İşte “Talha bin Ubeydullah kimdir? Hz. Talha kimdir? Talha bin Ubeydullah’ın hayatı” sorularının cevapları…

Kahramanlığı ve eşsiz faziletleriyle Allah ve Resulünün sayısız iltifatlarına mazhar olan, bilhassa Uhud Savaşındaki kahramanlığıyla asırlar boyu hayranlıkla yâd edilen Hz. Talha bin Ubeydullah, Resulullahın en yakın Ashabından, dört halife devrinin önde gelen şahsiyetlerinden, bu devir şûra meclislerinin mümtaz ve değişmeyen azalarından biridir. Bütün hayatını Allah ve Resulü uğrunda vakfeden mümtaz bir Sahabîdir. Peygamberimiz (a.s.m.) onu bu fani âlemde ebedi saadetle müjdelemiş, böylece "Aşere-i Mübeşşere" olarak bilinen bahtiyarların arasına katılmıştır.

HZ. TALHA BİN UBEYDULLAH’IN MÜSLÜMAN OLUŞU

Hz. Talha'nın Müslüman oluşu bir seyahat sonrasına rastlar. Ticaret için gittiği Basra'da bir rahipten Hz. Muhammed'in (a.s.m.) peygamberlik ilân ettiği haberini aldı. Mekke'ye döner dönmez de bu haberi araştırdı. İlk Müslüman Hz. Ebû Bekir'le görüştü. Onun vasıtasıyla Resulullahın huzuruna çıktı. Ve ilk görüşmede hidâyet nuru kalbine doluverdi. Müslümanların safına katıldı.

Bu andan itibaren müşriklerin eza ve baskıları başladı. Hattâ müşrik kardeşi ona baskı yapanların başında geliyordu. Günlerce aç ve susuz bırakıldı. Elleri boynuna bağlı olarak dolaştırıldı. Çeşitli hakaretlere maruz kaldı. Fakat îmanından aldığı güçle bütün bu sıkıntıları sabırla göğüsledi. İnancından taviz vermedi.

Hz. Talha (r.a.) Medine'ye hicret ettikten sonra Peygamberimiz onunla Ubeybin Kâb (r.a.) arasında kardeşlik tesis etti. Hz. Talha Bedir Savaşına katılmadı. Sebebi de Peygamberimizin Said bin Zeyd (r.a.) ile onu, Ebû Süfyan kumandasındaki müşrik kervanı hakkında bilgi toplamak üzere göndermiş olmasıydı. Vazifesi sebebiyle bu harbe katılmamakla beraber, Peygamberimiz (a.s.m.), Bedir ganimetinden ona da hisse verdi.

HZ. TALHA BİN UBEYDULLAH’IN UHUD SAVAŞINDAKİ KAHRAMANLIĞI

Hz. Talha'nın Uhud Savaşındaki kahramanlığı dillere destandı. MüşriklerAllah Resulünü öldürmek için bütün kuvvetleriyle hücuma geçtikleri bir sırada, Peygamberimizin etrafında etten ve kemikten bir set meydana getirerek, insan üstü gayret gösterenlerin birisi de oydu. Ölmek, fakat Resulullahın yanından ayrılmamak üzere biat etmişti. Bir ara müşrikler iyice yüklenmişlerdi. Reresulullah (a.s.m.), "Bunlara kim karşı koyar?" buyurdu.
Hz. Talha, "Ben" dedi. Fakat Peygamberimiz ona müsaade etmedi. Ensardan biri çıktı; çarpışa çarpışa şehid oldu. Bir grup daha çıktı. Resulullah aynı soruyu yine sordu.
Hz. Talha, "Ben ya Resulallah" dedi. Peygamberimiz yine müsaade etmedi. Ensardan biri daha çıktı ve çarpışa çarpışa o da şehid oldu. Üçüncüsünde, Peygamberimiz, kendisine müsaade etti. Hz. Talha kahramanca çarpıştı ve müşrik güruhunu dağıttı.

Harbin en dehşetli anında Peygamberimiz Hz. Talha'ya, "Bana kendini feda eder, vücudunu siper yapar mısın?" buyurdu. Hz. Talha, "Yâ Resulallah, vücudum yolunuza feda olsun" cevabını verdi ve bu sözünde sadakatle durdu. Keskin nişancı Malik bin Züheyr'in attığı bir okun Peygamberimize isabet edeceğini anlayınca hiç tereddüt etmeden hemen elini karşı koydu. Ok parmağını delip geçti. Ama vücudunu Resulullaha feda eden bir kahraman için bunun ne ehemmiyeti vardı?

Hz. Talha birçok yerinden yaralandığı halde bir an olsun Resulullahı yalnız bırakmadı. Fakat aşırı kan kaybından bir ara bayılmıştı. Peygamberimiz Hz. Ebû Bekir'e onunla ilgilenmesini söyledi. Hz. Ebû Bekir yüzüne su serpince ayıldı. Peygamber âşığının ilk sorusu, "Resulullah ne yapıyor?" oldu. Hz. Ebû Bekir, "Allah'a bin şükür, çok iyidir. Beni sana o gönderdi" deyince, Ebû Talha (r.a.) büyük bir teslimiyet içerisinde, "Allah'a şükürler olsun. Peygamberim sağ olduktan sonra, bütün musibetler hafif gelir bana" dedi. Sonra Resulullahın yanına geldi. Peygamberimiz, "Allah'ım ona şifa ve kuvvet ver" diye dua etti. Hz. Talha bu duanın bereketiyle hiçbir şey olmamış gibi çarpışmaya devam etti.

