Yıl 1991 Yugoslavya parçalanmış, Kosova, Sırbistan’ın payına ayrılmış. Sırplar, Kosova’da tam bir vahşet uyguluyorlar. 2500 Yıllık Türk Derin Devlet’inin fedailerinin yardımı ile Kosova’da UÇK kuruldu.

Kosova Kurtuluş Ordusu…  Cihat devam ediyor. 2008 yılında Muhsin Beg’in katlinden bir yıl önce Kosova bağımsızlığına kavuştu. Yıllar sonra 2013 yılında Kosova seyahatimde Kosova Kurtuluş Ordusu komutanlarımız anlattılar. O savaş ortamında imkansızlıklar içinde başlarını ormanlardan çıkaramadıkları durumlarda üç defa Muhsin Gardaş, Arnavutluk Genel Kurmayı’ndan temin ettiği helikopter ile çatışma alanının tam ortasında, orman kenarına inerek çantalar dolusu parayı mücahitlere teslim ediyor. Mücahitler o para ile silah temin ediyorlar. Daha sonra o Arnavutluk Genel Kurmay Başkanı da suikast ile şehit edildi. Kosova Cumhurbaşkanı Muhsin Gardaş’ın cenazesine Ankara’ya geldiğinde ağlayarak  “ Muhsin Beg sadece sizin Başkanınız mı, o bizim de başkanımız ” sözlerini boşuna ifade etmiyordu.

28 Şubat sürecinde Türkiye ekonomik, sosyal, siyasi, hukuki açıdan bitirilmişti. Devletin sadece tabelası asılı idi. Durumu öyle görelim ki, deprem yardımları için toplanan paralar memur maaşlarının ödenmesine harcanıyor, zavallı Ecevit o hasta haliyle Türkiye’nin bir ili kadar olan ülkelerden bağış dileniyordu.

Yıl 1998 Erbakan hoca tehdit ve kumpas ile iktidardan indirilmiş. Demirel, Ecevit BAZI askerler, fetulla gülen, bazı iş adamları, birçok toplumsal örgütler, yazılı ve görsel medyanın büyük kısmı Erbakan Hoca’ya karşı aynı safta birLEŞmişler. Darbe yapma, parti kapatma, mahkûm etme tehditleri gırla gidiyor. Tabii bahane laikliğin elden gitmesi, Atatürk ilke ve inkılaplarından sapmalar, irtica….

İŞTE  O  ÇOK  ÖNEMSEDİĞİM,  BİLİNMEDİĞİ  İÇİN  ONDAN  SONRAKİ  SİYASİ SÜRECİN  TAM  ANLAŞILAMADIĞI  OLAY  MEYDANA  GELDİ.

Küresel çetenin neo-con elemanı, ABD Dış işleri Bakan Yardımcısı Mark GROSMAN 1998 yılı sonunda Türkiye’ye talimat ile geldi.         Neydi o talimat? Türkiye’nin sınırlarını değiştirmeyi talimatladı. Şöyle ki, Güney Doğumuzu Türkiye’mizden ayırıyorlar Irak ile birlikte Mezopotamya’da bir GÜYA Kürt devleti kuruyorlar, bizi GÜYA Kürt probleminden kurtarıyorlar, buna karşılık Güney Azerbaycan’ı, İran’ın kuzey batısını bize veriyorlar.

            Bu talimat TC. Devlet kurumlarında müzakere edildi. Birçok sivil uzmanın görüşüne başvuruldu. Sonuçta bu talimat Devletimizin içindeki MİLLİ Kadrolar tarafından reddedildi. Bu durum hiçbir şekilde medyada yer almadı. Devlet sırrı olarak saklandı. Bendeniz de müzakerelere görüşü alınmak üzere davet edilen değerli bir arkadaşımdan öğrendim. Müsaade etmediği için ismini yazamıyorum. İşte bu talimatın Milli kadrolar tarafından reddedilişi Türk tarihinin çok önemli bir İNKILÂP NOKTASINI teşkil ediyor. Savunmamızı, güvenliğimizi, ekonomimizi, siyasetimizi teslim ettiğimiz küresel düzenbazlar ile aramıza mesafe koyuyoruz. Bunu yapabilmek için büyük maliyetleri göze alıyoruz.

