Hayatımıza yeni dahil olmaya başlayan Sanal gerçeklik bir diğer ismiyle, "Virtual reality; ya da kısaca “VR” sağlık ve tıp alanında oldukça fazla kullanılmaya başlandı. 

Peki VR & Soluma tekniği çalışması nedir? VR teknolojisinin tıptaki diğer kullanım alanları nelerdir? 

2020’nin Mayıs ayında Sleep dergisinde yayımlanan bir makale, içlerinden 10’unun uyku bozukluğu yaşadığı, 16-18 yaş aralığındaki 29 sağlıklı lise öğrencisi üzerinde yapılan bir çalışmayı sunmaktadır. Çalışmanın temel sorusu şudur: "Uyku saati esnasında sanal gerçeklik uygulamalarıyla beraber yavaş soluma teknikleri kullanılarak, gençlerin uyku kalitesi artırılabilir mi?"

Bu yirmi dokuz katılımcının, 2 gece boyunca polisomnigrafi (bir non-invazif parametre ölçüm yöntemi) yardımıyla uyku hâllerindeki değerleri kaydedildi. Birinci gün, kontrol grubuna yatmadan önce 20’şer dakikalık - kitap okumak gibi - dingin aktiviteler yapmaları söylenir ve polisomnigrafi değerleri not alınır. İkinci gece, yavaş ve diyaframdan soluma tekniği (bu soluma tekniği, katılımcılara önceden öğretilmiştir) ile rahat, dingin ve “immersive” VR (“daldırıcı”, fakat “inandırıcı” demek daha doğru kaçar) manzara kullanılır .

Konu hakkında, SRI International araştırma enstitüsünün Sağlık Bilimleri Merkezi’nden Dr. Dilara Yüksel şöyle diyor: “Müdahale gecemiz (ikinci gece), kitap okumak gibi sakin aktivitelerden farklı olmak üzere, katılımcıları rahatlatmak ve çevrelerine olan dikkatlerini dağıtmak amacıyla tasarlandı. Rahatlama etkisini hangisinin verdiğini tam olarak bilmiyoruz – VR mı, yoksa soluma tekniği mi? VR teknolojisini uyku üzerinde çalışmaya kullanmak için henüz erken bir aşamadayız, bunun için VR teknolojisinin kullanılabilirliğini ve elverişliliğini iyi bilmemiz gerekiyor.” 

VR teknolojisinin tıptaki diğer kullanım alanları nelerdir?

Sanal gerçeklik, sadece eğlence endüstrisinde değil, aynı zamanda sağlık sektöründe de önemli bir yer kaplamaya başlamıştır.

CGI (İng. Computer-generated imagery; “bilgisayarla yaratılan görüntü” anlamında – halk arasında “görsel efektler” tabiri ile eşdeğer) destekli simülasyonlar, insan bedeninin hemen her bölgesini gerçek zamanlı olarak yükleyebiliyor – bu sayede bir vaka üzerinde çalışan sağlık çalışanları, bir görev üzerinde çalışan laborantlar ve -enfeksiyon, pandemi, nadir vakalar, popülasyon trendi vb. ögelerin verisini çıkartmak adına - bir olgu üzerinde çalışan bilim insanları gerçek zamanlı görüntü elde edebiliyorlar.

Bunlar, VR teknolojisi var olmadan önce hesaplaması - veya tahmin edilmesi bile - gerçek emek ve uzun zaman isteyen işler arasındaydı. Şimdi ise bir ilacın hangi bölgede ne hızla faaliyet gösterebileceğinin simülasyonlarını yapabiliyor, bunları da ilgili sağlık çalışanlarına VR sayesinde gerçek zamanlı bir şekilde sunabiliyoruz. Bu teknoloji aynı zamanda cerrahların, ameliyatlara “uzaktan bağlanabilmelerini” de sağlamaktadır – robotik cerrahi teknolojisi ile birleşen VR, doktorlara ameliyata uzaktan (hatta belki evden) katılma imkânı tanımıştır [e1]. Benzer şekilde; cerrahi operasyonlar, laboratuvar işlemleri, analiz teknikleri vb. birçok yöntem 4K çözünürlük ve 360° görüş ile kaydedilerek (ve CGI yardımı ile) etkileşimsel (“interaktif”) simülasyonlara dönüştürülebilmektedir. Sağlık çalışanlarına ve bilim insanlarına yardımcı olduğu kadar, hastaların kendi durumlarını idrak etmelerine de yardımcı olur. Bu açıdan bakıldığında, eğitim sektörüne de katkısının yadsınamaz derecede olduğu görülebilir.