Hz. Talha, daha sonra, Peygamberimizi omuzuna alarak yüksekçe bir yere çıkardı. Talha (r.a.) Uhud'da 75 yerinden yaralanmıştı. Onun gösterdiği fedakârlık ve kahramanlık sebebiyle Peygamberimiz ona, "Talhatü'l-Hayr (Hayırlı Talha]" lâkabını taktı. Ayrıca, "Cennet Talha'ya vâcip oldu. Talha Cennete girecek bir iş yaptı" buyurdu.?

Hz. Talha, kendisini son derece mutlu eden bir hadiseyi şöyle anlatır:
"Sahabîlerden bir zat, birgün Resulullaha 'Mü'minler içerisinde öyleleri var dır ki, Allah'a vermiş oldukları ahde sadakat gösterirler. Onlardan kimi canlarını feda etti, kimi de bu şerefi beklemekteler' âyet-i kerimesindeki şehid olmayı bekleyenlerin kimler olduğunu sorar.
"Fakat Peygamberimiz cevap vermez. Sahabî suâlini üç defa tekrarlar, fakat yine cevap vermez. O sırada, ben, üzerimde yeşil bir elbise olduğu halde mescide girdim. Resulullah beni görünce 'Suâl soran nerede?' diye buyurdu. Sahabî,
"Buradayım, ya Resulallah' deyince, beni göstererek, 'İşte bu şehid olmayı bekleyenlerdendir' buyurdu."

HZ. TALHA BİN UBEYDULLAH’IN CÖMERTLİĞİ

Hz. Talha varlıklı bir insandı. Ticaretle meşgul olurdu, ama Hicretten sonra ziraatle de uğraştı. Bununla beraber yiyip içmesi, giyinip kuşanması son derece sade ve mütevazi idi. Kılıcıyla olduğu kadar, malıyla da cihad ederdi. Tebük Seferi öncesinde, hazırlanan orduyu teçhiz kampanyasına diğer mü'minler gibi, büyük bir şevkle sarıldı. Servetinin büyük bir kısmını cihad ordusuna sarfetmesi için Resulullaha getirdi ve "Bunlar size Talha'nın küçük bir hediyesidir" dedi. Peygamberimiz onun bu cömertliği karşısında çok sevindi. "Ey Talha sen çok feyizli ve cömertsin" diyerek ona iltifat etti.

Bir defasında da Hz. Talha cihada çıkan mü'minlerin susuz kalmamalan için bir kuyuyu satın alarak onlara vakfetti. Huneyn Savaşında gösterdiği kahramanlık ve cömertlik sebebiyle Resulullah (a.s.m) "Talhatü'l-Cûd [Cömert Talha]" lakabını verdi.

PEYGAMBER EFENDİMİZİN VEFATI VE SONRASI

Veda Haccına da katılan Hz. Talha, Peygamberimizin irtihaline çok üzüldü. O kadar üzülmüştü ki, diğer Sahabîler Resulullahtan sonra halifenin kim olacağını müzakere ederken, o bir köşeye çekilmiş hazin hazin ağlıyordu..

Hz. Ebû Bekir'e bîat ederek halifeliğini kabul eden Hz. Talha, onun vefatına kadar meşveret heyetinde vazife yaptı. Müslümanlar birçok meselede kendisine müracaat ediyordu. Aradan iki sene geçmişti. Hz. Ebû Bekir hastalandı, kendisinden sonra yerine halife olarak kimin geçeceği hususunda Sahabîlerin ileri gelenlerinin fikrini almaya başladı. Meseleyi Hz. Talha'ya açınca, Hz. Talha, halifeliğe Hz. Ömer'i lâyık gördüğünü söyleyerek fikrini şöyle açıkladı:
"Bu makama asıl lâyık olan Ömer'dir. Cenab-ı Hak sana Müslümanların işini kime emanet ettiğini sorduğu zaman vicdan rahatlığı içinde 'Hz. Ömer'e bıraktım' diyebilirsin."

Hz. Ömer'in hilâfeti zamanında da şûra heyetindeki vazifesine devam etti. Meşverete getirilen meseleler hakkında isabetli fikirler serd ederek görüş beyan etti.

HZ. TALHA BİN UBEYDULLAH’IN VEFATI

Hz. Ömer'in, vefatından önce gösterdiği halife adayları arasında Hz. Talha da vardı. Ama o adaylıktan feragat ederek Hz. Osman'a rey verdi. Münafıkların yürüttüğü ifsat faaliyetleri karşısında hep Hz. Osman'a destek oldu. Ama hadiseler öyle gelişiyordu ki, artık gelişmelere engel olacak bir imkân kalmamıştı.

Nitekim kaderin sırlarıyla iç içe cereyan eden hadiseler, Hz. Talha'nın hayatının son devrelerini bütünüyle doldurdu. Vefatı da münafıkların eliyle oldu. Hicretitin 34. senesinde şehadet mertebesine erip Rabbine kavuştuğu sırada, altmış dört yıllık şeref ve haysiyet dolu bir ömrün sahibi idi.

Hz. Ali bu bahtiyar sahabînin öldürülmesine çok üzüldü. Nâşının yanına geldi ve şöyle konuştu: "Ey Talha, yıldız dolu bu semânın altında seni toprağa serili görmek bana çok ağır geldi. Keşke ben yirmi yıl evvel ölseydim de bu günü görmeseydim" dedi.