20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan akım Pozitivizm ve Pragmatizm gibi felsefi akımlardan etkilenmiştir. Hümanizmde doğanın insanlar için var olduğu görüşü benimsenmiş iken, bu akımda da insanı merkezine alan bilimsel çalışmalar hedeflenir. Sadece uzun yaşamak için değil zihinsel gelişim için de teknolojik yeniliklerden yararlanılmalıdır.

 Transhümanizm Nedir?

 Transhümanizm kelimesi ''geçiş insanı'' demektir. Temel amaçlardan biri ortalama 75- 80 yaş olan insan ömrünü 120- 130 yaşa kadar çıkarmaktır. Transhümanistlere göre bu alanda daha fazla bilimsel deneyler yapılmalıdır.

 Bu akımın bir diğer hedefi İnsan'ı (Human) - İnsan-Üstü (Posthuman) bir seviyeye çıkarmaktır. Bu noktada Transhümanizm, Posthümanizme giden yolda bir köprü işlevi görür. Asli amaç olan insan ömrünü uzatmak dışında birçok hedef daha belirlenmiştir. Bunlardan bir diğeri de insanın yaşam standardını ve verimliliğini düşüren hastalıklara çözüm bulmaktadır. Yaşlanmayı durduracak aşılar geliştirilmeli ve insanın bağışıklık seviyesini çok daha güçlü hale getirecek ilaçlar üretilmelidir.

 İnsanlar beyninin yaklaşık %5'ini kullanabiliyor. Transhümanizm akımının 3. büyük hedefi bu seviyeyi 'un üzerine çıkarmaktadır. Bu akıma dahil olan bireyler biyoteknoloji ve moleküler biyoloji ile bunun gerçekleştirilebileceğini iddia etmektedir.

 Transhümanizm Ne Zaman ve Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

 Transhümanizmin kökeni M.Ö. ortaya çıkan ezoterik bilimlere kadar uzanmaktadır. Yahudilerin Kabala öğretisinde de insanların çok daha uzun bir süre yaşayabilecekleri hatta ölümsüz olabilecekleri inancı hakimdir. Transhümanizm akımının bu bilimlerden farkı, mistik değil teknolojik bir yapıya sahip olmasıdır. Dinsel kaynaklarda mitlerden ve büyülerden faydalanılırken, bu akımda teknoloji ve bilimsel yöntemler ön plandadır.

 Transhümanizm teorisini öne süren ilk isim İngiliz biyolog Julian Soreli Huxley oldu. Doğal seçilim kuramını savunan biyolog, teknolojinin ve bilimin desteğiyle insanların çok daha güçlü ve uzun ömürlü olabileceğini iddia etmiştir. Kavram ilk kez 1957 yılında kaleme alınsa da, 2000 yılından sonra çok daha popüler olmuştur. Bunun en büyük nedenlerinden biri bu dönemde teknolojik yeniliklerin artmasıdır. Tirajı yüksek bilim dergilerinde de Transhümanizme geniş yer verilmesi, bu akıma olan ilginin her geçen gün daha fazla artmasını sağladı.

 Transhümanizm Hakkında Bilgiler

 Bazı düşünürler transhümanizm akımının Alman filozof Friedrich Nietszche'nin ''Üst İnsan'' kavramından esinlendiğini iddia etmiştir. Nietszche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt ve Ecce Hommo kitaplarında ''insanın aşılması gereken bir varlık'' olduğundan uzun uzun bahsedilir. Bu akımın çıkış noktası ve nihai amacı da insanı ''insanüstü'' bir yapıya dönüştürmektir. ''Yapay evrim'' adı verilen bu hareketin bir diğer amacı, insanların hem biyolojik hem de zihinsel potansiyelini arttırmaktır. Bunun için teknolojik tüm yenilikler ve bilimsel buluşlar, insanlığın hizmetine sunulmalıdır.

 Transhümanizm akımını destekleyenler kadar karşı çıkanlar da vardır. Çıkış noktası, Russell Sir Francis'in ''Öjeni'' teorisi olan bu akım, bazı düşünürler ve filozoflar tarafından ''yeni ırkçılık'' olarak tanımlanıyor. Bazı bilim insanları ise herkesin 120 - 130 yıl yaşayacağı bir dünyada, açlığın ve savaşların artacağını, bu nedenle bu teorinin rafa kaldırılması gerektiğini ifade etmiştir.

 Transhümanizm sürecinin başladığını iddia eden filozofların başında Jean Baudrillard geliyor. Baudrillard'a göre son yıllarda süper kahraman filmlerinin sayısındaki artışın nedeni insanları ''Posthümanizm'' fikrine alıştırmak. Zygmunt Bauman da yapay zeka teknolojisinin ve Posthümanizmin insanlara yarardan çok zarar getireceğini düşünen yazarlar arasında yer alıyor.