VR’nin sağlık sektöründeki geleceği nedir? Ve MR'da ne işe yarar?

Sanal gerçeklik teknolojisi, gün geçtikçe gelişmeye devam ediyor. Optimizasyon çalışmaları, sanal gerçeklik uygulamalarının “gerçekliğini” artırıyor ve geleceğin teknolojisinin temellerini şimdiden atıyor: MR (İng. Mixed reality; “‘karışık’ veya ‘karma’ gerçeklik”) teknolojisi, AR’ın gerçek ortamı “tarayıp sanala aktarma” özelliği ile VR’ın “soyut ortam özgürlüğünü” birleştiren bir potanisyel gelecek teknolojisi.

MR, bir nevi filmlerde görmeye aşina olduğumuz “tek el hareketi ile bir şemanın hologramını gösteren” teknolojiye benzetilebilir. Sağlık sektöründen örnek verilecek olunursa: Cerrahi bir operasyon esnasında cerrahın taktığı özel bir gözlük ve bu gözlüğe bağlı olan bir MR teknolojisi, hastanın üzerinde ameliyat yapılan bölgesini tarayarak 3 boyutlu bir model oluşturabilir, hasta üzerinde yapılması planlanan kesiklerin şemasını hazırlayabilir, hatta robotik cerrahi işlemler için adeta bir “3 boyutlu yazıcı” mantığı ile “ameliyatı önden tasarlayabilir.”

MR teknolojisine ek olarak, haptik teknoloji de muazzam umut vadediyor. “Haptik geribildirim” kavramı henüz sık duyulan bir şey değil – çünkü haptik teknoloji henüz geliştirilme aşamasında. En basitinden “fiziksel geribildirim” olarak adlandırabileceğimiz haptik geribildirim, MR teknolojisi ile birleştiğinde artık gerçeklik algısı yepyeni bir hâl almış olacak. Tüm kavramların karışmasını önlemek adına hepsine birer örnek verelim ve tıbbın evrimine spekülatif bir bakış açısı ile bakalım:

AR teknolojisi, çoktan var olan “gerçek gerçeklik” üzerine, uygulama içerisinde eklemeler yaparak onu “artırılmış bir gerçekliğe” çeviren bir teknolojidir. Günümüz itibarıyla selfie çektiğimizde yüzümüze ekleyebileceğimiz filtrelerde, amatör bir videoya eklenebilecek görsel efektleri ekleyen programlarda ve Pokémon GO gibi zamanında ün yapmış oyunlarda bu teknoloji kullanılmaktadır. Sağlık sektöründe ise; estetik cerrahiden önce bir ön izleme yapabilme, kör bireyler için renkleri uzak mesafelerden bile doğru bir şekilde sesli okuyabilen cihazlar geliştirebilme ve operasyon anında “alan tarama” teknolojisi sayesinde organların ve dokuların konumlarının modelini çıkartabilme (eğitim veya cerrahi amaçlı olabilir) gibi olaylarda potansiyel göstermektedir.

VR teknolojisi, normalde var olmayan bir ortamı “sanal gerçeklik” adı altında - uzun bir müddet boyunca da büyük olasılıkla bir bilgisayar yardımı ile - bilgi işlem sistemleri içerisinde oluşturabilen bir teknolojidir. VR içerisinde var ettiğimiz her şeyi yine VR içerisinde kullanabiliriz – ayrıca, VR içinde yarattığımız şeyleri VR dışında da etki gösterecek şekilde programlamamız mümkün. Eğer robotik bir kolu, bir VR uygulaması içerisindeki kontrollere bağlarsak, VR ortamda yaptığımız her kol hareketimizi gerçek ortamda robotik bir kol yapacaktır. Fizik tedavi için önemli bir psikolojik destek potansiyeline sahip olan bu örnek, haptik teknoloji ile birleştirildiğinde “gerçekçi hissettiren” kol hareketlerine sebep olacaktır.

