı sürece görevdeydiler. Şimdi ise sandıkla beş yılda bir siyasi iktidar değişebilmektedir. Yani padişah sandık olmuştur! Ufak bir gaflet, şahsi çekişme ve bölünme sonucunda sandıktan çıkabilecek Ergenekon sözcüsü Masonik bir iktidar, daha yeni elde edilen tüm maddi ve manevi kazanımlarımızı bir anda yok edebilir. Yıllarca askeri darbelere çanak tutan partiler hâlâ mecliste muhalefette olduğunu unutmayalım. Utanmadan ve sıkılmadan

darbecilere çanak tutmaya devam etmektedirler. Daha yolun başındayız. O halde durma, oturma, uyuma ve ayrılma yok! İlgilileri uyararak birlikte yola devam etmeliyiz. Hak ve özgürlükler adına yeni kavuştuğumuz kazanımların artarak devamı için çok çalışmalıyız. Şuurlu, basiretli ve dindar bir nesil yetiştirmek için başlatılan eğitim seferberliğine destek vermeliyiz. Allah (c.c) korktuklarımızdan emin, umduklarımıza nail kılsın. Amin. [email protected] _ www.sevkiyilmaz.net_ Not: Büyük şehid İmam Hz.Hüseyin (r.a) Efendimizin direniş şuurunu ve Kerbela ruhunu Filistin’deki mazlum kardeşlerimizle beraber Mescid-i Aksa’da yaşamak isteyen kardeşlerimizi, Nadide Turizm’in 12-16 Aralık 2012 tarihlerinde organize ettiği Muharrem ayındaki KUDÜS-ü Şerif ziyaretine katılmaya davet ediyorum. Rezervasyon, ön kayıt ve detaylı bilgi için 0555-8656726 ve 0212 6169226 www.nadideturizm.com