1. MASUMİYET

masumiyet

Şüphesiz ki Zeki Demirkubuz’un çıkış noktası olan filmdir. Filmin başrollerinden biri olan Haluk Bilginer yönetmenin bir önceki filmi C Bloku izlemiş ve çok etkilenmiştir. Bunun üzerine gelen teklifi hemen kabul etmiş ve filmde Bekir karakterine hayat vermiştir. Film bize genel olarak hayatları saplantıları yüzünden savrulup giden insanların tragedyasını anlatır. Filmin en başarılı kılan taraflarından biri de karakterler arasındaki diyaloglarıdır. Son derece doğal ve durağan olan diyaloglar günlük hayatımızdaki konuşmalarımızın ve reaksiyonlarımızın bir yansımasıdır.

Zannedildiğinin aksine diyaloglar kurguya göre değil kurgu diyaloglara göre yazılmıştır. Filmin yönetmeni Zeki Demirkubuz filimin senaryosunu kaleme almadan önce Bekir karakterinin Yusuf karakteri ile yeşillik bir alanda geçen meşhur tiradını yazar. Senaryo bu tirad yazıldıktan sonra tirada göre şekillenir. Filmi izlemeyen birinin filmi anlaması için bu sahneyi izlemesi yeterlidir. Filmin diğer göze çarpan tiradlarından birisi ise Derya Alabora’nın Bekir karakteri ile otel odasında aralarında geçen tiraddır. Uğur karakterinin yaşamış olduğu bu hayatı kendilerine bahşedilmiş bir ceza olduğunu anlatır.

Film insanların kendilerinden uzaklaştırdıkları gerçekleri onlara bir sofrada tadı acı birer yemek olarak sunar. Film her sanat filmi gibi mutlu bir kafayla veyahut sevgilinizle ya da arkadaşınızla izleyebileceğiniz bir film değildir. Sıkılabilirsiniz. Tek başınıza ve sakin bir kafayla izlenebilir. Yine de siz nasıl isterseniz öyle yapın.

2.KADER

kader-zeki-demirkubuz-_1-600x375

Önceki başlıkta bahsettiğimiz Masumiyet'ten sonra çıkmasına rağmen bu filmin öncesini anlatır. Burada Masumiyet filmindeki karakterlein gençliklerini, geçmişlerini ve olayları bu raddeye getiren gelişmeleri izleriz. 

Tutkularının peşinde koşarken akıl mantık ne varsa rafa kaldıran Bekir ve Uğur'un ruhlarının monoton bir hayatta ağır ağır solmasını izleriz. Bekir Uğur'a Uğur ise ağabeyini öldüren Zagor'a sırılsıklam aşıktır. Hayatları boyunca da öyle kalırlar. Bekir Uğur'un peşinde, Uğur ise Zagor'un peşinde ömrünü yavaş yavaş zalim kaderin eline bırakır. 

3. TÜRK İŞİ DONDURMA

türkisidonruma

Peçeteleri hazırlayın, temposuyla sizi hüngür hüngür ağlatacak bir film geliyor. Senaryosu gerçek bir hikayeden esinlenerek yazılan bu film Çanakkale Savaşı esnasında Avustralya'da yaşayan iki Türk insanını anlatır. Avustralya'da yaşadıkları kasabada savaş ilanının afişini gören Ali ve Mehmet vatanlarını son karışına kadar savunmak isterler, ülkesine geri dönmek isteyen kahramanlarımız Avustralya engeline takılırlar. Bundan ziyade daha iki gün öncesine kadar tüm kasabanın sevdiği bu iki sevimli adam savaş ilanı sonrası yerli kasaba halkının açık hedefi olur. Bunlara dayanamayan Mehmet ve Ali her türlü riski göze alarak Avustralyalı askerlerin savaş bölgesine gitmesini engellemeye çalışırlar ancak bu uğurda ödeyecekleri bedeller büyüktür.

4. AHLAT AĞACI

ahlat agaci

Babası gibi ilkokul öğretmenliği okuyup bir edebiyat aşığı olan Sinan'ın, yerelliğiyle insanı bunaltan memleketine dönmesini anlatan filmimizin yönetmeni Nuri Bilge Ceylan'dır. Doğu Demirkol'un bu filmde ik oyunculuk tecrübesini deneyimlemesi ve bunun Nuri Bilge Ceylan gibi üst düzey bir yönetmenle olması bir hayli şaşırtıcıdır. Filmde aile içi ekonomi durumunun ilişki dinamiklerine etkisi çok iyi anlatılır.

Teknik ve sanatsal yönden her karesi bir başyapıt değeri taşır. Sinan'ın sıradan insanlara olan nefreti, kibri bu tanımın bayrak sallayanı olan babasını gördükçe her gün daha da artar. Öyle ki Sinan memleketi için şu sözleri söyler: Diktatör olsam buraya atom bombası atarım, yemin ediyorum. 

Senaryonun mükemelliği bir yana muhteşem oyunculukların pastanın çileği olduğu bu film kesinlikle listemizde yer alıyor ve izlenmeye değer.

5. HABABAM SINIFI

hababam sınıfı

Rıfat Ilgaz'ın, döneminde fırtınalar estirdiği eserinden 1975'te Ertem Eğilmez tarafından sinemaya uyarlanan bu filmi bilmeyenimiz yoktur. Türkiye'deki her neslin ve her kesmin kahkahalara boğularak tekrar tekrar izlediği bu film, senelerdir sınıfta kalan ve "hayta" olarak dillendirebileceğimiz fakat pamuk gibi kalpleri olan bir grup gencin yeni müdür muavini Kel Mahmut ile doğru bir yola sapma hikayesini anlatıyor.