Türk-İslam devletlerinde hukuki yapı

Türkler Müslüman olduktan sonra törenin yanı sıra İslam hukukunu kullanmaya başlamışlardır. Töre tamamen terk edilmemekle birlikte şer’i hukuk da uygulanmıştır.

Şer’i hukuk dört ana temele dayanmaktadır:

  1. Kuran
  2. Sünnet
  3. İcma
  4. Kıyas

Türk – İslam Devletleri şer’i hukukun yanı sıra örfi hukuku da uygulamışlardır. Çünkü fethedilen yerlerdeki halkın örf ve adetleri de dikkate alınmalıydı. Bu durum örfi hukuku ortaya çıkarmıştır. Fakat örfi hukuk hiçbir zaman şer’i hukuka ters düşmemekteydi. Kanunları çıkarma yetkisi hükümdara aitti. Fakat hükümdar şer’i hukuka ters düşmemek durumundaydı. Büyük Selçuklu, Karahanlı ve Anadolu Selçuklularında bu durum aynen sürmüştür. Moğol imparatoru Cengiz Han Cengiz Yasası’nı oluşturmuştur. Uygur dili ile yazılan bu yasaya aynı zamanda ‘’Yasanâmeibüzürg” denmektedir.

Türk – İslam Devletleri’nde Hukuki Yapı

Türk – İslam hukuku:

  1. Şer’i hukuk
  2. Örfi hukuk   olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

Şer’i Hukuk

Başında kadı bulunur. Kadı’ların başı ise baş kadı manasına gelen Kadilkudât’dır. Şer’i hukukun konuları arasnıda aile, miras, ölüm ve ticareti gösterebiliriz. Hayır işleri ve vakıfların idaresinden de kadılar sorumludur.

Bilgi notu: Kadı’ların verdikleri karara itiraz edilirse mesele Divanımezâlim’de görüşülürdü.

Örf’i hukuk

Askeri, mali ve yönetim konularına bakar. Örfi yargının başında “Emiridâd” veya “dâdbeg” bulunurdu. Bu mahkemenin verdiği önemli kararlar bizzat sultanın başkanlık ettiği mahkemelerde hükme bağlanırdı.

Bilgi notu:Anadolu Selçuklu Devleti’nde örfi yargıya “darü’l adl” (adalet evi) adı veriliyordu.

Bilgi notu:Türk – İslam Devletleri’nde askeri davalara kadıasker veya kadıleşker bakardı.

Bilgi notu:Türk – İslam Devletleri’nde Kadı’lara aldıkları kararlarda baskı yapılmadığından yargı bağımsızlığını gösterir.