Cinsel kimlik bozukluğu:
 (CKB) bireyin karşı cinsten olmayı çok istemesi ve/veya karşı cins davranışları sergilemesi ile karakterize bir durumdur.  Kişinin erkek ya da kadın olduğunu içsel olarak hissettiği ruhsal durumdur, yani kişinin kendisi dişi yada erkek olarak tanımlamasıdır. 


Cinsiyet: 
Erkeklik ve kadınlığın tüm bileşenlerin birbiriyle uyumunun göstergeleri “cinsiyet” ile ifade edilir.
Genler, kromozomlar, üremeye yardımcı bileşenler ve genital uzuvlar ise biyolojik cinsiyetimizi belirlemeye yarayan özelliklerdir .

Cinsel Kimlik: 
Cinsel kimlik ise bireyin kadın ya da erkeklik durumunu ile yaptığı özdeşim sonucu algısına dayanan öznel bir yapılanmadır. Bu yapılanmanın yansımalarını psiko-sosyal, davranışsal ve bilişsel alanlarda görebiliriz. Her kültürde, toplumun yapısın bağlı olarak gelişmiş erkek ve kadına yönelik davranış kalıpları mevcuttur. Belli başlı bazı yeteneklerin, ilgi alanlarının, bir durum karşısında alınan tavırların ya da verilen tepkilerin toplum ve kültürler tarafından belirli cinsiyetlere atfedilmesi, cins rolü kapsamına girer . Bireyin hangi eşten cinsel uyaran algıladığı ve buna olan yanıtı cinsel yönelimini belirler. 

 Hastalıklı Cinsel Kimlik Tipleri: 
•Biri sadece karşı cinsten birine cinsel anlamda yakınlık duyuyor ise heteroseksüel,
• Yalnızca kendi ile aynı cinste birine yakınlık duyuyor ise (homoseksüel)
• Hem kendi cinsinden olan birine hem de karşı cinsten birine yakınlık duyuyor ise biseksüel olarak adlandırılmaktadır.
•Travesti, olarak adlandırılan bireyler, karşı cins formunda yaşamaktan haz alan bireyler iken, transseksüel bireyler ise, yalnızca karşı cins formuna girmek değil, cinsiyet değiştirmek de isteyen ve bu doğrultuda hareket eden bireylerdir.

 •Eşcinsellik litaretürde, yaygın olarak, kadın için bahsedilecekse “lezbiyen”, erkek için bahsedilecekse “gey” terimi ile kullanılmaktadır. 

Kişinin cinsel yönelimini, biseksüel, homoseksüel ya da heteroseksüel terimlerinden herhangi biri ile tanımlaması ise cinsel kimliğini gösterir .

Hermafrodit: 
Çift cinsiyetlilik, yani kişinin bir vücutta hem erkek hem kadın organını taşıması “hermafrodit” olarak adlandırılır .
Bu durum ile cinsel kimlik bozukluğu arasındaki ayrım iyi yapılmalı ve bu durum ile  hemhal olan bireylere gerekli destek ve sağlık kuruluşlarınca hemde gerekli eğitim desteğini almış aileleri tarafından sunulmalıdır.

Son yıllarda eşcinsel (lezbiyen/gey), biseksüel ve transseksüel bireylere (bundan sonra ‘lgbt bireyler’ olarak anılacaktır) lgbt (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel) yönelik toplumda bir merak ve yönelim artışı olmuştur. 

Farklı yönde cinsel eğilim göstermenin nedenlerine ilişkin çeşitli kuramlar öne sürülmektedir. Erikson “kimlik” terimini bireyin, çocukluktan getirdiği önemli özdeşimleri, aynılık, süreklilik, benzersizlik özellikleriyle ergenlik döneminde bütünleştiren en üst düzeydeki ruhsal yapılanması olarak tanımlar.

Bahsedilen en üst düzeye ulaşabilmek için kişinin cinsel kimlik gelişimini de tamamlaması gerekir. Cinsel kimlik gelişiminde anne baba tutumlarının, ödİpal dönem yaşantıları, dinsel inanç, hukuk sistemi gibi sosyo-kültürel etkenlerin, kişinin bilişsel süreçlerinin ve biyolojik etmenlerin rol oynadığı düşünülmektedir.

