Geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle Şişli'de özel bir hastaneye kaldırılan ve yaklaşık 12 saat süren ameliyatın ardından 13 gündür tedavisi yoğun bakımda süren Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumuna ilişkin açıklama geldi. Hastaneden yapılan açıklamada Önder'in hayati tehlikesinin artarak devam ettiği arttığı bildirildi.
Sırrı Süreyya Önder'in durumuyla ilgili açıklama yapan hastane, "Bugün hastanemiz yoğun bakım ünitesindeki 13. gününde , ECMO (kalp destek cihazı) ve inotropik destek tedavisi altında hemodinamik stabilitesini korumasına rağmen maalesef nörolojik tablosu giderek bozulmuş. Başka bir kırılma noktasına gelmiş bulunmaktayız. Hastamızın refleksleri azalmış, beyin ödemi devam etmektedir. Hayati tehlikesi maalesef artarak devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
-
Rahatsızlığını anlatmıştı
Önder, iktidar ve muhalefet milletvekillerinin genel kurulu yönetme tutumuna ilişkin eleştirileri üzerine şöyle demişti:
"Bunu söylemek istemezdim ama genel kurulu yönetirken beynime pıhtı attı. Gittik; işte her şer bir hayra gebedir; pankreasta tümör çıktı. Beyne pıhtı atmasıyla beraber aort anevrizması yaşadık. Ağır da bir tedavi görüyorum. Ona rağmen ben bu kadar tahammüllü, saygılı ve bu kadar; aslında ayıp bir şey insanın kendisi için bu tanımı kullanmak da, zarafetle yürütmeye çalışırken, bu hoyratlık kabul edebileceğim bir şey değil. 'Acaba zarafetimizi, nezaketimizi, edebimizi başka bir şey olarak mı yorumluyorlar' duygusuna kapılıyorum. İncindiğim bir şey. Bu ikinci bir dakikada söze giremeyen bütün arkadaşlar beni demokrasi dışı davranmakla itham ettiler. Muhalefetten de vekiller geldi. Şimdi tabii ki ben de bütün bunlardan kendime bir ibret, ders çıkarmazsam ayıp olacak. Bundan sonra 20 kişiden başka hiçbir arkadaşıma söz vermeyeceğim. Muhalefetten gelip burada çemkirmeselerdi diyecektim ki, 'Yine ben eski tutumumu devam edeyim.' İç tüzükse iç tüzük nasıl uygulanır hepsini göreceğiz. Ama asgari bir konsorsiyum, asgari bir zarafet, asgari bir nezaket, anlayış, hemhal olma, empati, adına ne derseniz deyin, burada hepimizin dert ettiğimiz memleketin halidir. Bir şekilde bir yol bulmaya, üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyoruz. Onun için herhangi bir iç tüzüğün bana yüklediği o saygısızlıkla ilgili herhangi bir şey yapmayacağım. Onu bile ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriyorum. Saygı sınırlılarını zorlasa da ben bir Sayın Vekile bu konuda herhangi bir disiplin işlemi yapmak gibi bir tutum, 40 yıllık ilkelerimi çiğnemek olur. Hiçbir saygısızlık prensiplerimi çiğnetemez, ifade edebilmesi, bunda aşırıya bile gitse, kabalaşsa bile buna tahammül etmek şeklinde gelişiyor. Vaktinizi aldım. Özür dilerim, bağışlayın beni."