Koronavirüs salgını, binlerce insanın ölümüne sebep veriyor ama bunun çok çok üzerinde insanı da tedirgin ediyor, strese sokuyor ve depresyonların daha hızlı bir şekilde yayılmasına yol açıyor. Neden acaba? Çünkü bizler olağanüstü durumlar için hazırlıklı olmak anlamında gerekli maddî ve manevî tedbirleri zamanında almadık. Hep hayat böyle sorunsuz geçeceğini düşündük. Hastalıklar, ölümler bize hep uzaktaymış gibi geliyordu. Şimdi ise musibetlerle burun buruna geldik. Kaygı düzeyimiz arttı, korkular, endişeler had safhada…

Halbuki bizler maneviyatın önemini idrak eden sosyal bilimciler olarak zamanında her türlü olası tehdit ve tehlikelere karşı hem müspet bilimler, hem de manevî bilimlerden yararlanarak, zamanında nelerin yapılması gerektiğini makalelerimizle ve kitaplarımızla açıkladık. MANEVÎ BAKIM dedik, MANEVÎ SOSYAL HİZMETLER dedik ve en son olarak 2016 yılında yayınlanan kitabımızda OLAĞANÜSTÜ DURUMLARDA ACİL MANEVÎ DESTEK dedik. Kitaplarımızın teorik olmaktan ziyade uygulamaya dönük olduğu için DİYANET zamanında çağrılarımıza kulak verdi ve hastanelerde manevî destek elemanları yetiştirmenin ehemmiyetine binaen bizi de dâhil ederek, bu yönde eğitim programları düzenlendi ve bugün az da olsa birkaç hastanede manevî destek elemanı bu sayede istihdam edilmektedir. Ancak bu yeterli değil. Bize olağanüstü durumlar için de acil manevî destek elamanları lazım. Bugün buna her zamandan fazla ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü Koronavirüs, sadece sağlıkla ilgili bir sorun değil aynı zamanda maneviyat psikolojisi ve (acil) manevî sosyal hizmetlerle de ilgili bir konudur.

Nedir Acil Manevî Sosyal Hizmet?

Kaza ve hastalık gibi olağanüstü olayların sebebi ne olursa olsun plân dışı olarak ortaya çıkartmış oldukları sosyo-ekonomik ve psikolojik bir takım kayıplar/zararlar sebebiyle her insanı değişik derelerde etkiler. Çoğu zaman ani olarak ortaya çıkan ve âfet/musibet olarak algılanan kazalar/hastalar karşısında fertlerin maddi ve manevi olarak genelde hazırlıksız oluşu, kazaların/hastaların olumsuz yönde etkilenmenin başlıca sebebi olarak gösterilmektedir. Bu olumsuz etkileri azaltmak maksadı ile kazaların ortaya çıkması durumunda gelişmiş ülkelerde kriz yönetim modellerinin uygulandığı görülmektedir. Uygulanan bu modeller, çoğunlukla kazanın/hastalığın görünen etkilerinin ortadan kaldırılmasına hizmet etmektedir. Bu kapsamda temel olarak; acil tıbbî destek ve kurtarma, çevresel zararları ortadan kaldırmanın yanında şok yaşayan kazazedelere/hastalara anında profesyonel psikolojik/manevî destek gibi uygulamalara rastlanmaktadır. Bu hizmetler zincirinde psikolojik/manevî destek son yıllarda önem kazanmaya başlamıştır.

Çünkü kaza/hastalık sonrası psiko-sosyal dengelerini yitiren bir kişinin ve aile fertlerinin yaşadıkları sıkıntılara acil olarak müdahale edilemezse kişinin/kişilerin hayatının geri kalan kısmında da kalıcı travmatik hasarlar meydana gelebilmektedir. Bu durumda kaza/hastalık esnasında/sonrasında yaşanan şokla ortaya çıkan değişik davranış ve kişilik bozukluklarının ortadan kaldırılmasında uzman bir ekip tarafından sağlanacak acil sosyal hizmetler önem ve gereklilik arz etmektedir. Ancak kaza/hastalık sonrası acil sosyal hizmet yaklaşımları, ferdin manevî değerleri doğrultusunda zenginleştirilmesi halinde daha etkin bir kriz yönetim modeli oluşturmak mümkün olacaktır.

Almanya’da İslâm’a Uygun Acil Manevî Destek Hizmetleri Sunulmaktadır

Herhangi bir kaza/hastalık karşısında olaya ivedilikle müdahale etmeyi ve gerekli faaliyetleri başlatmayı öngören bir yaklaşım, kaza/hastalık odaklı acil müdahale hizmetleri olarak tanımlanabilir. Almanya’da 80’li yıllarda otobanlarda artan oranda meydana gelen trafik kazaları ve buna bağlı olarak yaralanma ve ölüm olaylarının sonunda kazazedelerde ve yakınlarında görülen yas, hüzün, şok ve çaresizlik gibi maneviyatı sarsan durumlar karşısında kaza/âfet/sakatlık sonrası manevî sosyal hizmetlerin uygulanması, kilise kurumu tarafından gerekli görülmüştür.

