Corona’yı unutun. İdlib, ya da Yemen Libya, Afganistan, Irak da o kadar önemli değil. Amazon’lardaki ya da Avusturalya’daki yangın da o kadar tehlikeli değil.

Daha büyük felaket ne olabilir ki! Hedef ülkeler hangileri?

Araştırmacılar, kıtanın kıyı açıklarında bir adada sıcaklığın 20.75 santigrat dereceyi gördüğünü bildirdi. Yani gömleğinizle sahilde yürüyüş yapabileceğiniz bir sıcaklık. Geçen hafta Peninsula adasındaki sıcaklığın 18.3 santigrat dereceye ulaşması ile bir rekor kırılmıştı. Yeni sıcaklık bilgisine aynı kıtalar zincirinde yer alan Seymour adasında bir izleme istasyonunda yapılan okumalar sonucunda ulaşıldı. Yani rekorun da rekoru kırıldı.

Korku senaryolarından rahatsız oluyorsanız isterseniz bundan sonrasını okumayın. Çünkü durum tek kelimeyle korkunç. Tabi geleceği kesin anlamda kimse tam olarak göremez. Ama öte yandan bir de görünen köyün hikâyesi var.

Bu ısıya hiçbir buz kütlesi dayanamaz. Bu sıcaklık böyle devam edecek olursa, kutba yakın ülkelerden başlayarak dünyanın denize kıyısı olan birçok ülkesinde felaketler yaşanabilir. Mesela Hollanda ve İngiltere sular altında kalabilir.

Bu gerçekler karşısında Amazon’un kurucusu ve zenginler listesinde en öndekilerden biri olan Jeff Bezos iklim krizi ile mücadele için kendi servetinden 10 milyar dolarlık fon oluşturacağını açıkladı.

Denizlerdeki ekolojik sistemin değişmesi ile deniz içi akıntılar, balıkların göç ve barınma yerleri değişebilir. Denizlerdeki buharlaşma, gökteki bulutların kütlesi ve hareketinde radikal değişikliklere sebep olabilir. Zaten manyetik kutup, hem artı/eksi olarak yer değiştirirken, öte yandan da Sibirya üzerindeki manyetik kutbun Sibirya’ya doğru kayması, dünyanın manyetik rezonansı, kozmik basıncı radikal şekilde etkilerken, aynı zamanda dünyanın depremselliğini de artıracak. Öte yandan, manyetik kutup Afrika’dan Güney Amerika’ya doğru kayıyor. Bu durum ekvatorun manyetik çizgisinde de değişikliklere sebep olacak.

Dünyadaki depremsellikle yangın arasında da ilişki var. Hatta dünyadaki ve bulutlardaki elektrik yükündeki değişiklik sonucu daha fazla şimşek olayı yaşanacak. Ve tabi manyetik fırtınalar ve hortumlar sıklık, süre ve şiddetini artıracak. Bu manyetik alan değişimi dünyaya daha çok meteor düşmesine de sebep olabilir. İstanbul depremi beklentisi daha şimdiden gökdelenlerde oturanların kimyasını bozuyor ama birçok kişi geliyorum diyen felaketin farkında değiller. Bakın ekim alanlarınız bu değişime ayak uyduramayacak. Hayvanların barınma alanları yaşanamaz hale gelecek.. 1000 yılda bir tekrarlanan bir durumla karşı karşıyayız. 7 yıllık geçiş döneminin yarısına yaklaştık gibi sanki.

Felaketin boyutu için ister Nuh tufanını kıyaslayın, ister Hz. Yusuf zamanını, ister dinozorların yok olmasına sebep olan olaylarla kıyaslayın.. Volkanlar patlayabilir, gök ve yer yarılabilir. Sular yükünü boşaltabilir ya da yer, suyu yutabilir. (Allah korusun. Daha doğrusu biz korumayı hak edenlerden olalım inşallah)

Yüksek ev yapmayalım. Kaya zeminde derin temeller atarak, hatta tarımı, hayvan barınaklarını tünellere kaydırabiliriz. Belki tarım alanlarını da yeraltına taşımak gerekecek.

Karadeniz’de hidrojen gazının yüzeye yakınlığı her gün biraz daha yükseliyor. Hidrojen sülfür, bir enerji kaynağı olabileceği gibi, bu gazlar kontrol altına alınmazsa Karadeniz sahilleri için kıyameti hatırlatan bir felaketin habercisi olabilir.

Sera gazı filan diyoruz da, felaketin sebebi daha çok, muhtemel sonuçları yazılıp çizilenden daha büyük. Bazı Avrupa ülkelerinde sıcaklık eksi 30 dereceye kadar inerken Kuzey Kutbu’nda tam tersine normal seviyenin 30 derece üstünde.

