Yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah’ın emrine uyarak oruç tutmak ne güzel bir sevgi, aşk ve kulluk tablosu!
Yaratılanın Yaratıcısına kayıtsız, şartsız saygı ve teslimiyeti! Hele yaz aylarının sıcak ve uzun günlerinde sadece Allah için susuz ve aç kalmamızın karşılığında inşallah af olmamızın bayramını kutlayacağız.
Yolcu veya hastalık gibi önemli bir mazereti, olduğu için içleri acıyarak oruç tutamayanlar da aynı bayramı bizimle birlikte kutlayacaklar.
Çünkü “Müminin niyeti, amelinden hayırlıdır” Dünya’da hiçbir insani güç ve kuvvet, fertleri ve toplumları değil bir ay, bir dakika bile oruç tutturamaz!

Ramazan’da oruçlarımıza başlarken sevinçli, veda ederken hüzünlü bir toplumu hangi silahlı güç ve rejim oluşturabilir?
İslam, müntesipleri olan biz müminleri her sene bir ay toplu namazlarımız, oruçlarımız, akraba ve dost ziyaretlerimiz ve hayırlarımızla nefsi, bedeni, ahlaki, mali ve sosyal eğitim ve terbiye kampına alarak tedavi eden eşi ve benzeri olmayan mükemmel bir din.

Şimdi bu bir aylık tatbiki eğitim, bizlere nefsimizi aklımızı sadece Allah’a emanet etme dönemi bayrama döndürmeli! Yeniden doğuşumuzu ve yeni bir İslami hayata geçişimizi sağlamalı! Mübarek Ramazan ayına, hak ettiğimiz bu bayramla, veda ederken, namaz, zekât, merhamet, cömertlik, kardeşlik ve güzel ahlak gibi uhrevi kazanımlara veda etmemeliyiz.

Rahmani yolu bırakıp şeytani yollarda rezil ve zelil duruma düşmemeliyiz!
Bu yolların en tehlikelisi olan yalan, iftira şantaj, faiz, içki, sigara, kumar ve zina, gibi zulüm pisliklerine nefsimizi asla alet etmemeliyiz.
Başta ana baba olmak üzere, evlat, eş, iş, akraba, komşu hakları gibi diğer kul haklarına saygı ve sevgiye veda etmemeliyiz!
Bayram günlerimizi akrabalarımızla birlikte ziyaretlerle geçirmeliyiz..

''İnanç turizmi'' tezgâhıyla bayram günlerini otellerde geçirme gaflet ve cehaletine asla düşmemeliyiz.
Sıla-ı Rahim (merhamet buluşturması) olan ana baba ve akraba ziyaretinin Hac ve Umre ziyareti sevabından üstün olduğunu unutmamalıyız.

Çünkü ana hayat yasamız Kur’an-ı Kerim, akraba komşuluk, dost ve kardeşlik bağlarını koparmalarının toplum ve devletlerin ahlaki değerleri kaybederek, nasıl yıkılıp, yok edildiklerinden bahseder! Ramazan’a veda ederken, teravihlerde omuz omuza aynı safta beraber olduğumuz gerçek mümin kardeşlerimize veda etmemeliyiz.

Namaz, oruç ve diğer inançlarımızla alay eden örtümüzün ve medeniyetimizin düşmanlarının safına geçmemeliyiz! Allah’a kulluğu; nefis ve şeytan; dağın sarp yokuşlarına tırmanış gibi zor gösterir. Kendisine köleliği ise, düz ovada yürüyormuş gibi sözde kolaylaştırır. “Ve insana doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etme yeteneği bahşederek ve hakikati apaçık ortaya koyan ayetler göndererek, cennete ve cehenneme giden iki yolu göstermedik mi? Fakat o mal ve makamlarına güvenen güç sahipleri, kendisini gerçek makamlara iletecek sarp yokuşu (nefis, gurur ve şeytan engellerini) tırmanmak için çaba harcamadı. Nedir ve nasıl aşılır bu sarp yokuş, bilir misin? Köleleri özgürlüklerine kavuşturarak; insanın boynuna geçirilmiş sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik... her türlü tutsaklık ve sömürü zincirini kırıp atarak; servet, güç, makam, şöhret ve benzeri yüzlerce varlığın kulu kölesi olan insanları bir tek Allah’a kulluğa çağırarak, insanları nefis şeytan ve yandaşlarının boyunduruklarından kurtararak! Ya da, açlığın yaygın olduğu zamanda yedirerek! Dar günde yakınındaki bir yetimi yahut toza toprağa bulanmış çaresiz ve evsiz bir yoksulu doyurup, ev sahibi yaparak! Ve ayrıca, Allah’ın gönderdiği Kur’an’a ve Peygambere iman ederek birbirlerine sabrı ve merhameti öğütleyenler arasında yer alarak! İşte ancak bu sayılan özelliklere sahip olanlar; hesap günü kitapları sağından verilecek dürüst ve erdemli kimselerdir. Gerek sözleri, gerek davranışlarıyla ayetlerimizi inkâr eden ve böylece, o sarp yokuşu aşamayan kimselere gelince, onlar ‘yığınla mal harcamış’ olsalar bile, o gün kitapları solundan verilecek ve sonsuza dek cehennem azabına mahkûm edilecek kimselerdir. Kapıları üzerlerine kilitlenmiş nefes aldırmayan korkunç bir ateş içine!(Beled S.10-20)” ilahi mesajıyla şeytan ve nefislerimizin korkunç oyununu fark etmeliyiz.

Ve sarp yokuşu birlikte aşarak Cennet ovasında bizi bekleyen sonsuz bayramlarımıza, sadece Allah’a kulluk ilacıyla kavuşmalıyız.
Evet; bu ayetlerin haber verdiği gerçek bayramlara; başta Filistin olmak üzere dünyada sömürülen ezilen tüm halkların manevi ve maddi kurtuluşu için çalışanlar kavuşacaktır.

İnsanların alın terlerini, fikir ve inançlarını tekrar zincirlemek için oluşturulan şeytani çatıları çatlatacak bayramı 10 Ağustos’ta tekrar kutlayacağız inşallah! Tekrar bu inanç, duygu ve dileklerimle Ramazan’da Kur’an-ı Kerim’e kavuşma ve Fıtr (Yaratılış gereği hak ve özgürlük mücadelesi veren mazlumlara, nefislerimize ve nesillerimize sahip çıkma) Bayramınızı tebrik ediyorum.

Allah (c.c), kavuşmayı çok arzu ettiğimiz hayırlı, huzurlu, bereketli gerçek bayramlarımızı yakın eylesin!

Selam ve dua ile