İnsanın hayvanlara karşı bir köle haline dönüştürüldüğünü belirten Yılmaz, 'hayvanları koruma’ bahanesiyle alınan hukuki tedbirlerün hayvan saldırılarını daha da artırdığını belirtti.

Sokak köpekleri mevzusunun ve benzer sosyoloijk meselelerin çözümü için Allah ve Resulü'nün emirlerine işaret eden Yılmaz, "Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim’e ve uyum yasalarımız Sünnet-i Seniyye’ye niçin müracaat edilmiyor  ve niçin uyulmuyor, niçin?" diyerek çağrıda bulundu.

19. asırda kurulan ve Türkiye'nin ilk hayvan hastanesi olan "Gurabahane-i Laklakan"ı hatırlatan Yılmaz,"Biz; ilkbaharda gelip sakatlandığı için sonbahar da uçamayan leylekler başta olmak üzere göçmen kuşların tedavileri için hastaneler kurmuş bir vakıf medeniyetinin varisleri değil miyiz?" ifadelerini kullandı.

Şevki Yılmaz, 'hayvan hakları bahnesinin arkasına sığınılarak hazırlandığını' söylediği yasaları şu ifadelerle eleştirdi:

Bir avuç aristokrat Batı aşıklarının ve Moda Kurbanlarının dayattığı ifrata varan zulme dönüşebilecek yasalara hiç mi hiç ihtiyacımız yoktur!

İşte Yılmaz'ın söz konusu yazısının tamamı:

Allah’ımızın kulluk hidayetinden ve Rahmani merhametinden uzaklaşınca gaddarlaşan zalimler, ‘’merhamet’’ maskesiyle bizi kandırmak için ‘’hayvansever’’ rollerine devam ediyorlar! Bebek, çoluk- çocuk, genç-yaşlı, hasta, silahlı-silahsız ayırmadan hunharca ve vahşice öldürmeye devam ettikleri başta Doğu Türkistan olmak üzere Suriye, Irak, Filistin, Arakan, Kırım, Keşmir, Afrika vs yerlerde katliamlarına acımasızca devam eden bu Beşli Emperyalist Çoban Köpeklerinin sözde çevreci ‘’ağaçsever’’ ve ‘’hayvansever ‘’ propagandalarına inanmadık ve asla inanmayacağız! 

Kalbinde zerre imanı olan bir müslümanın; hayvanlara, çevreye, doğaya, ağaçlara zarar vermesi ve eziyet etmesi asla mümkün değildir! 

Çünkü hepimiz, bir sefer esnasında anne kedi (adı bizzat Efendimiz tarafından Muezza olarak konan) ve yavruları zarar görmesinler diye başlarına nöbetçi asker bırakan ve ordunun istikametini değiştiren, kuşu öldüğü için üzülen bir çocuğa başsağlığına giden ve hayatta iken kedisini aç bırakarak ölümüne sebep olan Medine’li bir kadının cenaze namazını kılmadığı gibi kabir azabı çektiğini bildiren, ‘’Bilsen ki kıyamet kopacak ağaç dikin’’ diyen Eşsiz Önderimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimizin Ümmetiyiz. 

İslam Şeriatını (yolunu) terk edeli her türlü değer yargılarından uzaklaşan günümüz modern, seküler dünya insanı her geçen gün merhamet duygusundan uzaklaşmaktadır. Avrupa’lı gezginlerin Anadolu’da bulundukları sırada o mahalin hayvanlarının korkmadan, sevilmek için insanlara yaklaştığını gördüklerinde; ‘’müslümanlar hayvanlara karşı çok merhametli bunun işareti ise sokak hayvanlarının insanlardan kaçıp, korkmamasıdır.’’ diyerek seyahat anılarını yazdığı günlerden bugün sahipsiz kalan sokak hayvanları ve özellikle sokak köpeklerinin saldırganlaştığı ve yavrularımızın canını almaya hem kendilerine hem de insanlara karşı birer tehtid haline döndüklerini üzülerek görmekteyiz. Nereden nereye savrulduk? 

Efendilerinin Kandil Dağı’ndaki av köpekleri olan silahlı teröristlerin saldırılarından vatandaşımızı korumak nasıl yöneticilerimizin ve güvenlik kuvvetlerimizin göreviysehayvanların ıslahı, merhametle bakımı ve olası saldırılarından vatandaşlarımızın korunması da yöneticilerimizin asli görevlerindendir! 

Son senelerde tam tersine sözde ‘’hayvanları koruma’’ bahanesiyle alınan hukuki tedbirler, hayvan saldırılarını daha da artırıyor! Bu da yetmezmiş gibi insanı, hayvanlara karşı adeta köle haline dönüştürüyor! 

Saldırgan hayvanlara karşı vatandaşın kendisini ve sevdiklerini koruma refleksi, hakkı ve içgüdüsüyle ortaya koyduğu nefsi müdafa hakları, garipsenen bir takım uygulamalar ve sözde ‘’hayvensever’’lerin tepkilerinden çekinilmesi gibi durumlar nedeniyle vatandaşlarımız isyan eder hale getirildi! 