Uydular yardımıyla tespit edilen dünyanın en soğuk noktası -93,2 derece olarak ölçüldü. Öte yandan; yaz mevsiminin yaşandığı Güney Yarım Küre’deki Antarktika’da, bugüne kadarki en yüksek sıcaklık değeri ölçüldü. Dünya Meteoroloji Örgütü’nden yapılan açıklamada, kıtanın kuzeybatısındaki Arjantin’e ait Esperanza Araştırma Üssü’nde hava sıcaklığı Şubat ortasında 18.3 derece ölçüldü. Bu Antarktika’da bugüne dek görülen en yüksek sıcaklık. Antarktika’da bundan önce en yüksek sıcaklık değeri, Mart 2015’te 17.5 derece ölçülmüştü. 

Şimdi gökdelendekiler, sahillerdekiler düşünsün. Büyük şehirlerde yaşayanlar bundan sonra çok daha dikkatli olmak zorunda.. Ada ülkelerinin işi çok daha zor. Bu gidişatla haritadan ilk silinecek ülke Maldivler. Bazı küçük ada devletlerinden sonra Hollanda ve ardından İngiltere.. Avrupa, Ortadoğu dedikleri coğrafyadan ve Afrika’dan gelen coğrafyadan gelecek göçten korkuyorlar ya, peki tersine göç konusunda ne düşünüyorlar acaba. Mesela İngilizler, Hollandalılar nereye gidecekler dersiniz? Ukrayna, Rusya’nın Güney sınırları, Kafkaslar yeni göç bölgeleri olabilir mi?

Ha unutmadan, hep İstanbul depreminden söz ediyoruz da, Ege depremi Ege’nin iki tarafını ve adaları da vuracak. Bu arada; siyasi, iktisadi, sosyal, ahlaki, ideolojik depremler de yaşayacağız.

Bu arada; bilim insanlarına göre dünya bu şekilde ısınmaya devam ederse arı nüfusu sadece birkaç yıl içinde yok olacak ve arıların kıyameti yaşanacak. 

Son bir haber daha: Bilim adamları, dünyadan bakıldığında gözle görülen en parlak yıldızlardan biri olan Betelgeuse’ün bir süpernova olarak, beklenenden daha erken patlayacağından şüpheleniyor.

Bizler tarihin yaşayan tanıklarıyız. Büyük değişimlere hazır olun.

Ne sınır kalacak, ne rejim, herkesin yerinden yurdundan olacağı bir dönem başlayacak gibi. Füzyon bombaları, RF bombaları, lazer bombaları, biyolojik silahlar, kimyasal silahlarla insanoğlu hâlâ birbirini yok etmek için bilimi, teknolojiyi kullanmaya devam etsin bakalım. Oysa bu imkânları daha iyi ve yaşanası bir dünyanın imarında kullanabiliriz. Kendilerini “ıslah ediciler” olarak tanıtan, İlahlık ve Rablik taslayan bozguncuların ifsadına bir dur demek zorundayız. Yaratan ve öldüren, rızık veren Allah’ın rızasına isyan eden ve şeytanın iradesine iradelerini teslim edenlerin varacakları yer ateşten başka bir yer olmayacaktır. Yeryüzünü cehenneme çevirenler, kendi cehennemlerini bu dünyada yaktıkları ateşle tutuşturacaklardır.

Şimdi sıra yeni Mehdiler, Mesihler ve Deccallerde. Birileri Melheme-i Kübra ya da Armageddon için hazırlanıyor sanki. Birileri “Tanrıyı kıyamete zorluyor” aklınca!

Şubat ortasında Münih Güvenlik Konferansı›nın açılış konuşmasını yapan Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, Batı’yı “dünyayı Batılılaştırma” fikrinden vazgeçmeye çağırmış ve “Özellikle Avrupa ve Almanya, dünyaya daha az misyoner bir yaklaşımla yaklaşırsa başarılı olurlar” demiş. Demek kötü gidişi görüp uyaran birileri de var. 

Birbirimize İlahlık ve Rablik taslayarak bu dünyayı cehennem etmek çok zor değil. Dünya nüfusunu 500 milyona indirmek de. Ama bu dünyada herkesin inandığı gibi yaşadığı adil, barış içinde özgür bir dünyayı mümkün kılmak için herkesin çaba göstermesi, namuslu insanların namussuzlardan daha akıllı, cesur ve dürüst olması gerekiyor.

Bilişim, genom, füzyon ve maddenin 4. hali dünyayı geri dönülmez şekilde değiştirecek. Ve “tarihin sonu”nda son nokta: Bildiğimiz zaman içinden başka bir zaman boyutuna geçmek. Hz. Peygamberin İsra’da yaptığı gibi, Hz Süleyman’ın Belkıs’ın tahtını getirdiği gibi.. Uzayın derinliklerine yolculuk için ne kapsüle, ne “ışık yılı” sürecek yolculuğa gerek var. Zaman-mekan ilişkisini çözdükten sonra farklı bir âleme doğacağız.

Ahir zaman peygamberi der ki: “Bildiğimi bilseydiniz, çok ağlar, az gülerdiniz”. Anlattıklarım bir korku filminin senaryolarından alıntılanmış hikâyeler değil. Belki bir uyarıdır. Âlemlerin Rabbi’ne hamdolsun. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber’e selam olsun. Selam ve dua ile.