Doğumdan 6 ay sonra başlayan cinsiyet yapılanmasında bireyin cinsiyetinin kendinin değişmez bir parçası olduğunun yerleşmesi Kohleberg’in bilişsel-gelişimsel kuramına göre somut işlemsel döneme geçişiyle gerçekleşir .

Kohleberg'e göre:
“Çocuğun cins kimliğini yapılandırması yavaş ve kademeli bir süreçtir. Bu
süreç derinde, çocuğun bağlanma ilişkilerinden köken almaktadır."

Çocuklar, cinsel kimliğin gelişiminde anne ve babanın yanı sıra, çevresindeki, abla, teyze, hala, ağabey, dayı, amca gibi örneklerden de etkilenir. Çocuk, aynı cinsten arkadaşlarının olumlu veya olumsuz özellikleri benimseyip ve kendi cinsel kimliğini arkadaşlarınınkiyle karşılaştırabilir. Sürekli kadın rol modelleriyle büyüyen bir erkek çocuğun, hareketlerinin daha feminen olması çok şaşırtıcı değildir, veya erkek rol modelleriyle büyüyen bir kız çocuğun erkek davranışlarını sergilemesi de şaşırtıcı değildir, çünkü çocuğun öğrendiği budur.

Cinsiyete Göre CKB Oranları: 
CKB kız çocuklarında daha yağın olarak görülmekle beraber erkek çocuklarında kliniğe başvurma oranı daha fazladır. Buda bize kültürel ve psiko-sosyal etkenlerin önemini göstermektedir. Bu sandığımızdan daha fazla görülen karşı cinsten olmayı isteme davranışının tanısı, bir bozukluk olup olmadığı ve tedavisi hakkında çok fazla tartışma yaşanmaktadır.

 İstanbul Sözleşmesinin Dünyadaki Fikir Babaları ve Asıl Hedefleri :

Son yıllarda benzer şekilde çocuklarda CKB’nin psikiyatrik bir hastalık olmadığı tartışmaları başlanmıştır. Psikiyatrik tanı sınıflandırma sistemlerinden çıkartılması gerekliliği savunulmaktadır. CKB’nin psikiyatrik bir hastalık olmadığını savunanların şu nedenleri göstermektedir:
• CKB cinsel davranışın normal bir çeşitlenmesidir.
• CKB tanısı konan çocuklar bu durumları ile ilgili herhangi sıkıntı yaşamamaktalar ve bu durum herhangi bir işlev kay bına neden olmamaktadır. Eğer bir sıkıntı ya da işlev kaybı yaşanıyorsa bunun sebebi durumun kendisinden değil sosyal olarak kabul edilmemesinden ötürüdür.
• Çocukluktaki CKB tanısı yetişkinlik dönemindeki homoseksüel cinsel yönelimin bir yordayıcısı olduğuna göre ve homoseksüalite psikiyatrik bir bozukluk olarak kabul edilmediğine göre bu tanının tanı sınıflandırma sistemlerinde yer alması sadece homoseksüalitenin psikiyatrik bir bozukluk olduğuna vurgu yapmak içindir.
Psikiyatrik belirtiler ile bozukluk arasındaki birleşme noktasını belirlemek çoğunlukla karmaşık ve güçtür. Örneğin kişilik özellikleri ile kişilik bozuklukları arasındaki birleşme noktasını gibi. Karşı cinsiyet davranışı gösteren çocuklarla belirgin cinsel kimlik sorunu yaşayan çocuklar arasındaki benzer noktaların olması durumu da tartışmaya neden olmaktadır.

Bir psikiyatrik bozukluğun hoşnutsuzluk ve işlev kaybı yaratıp yaratmadığının belirlenmesi de karışık ve güç bir durumdur. CKB olan bireylerde hoşnutsuzluk ve işlev kaybının rahatsızlığın doğasından kaynaklanmadığı sosyal ve çevresel faktörlerden ileri geldiği düşünülmektedir. Karşı cinsiyet davranışının sosyal çevre tarafından kabul görmesinin ya da etiketlenmesinin ortadan kaldırılmasının sıkıntıyı yok edeceği savunulmaktadırlar. 

 Yukarıdaki açıklamayı ve kabul sürecini öne sürenler öncelikle cinsel kimlik bozukluğunun acil tedavi edilmesi gereken bir durum olduğunu kabul etselerdi  sonrasında destek amaçlı kabul süreci vurgusu yapsalardı samimiyetlerine bir nebzede olsa inanmış olacaktık. Fakat şu açık ve net olarak bilinmeliki ABD'deki sağlık kongresi üyelerince ortaya atılan bu açıklamaların temel amacı toplumsal çözülmeyi hızlandırmaktadır. 