Bu tercihi MECBUREN yapıyoruz. Biz küresel çetenin hegemonyasına niçin tahammül ediyorduk? Çete Türkiye’mize zarar vermesin diye. Bu sebepten çetenin himayesine sığınmıştık. Şimdi bizzat himayesine sığındığımız çete, NATO, derin PENTAGON Türkiye’mize kastediyordu. Bizim için artık deniz bitmiş, çetenin himayesinin, bizim çetenin hegemonyasına tahammül etmemizin bir gereği, bir anlamı kalmamıştı.

Artık Türkiye kendi gücüyle varlığını devam ettiren, bağımsız bir devlet olmak zorundaydı. Devletin bünyesindeki tüm paralel yapıları tasfiye etmek, devleti TEKleştirmek mecburiyetindeydik. Fakat bu iş, bu günden yarına olacak bir şey değildi. Durum şu idi; Ölme gücümüzden başka gücümüz yoktu. Tüm kurumlarımızda çetenin köleleri, mankurtları, işbirlikçileri cirit atıyordu. Silahımız yoktu, paramız yoktu, bankalar aracılığı ile soyulmuş, IMF’ye iflas ilan etmiştik. Dış dünyada da saygınlığımız yoktu. Bırakın ABD Başkanı’nı, kıytırık Avrupa devletlerinden randevuyu zor alıyorduk. Muhataplarımız Yunanistan ve Ermenistan’dı.

Türk derin aklı şöyle bir strateji belirledi.

Tayyip Erdoğan’ı siyasetin yönlendirilmesine, Erbakan Hoca’yı, Devlet BAHÇELİ Beg’i, Muhsin YAZICIOĞLU Beg’i Muhalif pozisyonunda görevlendirdi.

Niçin Tayyip Erdoğan ? Çünkü Sn, Erdoğan’ın 1996 yılı itibariyle halkta toplumda beğenilirlik oranı % 36 ile açık ara öndeydi. Sağlam, Gayrimüslim olmayan yerli bir aile kökeninden geliyordu, azımsanmayacak bir siyasi birikime sahipti.

Küresel çete’nin Türkiye’yi karıştırmaması için Erdoğan’ın TAKİYYE yapması, “ Dar Geçitten” ( yazmakta olduğum 1800-2019 dar geçit kitabımın ismi ) çıkıncaya, güçleninceye kadar çetenin oyalanması, çete ile birlikteymiş görüntüsü verilmesi kararlaştırıldı.

Şahsen bendenizin yanlış ve gereksiz gördüğüm fakat küresel çete ile çatışmayı engelleme maksadı ile fetulla gülen’in tayfası ile birliktelik tesis edildi.

Sn. Deniz BAYKAL Bey önemli görev yaptı. Saygın Erdoğan’ın siyasi yasaklarının kaldırılmasına TBMM’de öncülük etti. Tabii akıbeti zaafı üzerinden kasetlenmek oldu.

Türkiye’nin teslim edildiği müstemleke valisi Kemal DERVİŞ’i iktidardan indirme görevini Devlet BAHÇELİ Beg ifa etti. İstifa ederek Ecevit Hükümetini düşürdü.

Tayyip Beg’e vitrini çeşitli, liberal, AB ve ABD ile barışık görünümlü bir KİTLE partisi kurduruldu. Türkiye’nin “ Parlamenter  demokrasi ”  tiyatrosuna, yalanına son vererek başkanlık sistemine geçirilmesi planlandı. Erbakan Hoca, Muhsin Beg  doğruları söyleyerek, haykırarak muhalefeti yönettiler.

Bu noktada özellikle bu yazdıklarıma çok çok yabancı olan AK Partili okurlara Saygın Erdoğan’ın 24 şubat 2019 günü Hatay mitinginde yaptığı vurguyu hatırlatırım. Ne dedi Sn. Erdoğan ?

 “ Cumhur ittifakı çok eskiden kurulmuştu !!!”.

Devamı Yarın