Hindistan'da Müslüman bir kimliğin oluşmasında önderlik eden Muhammet İkbal'in tarihi konuşması
Hindistan’ın yetiştirdiği ünlü Müslüman şairlerinden olan, İngilizlerin ‘Efendi’ unvanını verdiği, Hindistan’da yeni bir siyasî süreci başlatan Muhammet İkbal'in tarihi konuşması...

“Kararlarınızı yönetmeyi değil; fakat bana göre kararlarınızın genel karakterini belirleyecek olan temel prensibi tüm berraklığıyla şuurlarınıza, getirebilmeyi umuyorum acizane.”
Hindistan’ın yetiştirdiği ünlü bir Müslüman şair. Aynı zamanda bir filozof ve mütefekkir. Ünü, ülkesinde olduğu kadar dışarıda da yayılmış olan Muhammet İkbal’e, İngilizler ‘Sir’ unvanını vermişlerdi. Kişiler ve aynı zamanda milletlerarası amansız bir rekabete dayanan bu medeniyetin, mutlak ahlakî değerlere uzak olduğunu bir şiirinde şöyle ifade ediyordu: Ey Batılı insan, Allah’ın bu dünyası dükkân değildir, Değer verdiğiniz şeylerin hiçbiri gerçek değildir. İkbal’e göre İslam’la barışık modern bir bilim ve teknoloji anlayışıyla ahlaken de yüksek, güçlü bir medeniyetin kurulması mümkündü. İkbal’e göre siyasetin anlamı ‘çalışmak, izzet ve şerefe davet etmekti.’ Bu amaçla İngiltere’den döndükten sonra İslam dünyasının meseleleri ile yakından ilgilenmiş ve ülkesi Hindistan’ın geleceği üzerine kafa yormuştu. İkbal bu konuşmada Hindistan’ın bölünmesinin din, ırk ve dil esasına göre yapılmasını istiyordu. 1930’da bir kongre konuşmasında ileriye sürdüğü bu fikir, Hindistan’da yeni bir siyasî süreci harekete geçirmiştir. İkbal’in bu yeni devlet fikri, önceleri bir şairin hayali olarak görülmüş, fakat zaman içinde samimiyeti anlaşılmış ve ölümünden yıllar sonra, 1947’de Pakistan’ın kurulmasıyla gerçeğe dönüşmüştür.
“Hiçbir partiye liderlik yapmıyorum, hiçbir lidere de bağlı değilim. Hayatımın önemli bir bölümünü İslam medeniyetini, tarihini ve edebiyatını incelemeye adadım. İslam hukukunu ve idaresini özenle araştırdım. İslam’ın ruhuyla kurduğum bu sürekli bağ, zamanla kendini açtıkça onun bir dünya hakikati olarak önemini iyice kavramamı sağladı. Bu iç sezişin ışığıyla -kıymetini siz takdir edin- tüm Hintli Müslümanların, İslam’ın ruhuna samimiyetle bağlı kalmaya kararlı olduklarını düşünerek diyorum ki: Kararlarınızı yönetmeyi değil; fakat bana göre kararlarınızın genel karakterini belirleyecek olan temel prensibi tüm berraklığıyla şuurlarınıza getirebilmeyi umuyorum acizane.
Hintli Müslümanların tarihinde İslam’ı toplumu şekillendiren ana faktör olarak görüyoruz. İslam’ı etik bir ideal ve bunun yanında belli birtakım düzenlemelerin olduğu -bu ifadeyle bir hukuk sistemiyle idare edilen sosyal yapıyı kastediyorumbir din olarak kabul ediyoruz. Kişileri ve grupları vefa hisleriyle bir araya getirerek, onların kendilerine özgü ahlakî bir şuurlanma ile olgun insanlara dönüşmelerini sağlamıştır. Hatta Hindistan’ın, belki de İslam’ın bir ümmet oluşturma fikrinin en iyi şekilde uygulamaya konduğu ülke olduğunu söylemek abartı olmaz. Diğer yerlerde olduğu gibi Hindistan’da da İslam’ın, toplumun temel yapı taşlarından biri olarak, kendine özgü etik bir ideal etrafında oluşan kültüre dayalı olduğunu söyleyebiliriz.
