Beşir rejiminin sona ermesi Sudan halkı açısından olumlu bir gelişme olsa da Türkiye açısından, Türkiye’nin yatırımları açısından şimdilik pek parlak bir gelişme olarak görünmüyor. Türkiye ile Katar kendilerine yakın gördükleri Müslüman Kardeşleri ve bu akıma yakın diğer siyasi ve sosyal hareketlerin arkasında durmuş ve onları desteklemişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Katar Emiri Temim El Sani Beşir rejimini müttefik olarak görüyorlardı ve aralarında onlarca antlaşma imzalanmıştı. Peki, yapılan bu antlaşmalar ittifaklar suya mı düştü? Arap basınına özellikle de Suudi basınına göre Türkiye bu antlaşmaları kaybetti. Hatta Suudilere göre Beşir ile Türk hükümeti arasında gerçekleşen gizli antlaşmalar gün yüzene çıkacak ve böylece Erdoğan büyük prestij kaybetmiş olacak.

10 Mayıs 2011 tarihinde iki devlet askeri ve istihbarat anlaşması imzalamışlardı. Bu antlaşmaya göre, gizli dokümanlar önceden yazılı izin alınmadıkça üçüncü taraflara iletilmeyecekti. Sudan Geçici Askeri Konseyi, Beşir hükümeti tarafından imzalanan tüm ittifaklara uyacağını açıklamıştı. Buna rağmen Askeri Konsey ile Türkiye arasında gerçekleşen antlaşmalarda izlenecek yol halen belirsizliğini korumaktadır. Kilit faktör ise Erdoğan’ın Sudan’ı ziyaret ettiği Aralık 2017 de Hartum’da 12 işbirliği antlaşmasıyla sonuçlanan üst düzey bir stratejik işbirliği konseyinin devam edip etmeyeceğidir.

3 Mayıs (2019) tarihinde El-Burhan yaptığı twitter paylaşımında Sevakin adasının tahliyesini istedi ve bu, Arap basınına göre Türkiye ile Beşir döneminde yapılan antlaşmaların geçersiz olduğunun kanıtıdır. Ancak ortada henüz kesin bir bilgi yok. Sudan ile Türkiye arasında bir mesafe konmuşsa da yapılan antlaşmaların geçersizliğine dair Askeri Konsey tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmış değil.

Meslekçiler Birliği, Geçici Askeri Konsey ile kendileri arasında gerçekleşen arabuluculuk komitesini reddetti ve çabalara rağmen ikisi arasında bir anlaşmaya varılamıyor. Geçen hafta askeri Cunta, Bakanlar Kurulu’nun 8 sivil ve 7 askerden oluşması önerisini kabul etmemişti. Sudan’da halk bu saikle gösterilere devam etmekte ve bilhassa Savunma Bakanlığı önünde oturma eylemlerini sürdürmektedir. Meslekçiler Birliği kararlı olduğu kadar askeri cuntada kararlı görünüyor. Bu zorlu süreçte Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin verdiği mali destek de askerlerin işlerini kolaylaştırmaktadır.

Afrika İşbirliği Konseyi ise gelinen bu noktada Sudan’da ki gidişattan pek memnun görünmüyor. Afrika İşbirliği Konseyi Sudan Elçisi Pazar günü yaptığı açıklamada askeri ve siviller arasında herhangi bir uzlaşma şansı konusunda pek de iyimser olmadıklarını ifade etmiştir. Afrika Birliği’ne göre askeri yetkililerin kısa zaman içinde yetkilerini sivillere devretmesi gerekmektedir.

Sudan’da halk sivil yönetime geçme noktasında umudunu koruyor ancak sivil yönetim seçimler olmaksızın dört sene boyunca ne kadar başarılı olabilir? Asker bu duruma müsaade etse bile Sudan’da bir otorite boşluğu olacağı aşikar. Nitekim, 1987-89 yılında Sadık el Mehdi hükümeti başarısız olmuş ve askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılmıştı. Sivillerin işi bu durumda zor gözüküyor. Askeri kanadı ikna etseler bile ülkeyi yönetecek tecrübeli kadrolardan yoksun bulunuyorlar.

Suudiler Sudan’da siyasi sürecin şekillenmesinde bilinçli bir rol üstlenmektedir. Üç milyar dolarlık yatırımın yanında insani yardım sağlamakta ve bu da Askeri yönetimin elini güçlendirmektedir. Bu sebepten Sudan’da sivil hükümet yanlılarının işi zor ve yükü ağır. Suudiler Sudan’da oligarşik düzeni destekliyor ve Mısır da olduğu gibi Sudan’da da askeri cuntaya arka çıkıyorlar. Eğer Sudan’da sivil yönetim başarılı olursa Ortadoğu da başta körfez ülkeleri olmak üzere tiranların tahtları titreyecektir. İşte Suudilerin askeri cuntanın yanında durmasının asıl sebebi budur.

Özgürlük ve Değişim Güçleri İttifakının öne çıkan ismi Sadık el Yusuf askeri yönetim ile iletişimin bir haftadan beri durduğunu, sivil yönetim taleplerinden asla vazgeçmeyeceklerini ve Savunma Bakanlığı önünde, oturma eylemlerini halkın talepleri gerçekleşinceye kadar sürdüreceklerini bildirdi. Özgürlük ve Değişim bloğu oturma eylemlerini ‘devrimlerini korumanın garantisi’ olarak görüyor.

Sudan’da oturma eylemleri ve siyasi belirsizlik devam ederken ana yollara, caddelere kurulan barikatlar, halkın yolları kapatması ve yağmalama olayları askeri yetkilileri kızdırmakta ve sorunu iyice derinleştirmektedir. Asker halktan barikatları kaldırmasını hayatı normal seyrine, akışına döndürmesini talep etmektedir. Yoksa Sudan’da gerçekleşen otorite boşluğu ve kaos hem ülke güvenliği hem de bölge güvenliği açısından olumsuz olacaktır ve bu durumun ivedililikle tedavi edilmesi hayati önem taşımaktadır.