Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Mısır’la diplomatik düzeyde temaslarımızın başladığını resmen duyurdu. Mısır’ın petrol ve doğal gaz araması için başlattığı ihalede 18. parsele ilişkin Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan ettiği alanı dikkate aldığı yönündeki açıklamadan sonra iki ülke arasında ilişkilerin başladığı yönünde sinyaller gelmeye başlamıştı. Mısır’ın MEB’i dikkate almasından sonra, önce Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ardından da Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile olumlu mesajlar verdi. Çavuşoğlu ve Kalın’ın açıklamalarına göre, Doğu Akdeniz’de tartışmalı hale gelen “deniz yetki alanının sınırları” sonucunda, Mısır Türkiye’nin pozisyonunu kabul etmiş görünüyordu. 

Bu açıklamalar, Türkiye ile Mısır arasında sessizce bazı görüşmelerin yapıldığı da gösteriyordu. Nitekim Ankara’da yapılan açıklamalarda, iki devlet arasında “deniz yetki alanı sınırları” ile ilgili bir “mutabakat zaptı”nın imzalanabileceği de belirtiliyordu. Geçen yaz Mısır’la bölgedeki deniz yetki alanını da içeren bir anlaşma imzalayan Yunanistan, Ankara’dan gelen bu haberler karşısında büyük bir endişe ve telaş gösterdi. Yunan Başbakan Miçotakis, Mısır lideri Sisi’yi telefonla aradı. Yunan Dışişleri Bakanı Dendias da Kahire’ye gidip Mısırlı mevkidaşı Şukri ile görüştü.

Şimdi Atina olası bir Türkiye-Mısır mutabakatını önlemek için bütün gücünü kullanıyor. Zira böyle bir mutabakat, Türkiye’yi bu yetki alanının dışında tutmaya çalışan Atina için büyük bir fiyasko olacaktı. Kuşkusuz, Mısır’ın bu konuda alacağı tutumun netleşmesi çok önemli. Bunun bir boyutu, Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge gibi hassas ve tartışmalı sorunla ilgili. Diğer boyutu da, bu olayın Türkiye-Mısır ilişkilerinde yeni bir başlangıç oluşturmasındaki rolüyle ilgili. İki ülke arasında “mutabakat zaptı”nın gerçekleşmesi ilişkilerin normalleşmesini kolaylaştıracaktır.

Mısır ve Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin kopması Mısır’da 2013 yılında düzenlenen askeri darbe ile başladı. Ankara, halk tarafından seçilmiş olan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin bir askeri darbeyle devrilmesine sert tepki gösterdi. Ankara, bu olayda da, askeri darbe karşısındaki ilkesel ve ahlaki tutumunu göstermeye çalıştı. Çünkü Ankara, bu coğrafyadaki askeri darbelerin hep dış kaynaklı olduğu gibi ülkenin siyasi, ekonomi ve ictimai yapısına da büyük zarar verdiğini daha önce Türkiye’de yapılan darbelerden çok iyi biliyordu. Bu coğrafyada askeri darbelerin ülkeleri nasıl geri götürdüğünü gören her vatansever bu darbelere karşı tavır koyardı. Türkiye en son Ermenistan’daki askeri darbe girişimine karşı da tavrını ortaya koymuştu.

Türkiye’nin darbe karşısındaki ilkesel ve ahlaki duruşu sonrası 23 Kasım 2013’te ise Mısır yönetimi kendisinden beklenmeyen bir şey yaptı ve diplomatik ilişkilerin düzeyini düşürdüğünü dramatik bir şekilde açıkladı. Bu açıklamada etik açıdan bakıldığında doğru yerde duran Türkiye’yi siyasi açıdan çıkmaza sürüklemiş ve AK Parti iktidarını zor bir seçimle karşı karşıya bırakmıştı. Ankara da Mısır’ın diplomatik tavrına diplomasi ile cevap vermiş ve daha sonra bugüne değin Mısır-Türkiye ilişkilerinde sessiz bir siyaset izlendi.

Türkiye “reel-politik”in bir gereği olarak Mısırla ilişkilerini sürdürme kararı aldı. Ama Türkiye belirli durumlarda kendi “ilkesel ve ahlaki duruşu”nu koruyacak, gerektiğinde görüşünü ifade edecektir. Küresel güçler tarafından bir çatışma bölgesine dönüştürülen Ortadoğu’da güçlü Arap ülkelerinin varlığı Türkiye’nin güvenliği için de önemlidir. Uzun yıllar devam eden askeri rejimlerden dolayı hep geri giden Mısır’ın 30’lu ve 40’lı yıllardaki ihtişamlı günlerinden daha iyi yerde olmasını Mısır’ı seven hemen herkesin en büyük temennisidir. Kültürde, sanatta, müzikte, edebiyatta ve sinemada bütün Ortadoğu’yu etkileyen Mısır binbir gece masallarında kalmamalıdır.

Mısır ve Türkiye, ortak geçmişleri ve tarihi bağlarından dolayı kültürel anlamda manevi değerlere sahip iki büyük devlettir. Osmanlı’dan önce Mısır’ı yöneten Memlüklüler de Türk idi. Tarihte ilk kez “Türkiye Devleti” ifadesini kullananlar Memlüklülerdir. Mısır’da konuşulan sokak lehçesinde Türkçe’den birçok sözcük bulunurken Mısır’ın birçok kentinde Memlük ve Osmanlı sanat ve mimarisinin eserlerini de görmek mümkündür. İki toplumun da değer verdiği nice siyasi isim bugün Mısır’ın mahalle, cadde, sokak veya bir metro istasyonu adı olarak yaşatılmaktadır. Bu örnekler bile iki devlet arasındaki ilişkilerin ne kadar köklü olduğunu göstermektedir. Bundandır ki Mısır ve Türkiye arasındaki ilişkilerin iyi olması coğrafyaya da olumlu olarak yansımaktadır.