Demek istediğim; Hindistan Müslüman toplumu, dikkate değer bir içsel bütünlük ile ve İslamî kültürle bağdaşık kanun ve kurumların sağladığı etki ile bugünkü durumuna yükselmiştir. Fakat şimdilerde her nasılsa Avrupa politik düşüncesi tarafından ileri sürülen idealler, Hindistan ve dışında, mevcut Müslüman nesillerin görüş açılarını hızla değiştirmektedir. Genç insanlarımız, Avrupa’daki fikrî gelişmelerin evrimini belirleyen gerçekleri incelemeden ve hiçbir kritiğe tabi tutmadan bu fikirlerden ilham alarak kendi ülkelerinde de bu idealleri yaşatma çabası içerisindeler. Avrupa’da Hıristiyanlık, tamamıyla manastır hayatına özgü bir şeklin, giderek kilise örgütlenmesine dönüşmesi olarak anlaşılmıştır.
Luther’in isyanı, işte bu kilise örgütlenmesine karşı olmuştur; sekülerizme dayanan bir düşünce sistemine karşı değil. Zaten bunun, Hıristiyanlıkla bağdaşmayacağı apaçık ortadadır. Luther kilise örgütlenmesine baş kaldırırken tamamen haklıydı, fakat kanımca isyanın, Avrupa’ya özgü bir hal olarak, nihaî planda İsa’nın evrensel etiğinin ulusal bazda meydana gelecek bölünmelerle daha dar kalıplarla yer değiştireceği anlamına geldiğini fark edemedi. Böylece Avrupa’da Luther ve Rousseau gibilerinin başlattığı entelektüel hareketin neticesi; bir bütünün, birbirine karşıt ve uyumlu olmayan pek çok parçaya bölünmesi olmuştur. Beşeriyete ulusal bir görüş açısıyla yaklaşılır olmuş, bu da çeşitli hükümet sistemlerinin kendini milliyetçi çizgilerde göstermesini ve o millete ait belirli bir toprak parçasının, politik istikrarın tek prensibi olduğu inancını doğurmuştur. Milliyetçi görüş ve değerler, İsa’nın evrensel etiğinin yerini almıştır.
Sonuç olarak Avrupa’da Hıristiyanlık, kişinin sadece özel yaşamını ilgilendiren, dünyevî olanla hiçbir bağının kalmadığı bir noktaya sürüklenmiştir. İslamiyet, insanın bütünlüğünü madde ve mana olarak ayırıp bunları birbiriyle uzlaşmaz bir şekilde çatallandırmaz. İslam’da Allah ve kâinat, madde ve mana birbiriyle iç içedir. İnsan manevî bağlamda kutsallığından sıyrılmış, profan 2 bir dünyanın vatandaşı değildir. İslam’a göre madde, zaman ve mekân içerisinde kendi farkına varan manadır. İslam dünyasında Luther gibi bir fenomenin olması imkânsızdır. Çünkü Ortaçağ’daki Hıristiyanlığın kilise örgütüne benzer, adeta bir yok edici davet eden bir örgütlenme biçimi görülmez İslam’da, esasları açıklanmış evrensel bir akidemiz vardır. Milliyetçilik fikrinin İslam dünyasındaki mukadderatının ne olacağını bilmiyorum. İslamiyet’in, bu fikri daha önce de pek çok ve farklı beyanlarda olduğu gibi, dönüştürüp asimile mi edeceği, yoksa milliyetçilik fikrinin etkisiyle kendi yapısında radikal bir transformasyona izin mi vereceği, tahmini zor bir durum. Şu anda milliyetçilik fikri, Müslümanların görüşlerinde kendine yer açmaya çalışıyor. Dolayısıyla İslamiyet’in her şeyi kapsayıcı yönüne karşı duruyor. Umarım beni oldukça akademik bu konuşmamdan dolayı bağışlarsınız.
