Osmanlı Hanedan üyelerinden Şehzade Orhan Osmanoğlu, ogünhaber.com'da kaleme aldığı son yazısıyla dikkat çekti.

31 Mart vakasıyla tahttan indirilen Sultan 2. Abdülhamid Han'ın bugüne kadar hiç bilinmeyen mektubuna yazısında yer veren Osmanoğlu, mektubun hikayesini anlattı.

İşte Şehzade Osmanoğlu'nun o yazısı:

Değerli dostlarım, sevgili okurlarım, 31 Mart Vakası olarak tarihe geçen ayaklanma ile tahttan indirilen Sultan Abdülhamid Han'ın Selanik'e sürgüne gönderilişini kaleme almıştık.

Sultan Abdülhamid Han'ın bu güne kadar bilinmeyen mektubu

İşte bu döneme ışık tutacak Sultan’ın kendi el yazısıyla Suriye’deki şeyhi Mahmut Ebu Şamat’a yazdığı mektubu ilk kez sizlerle paylaşmak istiyorum.

Mektup yıllar boyunca Şeyh ailesi tarafından Şamda korunmuş sonrasında şeyhin torunu tarafından gündeme getirilmiştir. Şazeli şeyhi Mahmut Ebu Şamat’ın Sultan’a "sen üzerine düşeni yaptın" şeklindeki ifadelerle teselli niteliğinde olan bir mektupla cevap verdiği bilinmektedir.

Mektupta Sultan II. Abdülhamid Han, üzerindeki büyük baskılara ve tehditlere, Yahudi ve ittihatçıların tekliflerine rağmen Kudüs’ü satmadığını ve bu nedenle tahttan indirildiğini kendi ifadeleriyle yazıyor. Bildiğiniz üzere tarihi kaynaklarda Yahudilerin Sultan’a Kudüs için 50 milyon İngiliz altını teklif ettikleri ve Sultan’ın bu teklifi reddettiği yazmaktadır. Mektupta yazılanlar da buna delil niteliktedir.

İŞTE SULTAN ABDÜLHAMİD HAN’IN O MEKTUBU;

"Yâ Hu…
Bismillahirrahmanirrahim vebihi nestain Elhamdülillahi rabbil-alemin ve efdalü salati ve ettemmü teslim ala Seyyidina Muhammedin resulü rabbul-alemin ve ala alihi ve sahbihi ecmain vettabiine ila yevmiddin.

İşbu arizamı tarikat-i Şazeli Şeyhi vücutlara ruh ve hayat veren (mecâz. K. Ç.) ve cümlenin efendisi bulunan Eşşeyh Mahmud Ebüşşamat Hazretlerine ref ediyorum:
Mübarek ellerini öperek ve dualarını rica ederek selam ve hürmetlerimi takdimden sonra arz ederim ki, sene-i haliye şehr-i mayısın 2. günü tarihli mektubunuz vasıl oldu. Sıhhat ve selâmette daim olduğunuzdan dolayı Allah’a hamd ve şükürler ettim… Efendim, evrad-ı Şazeli kıraatine ve vazife-i Şazeliyyeye, Allah’ın tevfikiyle gece ve gündüz devam ediyorum. Ve bu vazifeleri edâya muvaffak olduğumdan dolayı Allah Teala hazretlerine hamd ederim ve davet-i kalbiyenize daima muhtaç olduğumu arz ederim.

Bu mukaddimeden sonra, şu mühim meseleyi zat-ı reşadetpenahilerine ve zat-ı semahatpenahilerin emsali ukulü selim sahiplerine tarihî bir emanet olarak arz ederim ki, ben Hilafet-i İslamiyeyi hiçbir sebeple terk etmedim.

Ancak ve ancak "Jön Türk" ismiyle maruf ve meşhur olan İttihat Cemiyeti’nin rüesasının tazyik ve tehdidiyle Hiaâfet-i İslâmiyeyi terke mecbur edildim. Bu ittihatçılar, Arazi-i Mukaddese ve Filistin’de Yahudiler için bir vatan-ı kavmî kabul ve tasdik etmediğim için ısrarlarında devam ettiler.

Bu ısrarlarına ve tehditlerine rağmen ben de katiyen bu teklifi kabul etmedim. Bilahare yüz elli milyon altın İngiliz lirası vereceklerini vaat ettiler. Bu teklifi dahi katiyen reddettim ve kendilerine şu sözle mukabelede bulundum:
‘Değil yüz elli milyon İngiliz lirası, dünya dolusu altın verseniz bu tekliflerinizi katiyen kabul etmem! Ben otuz seneden fazla bir müddetle Millet-i İslamiye’ye ve Ümmet-i Muhammediye’ye hizmet ettim. Bütün Müslümanların ve salatin ve Hulefa-i İslâmiyeden aba ve ecdadımın sahifelerini karartmam ve binaenaleyh bu tekliflerinizi mutlaka kabul etmem’ diye kat”î cevap verdikten sonra hal’imde ittifak ettiler.

Ve beni Selanik’e göndereceklerini bildirdiler. Bu son tekliflerini kabul ettim ve Allah Teâla’ya hamd ettim ki ve ederim ki; Devlet-i Osmaniyye ve Alem-i İslâm’a ebedî bir leke olacak olan tekliflerini, yani Arazi-i Mukaddese ve Filistin’de Yahudi devleti kurulmasını kabul etmedim. İşte bundan sonra olan oldu. Ve bundan dolayı da Mevlâ-yı Müteal Hazretlerine hamd ederim.

Bu mühim meselede şu maruzatım kafidir.
Ve şu sözlerimle mektubuma hitam veriyorum. Mübarek ellerinizden öperek hürmetlerimi kabul buyurmanızı sizden rica ve istirham ederim. İhvan ve asdıkamın cümlesine selamlar ederim.

Ey benim muazzam üstadım! Bu babda sözümü uzattım. Muhat-ı ilmi semahatpenahileri ve bütün cemaatinizin malumu olmak için uzatmaya mecbur oldum.

Veselâmualeyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.
Hadim-i el-Müslimin
Abdülhamid"

Evet dostlarım tarihe ışık tutacak önemli belgelerden biridir bu. Yıllarca özellikle Yahudiler tarafından "Kızıl Sultan" diye hakaret edilen, yalnızlaştırılan, ihanetle suçlanan büyük padişahın neden bütün bunlara maruz kaldığının da delilidir.

Arşivler açıldıkça doğru bildiğimiz yalan tarih yeniden yazılacaktır.

Allah'a emanet olunuz!