TÜRK – İSLAM DEVLETLERİNDE TOPLUM YAPISI 

751 Talas Savaşı sonrası Türkler arasında İslâmiyet  yayılmış ve Türkler bu yeni dinin etkisiyle sosyal ve  kültürel hayatlarında birçok değişiklik yaşamışlardır.  Türkler; Selçuklular Dönemi’nde doğu ve güneyde Fars,  Arap ve Hintlilerle, batıda ise Ermeni, Gürcü, Rum ve  Süryanilerle karşılaşmıştır. Bu etkileşim Türklerin hem  bu uygarlıklarından etkilenmesine hem de bu toplumları  etkilemesine neden olmuştur. 

Türk – İslâm kültürünün oluşmasında kilit konumda olan  devlet Karahanlılardır. Selçuklu ve Gaznelilerde bu  sürece katkıda bulunmuşlardır. 

Büyük Selçuklu Devleti’nde toplum: 

a) Yönetenler (hânedan üyeleri, asker, vali ve din  adamları) 

b) Yönetilenler (halk) olmak üzere iki kısma  ayrılmaktadır. 

Türk toplumunda Avrapa’dakine benzer asiller sınıfı  veya Hindistan’dakine benzer bir Kast sistemi yoktur.  Kanun önünde herkes eşittir. Bundan dolayı bir kişi en  üst makamlara kadar yükselebiliyordu. 

Türk – İslâm toplumunda aile 

Aile; anne, baba ve çocuklardan oluşuyordu. 

Baba hayatta olduğu müddetçe oğullar ayrılamazdı.  Bundan dolayı aynı evde baba, oğul, dede, torun  yaşayabiliyordu. 

Evlilikte samimiyet esastı. 

Tek eşle evlilik yaygındı. 

Evde baba hâkimiyeti gözükse de (ataerkil) anneninde  söz hakkı vardı. 

Türk – İslâm toplumunda halk 

1. Göçebeler 

2. Köylüler 

3. Şehirliler olmak üzere üçe ayrılmıştı. 

Türk – İslâm toplumunda hoşgörü ve yardımlaşma 

Türk – İslâm toplumunda din adamlarına büyük saygı  duyuluyordu. Hükümdarlar dini hoşgörü ve dini hayatın  yayılması için çok çalışıyorlardı. Bu doğrultuda birçok  medreseler inşa etmişlerdir. Bu medreselerde birçok âlim ve sufi yetişmiştir. Bu  âlimler arasında ilk göze çarpanlar Ahmet Yesevi, Yunus Emre ve Mevlâna Celâleddin  Rumi’dir. 

Türk – İslâm toplumunda hoşgörü egemendi. İslâm hukuku her alanda esas alınıyordu. 

Gayrimüslimler, her türlü dini hürriyete sahipti. 

Türk – İslâm toplumunda görülen yardımlaşma vakıflar  aracılığıyla yapılıyordu. 

Yolcuların ve tüccarların konaklaması için birçok  kervansaray inşa etmişlerdir. 

Devlet birçok yerde darüşşifa (hastane), aşevleri,  bimarhane (akıl hastanesi) inşa etmiştir. 

Sosyal yardımlaşmada devlete en büyük katkıyı  sağlayanlar şüphesir Ahilerdir. 

Selçuklu hastanelerinde hastalar ücretsiz tedavi edilir ve  yine ilaçlar da ücretsiz verilirdi. 

Toplumsal yaşantı 

Türkler, İslâmiyet’i kabul etseler de kendi kültürlerini de  unutmamışlardır. 

Pamuk ve ipekli giysiler giyen Türkler, renk olarak yeşil  ve kırmızıyı tercih ediyorlardı. 

Kadınlar süs eşyası olarak yüzük, gerdanlık, toka ve  bilezik kullanırken, erkekler ise kıyafetlerinin  tamamlayıcısı olarak börk (başlık) kullanıyorlardı. 

Oğuz erkekleri uzun saç, bıyık ve kakül bırakıyorlardı. 

Düğün ve nişan merasimleri Türk – İslâm toplumunda  yardımlaşmanın zirve yaptığı günlerdi. 

Avcılık, top kapma, koşma, dağa çıkma, cirit ve güreş  Türk – İslâm toplumunun önemli sporlarıydı. 

Türklerde yemek 

Türkler yemek yerine ismini kullanmıştır. 

Türkler içecek olarak, baldan ürettikleri sücüv’ü  tüketiyorlardı. 

Türklerdeki en önemli yemekler akıtmak, bulamaç,  keşkek, höşmerim, mantı, samsa, tutmaç, yufka ve  yoğurt gösterilebilir. 

Bazı yemekler :

Akıtmak: Saç üzerinde yapılan hafif bir hamur  yemeğidir. Deve veya koyun sütünden yapılır. 

Höşmerim: Yörüklere ait meşhur peynir tatlısıdır.  Rizeliler bu tatlıya “Höşmerli” derler. 

Samsa: Uygur Türkleri, kuru bohça şeklindeki hamur  yemeğine bu ismi veriyorlardı.