2009 yılının 25 Mart günkü Türkiye’nin durumunu kabaca bir daha hatırlayalım.

Askeriye ve adliye 1991-92-93-94 yıllarında MHP destekli DYP-SHP iktidarı döneminde adliye, yargıya doldurulmuş çete piyonu hakim ve savcılar, TSK, askeriyeye doldurulmuş küresel çetenin emrindeki uşakları ile doldu. Polis 1985-86 yıllarından beri mesleğe alınmış  çete figüranı fetulla mankurtlarının elinde. Üstüne üstlük yedi yıldır AK Parti iktidarında çetenin figüranları bürokrasi ve siyasete amiyane tabir ile daha da çökmüş, çöreklenmişlerdi.

Dış politikada ABD derin Pentagonu bize burnundan soluyordu, şehirlerde, her yerde kitlesel ölümlere yol açan terör olayları uygulanıyordu. Bu şartlarda Muhsin Beg’in katli olayı tam olarak açıklığa kavuşturulmaya yeltenilse; Adliye de sonuç alınamayacak, askeriyenin üzerine gidilemeyecek, İncirlik üssünün kapatılması mecburiyetinden ötürü Pentagon ile çatışılacak, hepsinden önemlisi Muhsin Beg’ i sevenler nasıl zapt edilecekti. Asker, Polis sokağa çıkamaz, kalabalıkların hangi parti binalarını yakıp yıkacağı belli olmazdı. Yani Muhsin Beg’i katledenler Muhsin Beg’in katli ile hangi sonuca ulaşmak istiyorlar ise, mesele devlet tarafından açıkça vuzuha kavuşturulduğunda oluşacak kaos vesilesiyle darbeyi meşru bir zemine taşıma amacına ulaşmış olacaklardı. Devlet ve siyaset mecburen sustu sessizliğe gömüldü. Dava buzdolabına kaldırıldı. Gerçekte katillerin cezalandırılmasını isteyen Yazıcıoğlu sevenleri bu duruma isyan ve feryat eden haykırışlar ile hükümete saldırırlarken aslında tam da katillerin istedikleri şeyi yapmakta olduklarını elbette fark edemezlerdi. Ateş düştüğü yeri yakıyordu.

Şimdi… Bugün itibariyle 10 yıl sonra YAZICIOĞLU davası yeniden AÇILDI.

9 zanlı hakkında soruşturma başlatıldı. Göreceğiz ipin ucu FETÖ üzerinden Pentagon’a, küresel çeteye kadar uzanacak. Türkiye bugün artık bu tavrı gösterebilecek güç ve inisiyatife kavuşmuş durumda. ABD yönetimini küresel cani çeteyi haklılıkla itham edeceğimiz, pimi çekilmiş bir bombayı daha çetenin kucağına daha da önemlisi Türkiye’mizin içinde çeteye uşaklık yapan zillet cephesi alçaklarının kucaklarına bırakacağız.

Çete buna ancak bir şekilde engel olabilir. Eğer 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak yerel seçimde CUMHUR İTTİFAKINI bozguna uğratıp, Tayyip Beg’in meşruiyetini kaybettiği iddiası ile indirebilirse olabilir.

Bu sebepten ötürü bendeniz, FETÖ’yü kahretmeyi kıyametten sonra da devam ettirmeye kararlı birisi olarak, Cumhur ittifakı maalesef ANKARA’da her ne kadar bir FETÖSEVERİ aday yapmış olsa da, inşallah mutlaka sandığa gidip KAN kusa kusa CUMHUR İTTİFAKINA destek vereceğim. Ayrıca sandığa gitmediğim, oy kullanmadığım takdirde küresel çetenin uşaklarına bir oy kazandırmış olacağımın da farkındayım. Matematik öyle söylüyor.

Okurlarımdan istirham ediyorum. Bu yazımı LÜTFEN sitemizde daha önce Yayınlanan “ Kiler Faresi Nasıl Ev Sahibi Olur Veya Hangi Fetöseveri Tercih Edelim” başlıklı yazımla birlikte mütalaa eder misiniz? Teşekkürler.

Son