Tüm Hindistan Müslümanlar Birliği’nin bu toplantısında hitap etmek üzere, İslam’ın yaşayan bir güç olarak insanların ufuklarını, coğrafî sınırların ötesinde özgürleştireceğinden ümidini kesmemiş; dinin, fertlerin olduğu kadar devletlerin hayatında da en yüksek öneme sahip güç olduğuna inanan; ve son olarak İslam’ın kaderden etkileneceğine değil, bizzat kendisinin bir kader olduğuna iman etmiş bir adamı davet ettiniz.
Öyleyse diyorum ki… Hindistan’ın birliği, restleşmeyle değil; farklılıkların birbiriyle ahengi ve işbirliğinde aranmalıdır. Hindistan birliği, bu şekilde bir kez keşfedildi mi, Hindistan ve Asya’nın kaderinin aslında buna dayandığı daha iyi anlaşılacaktır. Şahsen Pencap, kuzeybatı sınır eyaleti, Sind ve Belucistan’da birleştirilmiş durumda ayrı bir devlet olduğunu görmek isterim. Ya Britanya Krallığı’nın içinde özerk bir yönetim ya da Britanya İmparatorluğu’na dahil olmayan bir yönetim şekliyle birleştirilmiş Kuzeybatı Hindistan Müslümanları devletinin kurulması, bana bu bölgedeki Müslümanların kaderiymiş gibi görünüyor. 3 Nehru’nun heyetinin önüne bu teklif götürüldü. Ama eğer bu devlet kurulursa yönetilmesi güç bir devlet olacağı gerekçesiyle reddettiler teklifi. Bölgenin şartları düşünüldüğünde, bunda haklılık payı var; nüfus yönünden bakıldığında ise bu teklifle tasarlanan devletin nüfusu, mevcut bazı Hindistan eyaletlerininkinden çok daha az olacak.
Ambala bölgesi ve belki gayrimüslimlerin hakim olduğu bazı bölgeler dışarıda bırakılırsa bu devletin nüfusu daha az yoğunlukta olacak. Müslümanlar ağırlıklı olarak bulunacağı için gayrimüslim azınlıkların etkili bir şekilde korunması da sağlanacak. Bu fikir, Hinduları ve İngilizleri endişelendirmemelidir. Hindistan, dünyanın en büyük Müslüman ülkesidir. Bu ülkede en büyük kültürel güç olarak İslam’ın hayatı, büyük oranda belirli bir toprak parçası üzerinde merkezîleşmesine bağlıdır. Hint Müslümanlarının bu en büyük bölümünün merkezîleşmemesi, şimdiye kadar asker ve polis gücüyle İngilizlerden gelen haksız muamelelere karşı durmayarak, ülkede İngiliz yönetimini mümkün kılmıştır. Bundan sonra nihayet Hindistan ve Asya’nın problemleri çözülecektir. Bu merkezîleşmeyle insanların sorumluluk hisleri yoğunlaşacak, vatanseverlik duyguları da derinleşecektir. O zaman Kuzeybatı Hindistan Müslümanları, Hindistan’ın politik bünyesi içinde tüm gelişim fırsatlarına sahip olarak yabancı bir işgale karşı Hindistan’ın en iyi savunucuları olacaklardır. Bu yüzden Hindistan’ın ve İslam’ın, mevcut şartlardan en yüksek kazançlarla çıkması için kuzeybatıda, Hintli Müslümanları birleştirmiş bir devletin kurulmasını istiyorum. Hindistan için bu, iç denge ve gücün sağlanmasıyla oluşacak güvenlik ve barış hali demektir. İslam için ise Arap emperyalizminin; kurumlarda, eğitimde ve kültürde baskın olduğu damgasından kendini kurtarmak için iyi bir fırsat ve kendi aslî manasıyla tekrar irtibatı sağlayarak, bu özle zamanımızda yeni bir buluşmayı meydana getirmek demektir.”