CKB Bir Rahatsızlıktır. 
Kabul süreci ve mevcut hastalığı desteklemeye yönelik  durum yalnızca çocuklarda ve ergenlerde CKB açısından değil tüm psikiyatrik bozukluklar açısından geçerlidir. Bir örnekle açıklamak gerekirse ayrılık kaygısı bozukluğu olan bir çocuğun bağlanma nesnesinden ayrılmadığı sürece bir zorluk ve hoşnutsuzluk yaşamayacaklardır. Bu nedenlerden ötürü cinsiyet davranışları ve cinsel yönelimlerin cinsel gelişimin farklı bir görünümü olduğunu ve işlev kaybına neden olmadığını tartışmak zor olmaktadır. Sonuç olarak çocuğun ya da ergenin kendi bedenine yabancılaşması, biyolojik cinsiyet ile psikolojik cinsiyet arasındaki ayrımın sıkıntı yaratıyor olması doğaldır.
Sürekli ve yineleyici şekilde farklı cinsiyet davranışları gösteren bir çocuğa sahip olmak, hem ebeveynler hem de çocuk için huzursuzluk ve stres kaynağı olmaktadır. Bu çocuklar ya da ergenler yaşıtları ve yetişkinler merak edilip ilgi çekmekte ya da alay edilmektedirler. Etiketleme, dışlanma, aşağılanma, sözlü ya da fiziksel şiddet ve ötekileştirmeye maruz kalmaktadır ve bu durum diğer psikiyatrik bozukluklara da neden olabilmektedir. Bu bireylerin aileleri de etiketlenmekte ve benzer çatışmalı durumlara maruz kalabilmektedir. 

CKB toplumda çok nadir görülen ancak diğer psikopatolojilerin eşlik etme riskinin yüksek olduğu bir bozukluktur. Olgu sayısının bu denli az oluşu, araştırmacıların önündeki en önemli engellerden birisini teşkil etmektedir.
Son yıllarda klinik olarak tercih edilen ve öne çıkan yöntemler arasında; çocukluk dönemindeki müdahalenin tedavi edici olduğunu, uyumu sağlamak amacı ile oyun terapisi, bireysel ya da aile terapilerinin uygulanması gerekmektedir.
 
 DİKKAT!! 
 Birde çok tehlikeli bir yaklaşım olarak;
CKB’nin etkin bir tedavisi olmadığını düşünenler tarafından bir müdahale yapılmadan çocukların izlenmesi gerektiği, çocukluk döneminde karşı cinsiyet davranışı göstermenin doğal bir cinsel gelişim özelliği olduğunu okul öncesi ve okul çağında desteklenmesi gerektiğini düşünenler vardır.

 Anne-Babalar Dikkat! Bilinçsiz Korku ve Destek  , Kaş Yapacağım Derken Göz Çıkarmaktır. 

Cinsiyetler, aralarında katı ayırımlar olan unsurlar değillerdir. Bir çocuk, herhangi bir eğilimi olmadığı halde bir kız çocuğunun eşyasına yatkınlık gösterebilir, ya da bir kız çocuğu da aynı şekilde bir yönelim gösterebilir. Ebeveynlerin bu bağlamda ciddi tepkiler vermesi, çocuklar açısından baskı oluşturan ve rahatsızlık veren durumlardır. Bunlar olumsuz tepkileri de beraberinde getirmektelerdir. Ancak çocuklarda aşağıdaki belirtiler uzun bir sure boyunca devam ediyorsa, bir psikoloğa danışmakta fayda olabilir;

•Diğer cinsiyette olma isteğini veya ısrarını yineleyici bir biçimde dile getirme.
•Erkek çocukların kadınsı; kız çocuklarında erkeksi giysiler giyme konusunda ısrar etmesi.
•Oyunlarda sürekli olarak karşı cinsin rollerini oynamayı tercih etme (Jean giyme, Erkek Fatma gibi davranma veya sürekli olarak diğer cinsiyette olma fantezileri kurma.
•Karşı cinsin oyunlarına ve eğlencelerine katılma konusunda yoğun bir istek duyma.
•Özellikle karşı cinsten oyun arkadaşları seçme.