Hele de halen çözülmeyi bekleyen süresiz nafaka zulmü, genç yaşta evlilik mağdurları gibi sosyolojik travmalara yol açan düzenlemeler çözülmek için rafta sırasını halen beklerken; bu ve benzeri toplumsal yaraların iyileştirilmesi için gerçek ilim sahibi iman ehline niçin sorulmuyor? Bu ve benzeri bir çok konuda neden sadece uluslararası normlar baz alınıyor da, ‘’Allah ve Resulü ne emrediyor!” diye niçin sorulmuyor, niçin? 

Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim’e ve uyum yasalarımız Sünnet-i Seniyye’ye niçin müracaat edilmiyor  ve niçin uyulmuyor, niçin? 

Doğada ki ve sokaktaki hayvanları uygun bir yerde toplayıp onları beslemek, bakımlarını sağlamak, uygun alanlarda sahiplendirmek muhtarların, belediye başkanlarının ve mülkü amirlerin imani, insani ve ahlaki görevleri değil midir?! 

Biz; ilkbaharda gelip sakatlandığı için sonbahar da uçamayan leylekler başta olmak üzere göçmen kuşların tedavileri için hastaneler kurmuş bir vakıf medeniyetinin varisleri değil miyiz? 

Biz, kış mevsiminde aç kalıp dağdan köye inmesin; vatandaşa saldırmasın, ekinine zarar vermesin diye ayı, tilki, kurt, yaban domuzu gibi vahşi-saldırgan hayvanların yaşadığı dağlara ve ovalara onlar için yiyecek bırakan vakıflar kurmuş bir medeniyetin varisleri değil miyiz? 

Hz. Ömer (r.a) Efendimizin, ‘'Dağlara buğdaylar serpin. Müslüman ülkede kuşlar aç kalmış demesinler!’’ sözünü hiç mi duymadık? 

İnsanlara karşı ‘’hayvanları koruma bahanesiyle’’ içimizdeki bir avuç aristokrat Batı aşıklarının ve Moda Kurbanlarının dayattığı ifrata varan zulme dönüşebilecek yasalara hiç mi hiç ihtiyacımız yoktur! 

Din, dil, ırk, renk, mal ve makam ayırımı yapmadan tüm insanlar bir Âlemdir! 

Hayvanlar bir âlemdir! 

Bitkiler bir âlemdir! 

Ağaçlar bir âlemdir! 

Dünya ve İçindekiler bir âlemdir! 

Uçsuz bucaksız galaksiler bir âlemdir! 

Ve tüm bu âlemleri hiçbirini birbirinin aynısı olmadan yaratan, kimseye muhtaç olmadan yaşatan ve yöneten Âlemlerin Rabb’i , Rahman ve Rahim olan Allah (c.c)’tır! 

Fert, toplum ve devlet olarak Allah’ımızın İlke ve İnkılabı İslam Düzeni’ne teslim olursak ve sadece Elçisi Hz. Muhammed (s.a) Efendimizin ve tüm Peygamber Efendilerimizin izinden gidersek tüm canlı-cansız varlık âlemlerinin barışını, huzurunu, saadetini ve refahını sağlamış oluruz! 

Aksi halde Allah’ımızın yeryüzündeki ‘’Çoban Köpekleri’’ olan Siyonist İsrail, ABD, Çin, Hindistan, Rusya ve Avrupa Devletleri’nin insanlık ve diğer varlık âlemine karşı vahşi saldırılarını hiçbir güç önleyemez! 

Abdulkadir Geylani (k.s) hazretlerinin, “Düşmanlar Allah’ın çoban köpekleridir! Çoban köpekleri, sahibi izin vermeden kimseye saldıramaz!” buyurduğu gibi Allah’ımız kendine kulluk yolundan ayrılan kullarını bu emperyalist çoban köpeklerinin saldırılarıyla kendisine dönme fırsatı veriyor! 

Haçlı-Siyon ‘’çoban köpeklerinin’’ piyonları, mal ve can teröristi av köpeklerinin ve artarak çoğalan sokak köpeklerinin saldırılarından ancak yeniden hepimizin tek sahibi Allah’ımıza İslam ile sığınmamızla kurtulabiliriz! Gerisi zaman israfı ve abesle iştigaldir! Ve hafazanAllah zulümlere ortak olmaktır! 

“Haksız yere bir cana kıyan bütün canları kıymış gibidir! Bir canı kurtaranda tüm canları kurtarmış gibidir!” (Maide S.32) İlahi Mesajındaki sevgi ve merhamet ruhunu ve şuurunu Allah’ımız herkese, her şeye, her yere ve her işimize lutfeylesin! Amiin 

Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi ”nin uygulanması, Mescid-i Aksa'mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız mübarek olsun.  

Selam, sevgi ve duayla...  

Şevki Yılmaz  

www.sevkiyilmaz.net

Twitter: @sevkiyilmaz  

Facebook: @sevkiyilmaztr @sevkiyilmaz1955  

İnstagram: sevkiyilmaztr