1930

Whatsapp Sözleşmesi'ni kabul ettiniz mi?
İmsak | 06:48 | ||
Güneş | 08:17 | ||
Öğle | 13:20 | ||
İkindi | 15:51 | ||
Akşam | 18:14 | ||
Yatsı | 19:38 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Beşiktaş | 18 | 38 |
2. Fenerbahçe | 18 | 38 |
3. Galatasaray | 19 | 36 |
4. Gaziantep FK | 19 | 34 |
5. Hatayspor | 19 | 31 |
6. Alanyaspor | 18 | 30 |
7. Trabzonspor | 19 | 30 |
8. Karagümrük | 18 | 27 |
9. Malatyaspor | 19 | 27 |
10. Göztepe | 19 | 25 |
11. Antalyaspor | 19 | 25 |
12. Rizespor | 19 | 24 |
13. Sivasspor | 18 | 23 |
14. Başakşehir | 19 | 23 |
15. Konyaspor | 19 | 22 |
16. Kasımpaşa | 18 | 22 |
17. Kayserispor | 19 | 19 |
18. Gençlerbirliği | 19 | 19 |
19. Erzurumspor | 19 | 16 |
20. Ankaragücü | 18 | 15 |
21. Denizlispor | 19 | 14 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Giresunspor | 17 | 35 |
2. İstanbulspor | 17 | 34 |
3. Samsunspor | 17 | 33 |
4. Altay | 17 | 32 |
5. Adana Demirspor | 17 | 31 |
6. Tuzlaspor | 17 | 30 |
7. Ankara Keçiörengücü | 17 | 28 |
8. Altınordu | 17 | 28 |
9. Bursaspor | 17 | 27 |
10. Bandırmaspor | 17 | 24 |
11. Adanaspor | 17 | 21 |
12. Ümraniye | 17 | 20 |
13. Boluspor | 17 | 19 |
14. Menemen Belediyespor | 17 | 16 |
15. Balıkesirspor | 17 | 16 |
16. Akhisar Bld.Spor | 17 | 13 |
17. Ankaraspor | 17 | 9 |
18. Eskişehirspor | 17 | 3 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. M. United | 19 | 40 |
2. Man City | 18 | 38 |
3. Leicester City | 19 | 38 |
4. Liverpool | 18 | 34 |
5. Tottenham | 18 | 33 |
6. Everton | 17 | 32 |
7. West Ham | 19 | 32 |
8. Chelsea | 19 | 29 |
9. Southampton | 18 | 29 |
10. Arsenal | 19 | 27 |
11. Aston Villa | 16 | 26 |
12. Leeds United | 18 | 23 |
13. Crystal Palace | 19 | 23 |
14. Wolverhampton | 19 | 22 |
15. Newcastle | 18 | 19 |
16. Brighton | 19 | 17 |
17. Burnley | 17 | 16 |
18. Fulham | 18 | 12 |
19. West Bromwich | 19 | 11 |
20. Sheffield United | 19 | 5 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Atletico Madrid | 16 | 41 |
2. Real Madrid | 18 | 37 |
3. Barcelona | 18 | 34 |
4. Villarreal | 19 | 33 |
5. Sevilla | 18 | 33 |
6. Real Sociedad | 19 | 30 |
7. Granada | 19 | 28 |
8. Real Betis | 19 | 26 |
9. Cádiz | 19 | 24 |
10. Getafe | 18 | 23 |
11. Celta de Vigo | 19 | 23 |
12. Levante | 18 | 22 |
13. Athletic Bilbao | 18 | 21 |
14. Valencia | 18 | 19 |
15. Eibar | 18 | 19 |
16. Real Valladolid | 19 | 19 |
17. Deportivo Alaves | 19 | 18 |
18. Elche | 17 | 17 |
19. Osasuna | 18 | 15 |
20. Huesca | 19 | 12 |