Ramazan ayı zamanlardan bir zaman dilimidir ve seçkinliği, özelliği zamanın da yaratıcısı ve deveran ettireni olan Allah(cc)’tır. Ramazan ayı hikmeti ilahi gereği kameri takvime göre tayin edildiğinden, bir mevsime sabitlenmeyip, yıl içinde dolaşmasıyla aslında bizzat hareketin temsili bir zaman dilimidir.

Takvimin Ramazan ayına gelmesi, oruç sebebiyle hakim olan sükûnetin harekete dönüşme merkezinin bedenler değil ruhlar olduğunun göstergesidir.

Köylere de gelen Ramazan ayının, şehirlerde yaşanması nispeten daha zordur. Köyde insanlar, iş saatlerini, hayatlarının akışını kolaylıkla Ramazan takvimine yani sahura ve iftara, Kur’an’a ve namaza göre ayarlama imkanına sahiptirler. Şehir halkı ise, kendi kontrol ettiği ancak ne hikmetse fıtratına ve sosyal hayatına olduğu kadar, dini vecibelerine de uyumsuz bir sistemin akışına kapılıp gider.

İş saati ayarlanamadığı için sahura kalkmanın sorun olduğu kadar, iş çıkış saatlerinde trafikte geçecek iftarlar da ayrı bir sıkıntı sebebi olur.

Bugünün dünyasında artık, sistemin fıtrat ve dine göre ayarlanma beklentimizi ertelemek hatta çoğumuzun yaptığı gibi hiç aklımıza getirmemek gibi bir çıkış yolumuz elbette vardır. Yaşananı olduğu gibi kabul edip, normali bu imiş ve başka türlüsü mümkün değilmiş gibi kabullenip, akıntıya kapılan çer çöp misali ömür geçirmek de bir seçenek.

Ve fakat; dünyanın bütün tantanasını, insan ve sahip olduğu değerlere, bedeni ve ruhi ihtiyaçlarına göre ayarlamak, bu akışı durdurmak, mesai mefhumunu değiştirmek, iş saati denilen mecburiyeti Ramazan ayına göre yeniden düzenlemek, sahur ve iftarı günün köşe taşları olarak sosyal hayatın merkezine koymak mümkündür.

Bu ihtimali aklının ve gönlünün bir kenarında bulundurmak ve imkanları kadar da olsa, kendi hayatında ve idaresindeki insanların hayatlarında bir yol aramak ve bir çözüm üretmek için kafa yormak, Ramazan ayının bereketlerinden biri olarak ortada duruyor. Ve hem kendi hem de başkalarının hayrını isteyen idarecilerin ve işverenlerin bir adım karşısında el değmemiş veya çok az kullanılmış bir ecir kapısı olarak açık.

Salgın şartlarına göre ayarlanan mesailerin, yavaşlatılan ya da tamamen durdurulan üretim hatlarının, engellenen seyahatlerin hatta sokağa çıkma yasaklarının gösterdiği; Ramazan ayını fert ve toplum planında çok farklı yaşayabileceğimiz gerçeğidir.

Bazı şeyleri Ramazan ayına özel değiştirebiliriz!

Ramazan ayının en müstesna ibadeti tereddütsüz oruç olduğu gibi, bütün ibadetler arasında ecir bakımından takvaya, iyiliğe götüren en sağlam yol ise infaktır ki; zekat ve sadakalar bu kalemde ele alınır. Yine Ramazan ayına özel olarak fıtır sadakası, bu ayda infakta bulunmanın değerini öğreten bir derstir.

Bu sebepledir ki; ümmet arasında Ramazan ayında zekatını hesaplamak ve vermek gibi adet yerleşmiş ve halen de genel olarak uygulanmaktadır.

Yoklukla varlığın birbirine bu kadar yakın olduğu başka bir zaman dilimi yoktur hayatımızda.

Ekmek ve su vardır ama gün boyu sofra kurulmaz, yani yokturlar.

Zengin ile fakir vardır ama bu ay boyunca herkes açtır, susuzdur.

Öfke ve kavga vardır ama bu ay boyunca herkes bir adım geri atar.

Zekat ve sadaka; Ramazan ayının varlıkla yokluğu buluşturan, toplumun maddi dertlerinin paylaşıldığı ve bunun başa kakılmadan, bir borç öder gibi titizlikle yapıldığı, orucun sadece bedenle değil bütün hissiyatla tutulduğu hayırlardır.

Şehirde herkesin oruç tutmayacağını, herkesin Ramazan ayı ile meşgul olmayacağını elbette biliyoruz. Elbette bu ayın hürmetine riayet etmeyenler de olacak. Dilleri ve elleri durmayacak. Bizi ve Ramazan ayını yok sayacaklar. Biz de onları yok sayacağız.

Bu ay boyunca, bize ve ibadetlerimize saygısı olmayanları yok sayacağız! Kendilerini görünmez zannetsinler, seslerini duymadığımız düşünsünler. Ramazan ayına, Kur’an’a, oruca, zekata ve sadakaya ayarlı olan gözlerimizi ve kulaklarımızı, parazit görüntü ve seslere kapatalım, varlıkları anlamsız, çırpınışları yetersiz, garezleri göğüslerinde düğümlü kalsın.

Ramazan ayı geldi! Yılın bize özel bir vakti geldi. Kainatın Rabbinin rahmet ve bereket kapıları açıldı, başka bir şeyle meşgul olmaya ne gerek! Vakit; Kur’an ve oruç vaktidir, namaz ve zekat vaktidir. Mübarek olsun!