Almanya’da 1990’lı yıllardan beri kullanılmakta olan “Acil Durumda Manevi Destek” (Notfallseelsorge) kavramı, kilise kurumları ile diğer dinî cemaatlerin organizasyonları aracılığıyla kriz teşkil eden olaylara müdahale anlamında uygulanan psiko-sosyal ve manevî danışmanlık ve rehberlik hizmetleridir. Acil manevî destek hizmetlerinin ana hedefi, acil müdahalede bulunma gereğini duyarak, vakit kaybetmeksizin olay yerine gitmek ve olaya karışmış kişilere anında manevî teselli ve teskinde bulunmak ve böylece olası post-travmatik stres bozukluklarını önlemektir.

Son yıllarda Alman hükümetinin desteği ile Almanya’da yaşayan Müslümanlara yönelik olarak İslâm inancına uygun acil manevî destek hizmetleri konseptleri geliştirilmekte ve bunun eğitim programları hazırlanmaktadır. İslâmî acil manevî destek hizmetlerine ihtiyaç, özellikle Şubat 2008 tarihinde Ludwigshafen kentinde yaşayan Müslüman Türklerin ikamet ettiği binaya Neo-Naziler tarafından yapılan saldırı sonunda yangından ölen sekiz Türkün ölümü sonucunda ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak bu alanda 2009’da ilk kez 2 yıl devam etmiş olan Müslüman manevî destek elemanı yetiştirme projesi başlatılmıştır. Bu kapsamda projeye dâhil olmak ve eğitim programlarının sonuçlarını değerlendirmek üzere 2010 yılında bizler de kapanış çalıştayına davet edildik. “İslâm Geleneğinde Acil Manevî Destek” isimli makalemiz de 2012 yılında basılan “Almanya’da Manevî Destek ve İslâm” isimli ders kitabında yer almaktadır. Bu kitap, Almanya’da acil manevî destek eğitim programlarında kullanılan önemli bir kaynaktır.

Acil Manevî Destek Alanında Türkiye Ne Durumdadır?

Türkiye’de her gün artan oranda binlerce kaza, hastalık ve acı yaşanmaktadır. Ama kazazede/hasta ve yakınlarına yönelik olarak profesyonel anlamda herhangi bir acil psiko-sosyal veya manevî destek sağlanmamaktadır. Son yıllarda bizim de katkılarımızla Diyanet üzerinden küçük çapta da olsa “Hastanelerde Manevî Destek Elemanları Yetiştirme” programları başlatılmış ve bunun sonucunda birkaç hastanede manevî destek elemanı istihdam edilmiştir.

Daha sonraki süreçte ise yine bizim inisiyatifimizle bu sefer Sakarya Müftülüğü ile bir pilot proje düşüncesiyle ortaklaşa olarak tasarladığımız “Âfet/Kaza Odaklı Acil Manevî Destek Elemanı Yetiştirme” projesi başlatılmıştı. Bunun için Rağbet Yayınlarından çıkan “Olağanüstü Durumlarda Acil Manevî Destek” kitabı dahî hazırlanmıştı. Ne var ki, bu önemli proje maalesef askıya alındı, teşebbüsümüze destek verilmekten vazgeçildi ve en nihayetinde unutulmaya terk edildi. Acil durumlar için zamanında Diyanet bünyesinde ehil bir kadro yetiştirilmiş olsaydı bugün minarelerden okunan duaların yanında sosyal mesafeye dikkat edilerek, ev ziyaretleriyle birlikte stres altına giren insanların moral düzeyi düzeltilebilirdi.

Umarım Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımız Koronavirüs sınavına karşı manevî yönden hazırlıklıdır. Bunun için onlara âcizane bu sayfa aracılığıyla aşağıdaki âyeti hatırlatmakla yetineceğim:

“Mutlaka sizi biraz korku ve açlıkla ve mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz eksilterek imtihan ederiz. (Ey Peygamberim!) Sabredenleri müjdele. Onlar başlarına bir musibet gelince, ‘Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz.’ derler. İşte Rableri tarafından bol mağfiret ve rahmete nail olacak kimseler bunlardır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da bunlardır.” (Bakara: 155/157).

Tedvir, tevekkül ve sabır sayesinde şuurlu bir Müslüman, Allah’tan gelen her türlü olağanüstü durum karşısında Allah’ın tasarrufuna razı olacak ve teslimiyet duygusu ile şahsiyetli bir tavır sergileyecektir.