VR’da haptik geribildirim, uygulamanın “fizik motoruna” [sanal ortamdaki simülasyonların birer fizik motoru bulunur – bu motor; moleküller, organlar, katmanlar veya taş toprak gibi materyallerin birbirleri nasıl bir fizik kanunu kullanarak etkileşime geçeceklerini belirler (itme, çekme, sürtünme, düşme, fırlama vb.)] bağlıdır ve fizik motoru ne kadar iyiyse haptik geribildirim de o kadar iyi olacaktır – fakat gerçek ortamdaki bir robotik kolun haptik analizi yapıldığında bu veriler VR’a yüklenebilecek ve bizlere VR için kullanabileceğimiz gerçek-hayat-kökenli, gerçekçi haptik parametreler sunacaktır. Robotik kolun sıkma kuvvetinin verileri VR’a geçirilecek ve sanal kol ile gerçek kol arasındaki güç farkı kapatılacaktır. Bir nevi “yeni bir kol” gibi.

MR teknolojisi, AR ve VR’da yaptığımız her şeyin bir üst versiyonu gibidir

En akılda kalıcı örnek, gerçek ortamdaki bir ögeyi (bir oda, bir alet, bir hastanın bedeni vb.) sanal ortama çeken ve bu ögeyi sanalda “modelleyen” AR teknolojisi ile bu modellenmiş “sanal ortam” üzerinde değişiklikler yapmamıza yarayan VR teknolojisinin birleşmesi olur. Şöyle düşünelim: Bir plastik cerrah olarak müşterinizin burnunun başka nasıl durabildiğini kafanızda canlandırıyorsunuz. Sonra, MR gözlüklerinizi takıp müşterinin yüzüne bakıyorsunuz. Müşterinizin yüzü eşzamanlı olarak taranıp sanal ortama geçiriliyor ve yine mükemmel bir hızla sanal öge hâline getiriliyor. Sizin de tek yapmanız gereken, müşterinin burnuna uzanıp, burnu kavrayıp, kendinize çekmek oluyor. Elbette, gerçek ortamda burun olduğu yerde duruyor – ama sizin gözlüklerinizde ise avcunuzun içinde bulunuyor. Siz de avcunuzdan aldığınız bu sanal burnu bir yere fırlatıyor ve yeni bir sanal burun alıp müşteriye takıyorsunuz. Eşzamanlı olarak ne yaptığınızı gören müşteri, yeni burnunu beğendiğini söylüyor. Taslağı kaydedip gözlüğü çıkarıyorsunuz ve işlemlere başlıyorsunuz.

MR + haptik teknoloji ise, tuttuğunuz burnu gerçekten elinizde hissetmenize yarayan bir çift eldiven giyiyor oluşunuzla açıklanır. Aynı şekilde bir kalbin, bir kemiğin ve beynin yumuşaklık farkını, gerçek bir kalbe, kemiğe veya beyne dokunmadan algılamanıza yarayan bir teknoloji. Sanal ögelerle olan etkileşiminizin gerçek geribildirimleri olmasına yarayan teknoloji, haptik teknolojidir. Özellikle risksiz eğitim amaçlı kullanılabileceğine dair birkaç pozitif düşünce söz konusu (ilk cerrahi işlemlerdeki riski azaltmak adına bir “talim” gibi düşünülebilir).

VR ve uyku konusunda ise, MR + haptik teknolojisinin geliştirilmesi sayesinde insanlar en rahat hissettikleri yerlere sanal ortamda gidip, gerçek hisler deneyimleyebilirler. Rahatlatıcı bir orman gezisinde ağaçlara dokunabilir, ılıman iklimlerdeki bir sahilde güneşlenirken ısıyı hissedebilir veya saymaya üşendikleri koyunların tüylerine dokunabilirler. Elbette bunların hepsi gelecekte kalıyor. Umalım ki o gelecek çok uzak olmasın.

drozdogan.com