Bugün, sadece konuşan değil, konuştuklarını yaşayan bilge lider, merhum Aliya İzzet Begoviç’in vefat yıldönümü nedeniyle, aziz hatırasına atfen yazıyorum...

Makam ve mevkiler, ateşten gömlek giymek değil, ateşin ta kendisidir. İnsanlığın selameti, huzuru ve mutluluğu için yola çıkanlar; ihlas, adalet, ehliyet, sadakat ve vefada örnek olurlarsa o ateş serin olur, yakmaz onları.

Tüm risalet sahipleri aydınlanarak aydınlatmışlardır insanlığın karanlık dehlizlerini... Kimi zaman, mübarek ayakları engellere takılmış ve sendelemişlerdir bu dehlizlerde mücadele ederken...

Hz. Âdem ve bir çok Allah (c.c.) elçisi “yanıldıklarını ve yenildiklerini” kabul ederek af dilemişlerdir Hak Teala’dan... İtiraf şartıyla affedilince, yardım kapıları açılmıştır kendilerine...

Hz. Adem (as) “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (1)

Hz. Nuh (as) “Rabbim (düşmanlarıma karşı) ben mağlup oldum, acele yardım gönder.” (2)

Hz. Musa (as) “Rabbim nefsime zulmettim, beni bağışla...” (3)

Hz. Yunus (as) “Rabbim, Sen’den başka hiçbir ilâh yoktur. Sen’i tenzih ederim. Gerçekten ben, zalimlerden oldum!”(4) diyerek bize, günümüz siyasi ve dini cemaat liderlerinin kulaklarına haykırırcasına, yanılmayı ve mağlubiyeti kabul ederek, yanılmayan ve yenilmeyenin yalnız Allah (cc) olduğuna şahitlik etmişlerdir.

Aydınlığın elçileri öyledir de ya onların izinden gidenler?

Onların her biri gökteki yıldızlar gibidir..

Özü Nur, sözü Nur olan Efendimiz’in (sav) vahiy katipliğini yapan Muaviye’nin, oğlu Yezid’i kendinden sonra tahta oturtmaktaki “inadı” uğruna yol açtığı facialar hâlâ unutulmamıştır.

Ümmet-i Muhammed’in (sav) Sahabeye karşı olan sevgi nazarındaki netlik tam manasıyla Muaviye’de tecelli etmemiş ve etmiyorsa, günümüz bazı siyasi ve dini cemaat liderleri neden anlayamaz ve göremez bu gerçeği diye merakla ve kahırla sormuşumdur kendime.

Babasının emriyle liderlik makamına oturtulan Yezid’in, koltuğunu koruma uğruna, süt kardeşi, ehlibeytimizin yıldızı İmam Hz. Hüseyin’i (r.a) Kerbela’da şehid ederek kıyamete kadar lanetle anılmasından hâlâ ders almayacak mıyız?

Kimse farklı değil!

Kimsenin bir ayrıcalığı yok!

Hak Teala kimseye torpil yapmaz!

Sünnetullahına uymayan kullarını Huneyn ve Uhud’da oldugu gibi sahabe de olsak, sıradan bir kul da olsak, olması gereken istikamete çekiverir.

Sen, ben ve biz kimiz ki başarıları kendimizden, yenilgileri ise hep karanlık güçlerden görecegiz? “Zafer Allah’tandır, mağlubiyet nefsimizden” ‘gerçeğini’ kabul etmeden olgunluğa ve başarıya ulaşamayacağımızı ne zaman kabulleneceğiz?

Bu erdemi göstermenin bir dirayet ve kazanç olduğunu ne zaman anlayıp, kurtulacağız bu enaniyetten? Gönülleri bizlere bağlı olan kitleleri yönlendirirken etrafımıza toplanan, kendilerini olduklarından daha üstün ve seçilmiş insanlarmış gibi gösteren dalkavukları, ellerimizin tersiyle ne zaman itecegiz yamaçlarımızdan?

Ne zaman el-etek öpmek için sıraya giren, varlık zamanı gelip darlık zamanı kaçan kapıkullarına karşı uyanık olacağız? Biz, yanımızda bizimle fikir, amaç ve gönül birliği yapan, çekinmeden uyaran gerçek dostlarımız mı olsun istiyoruz yoksa güdülecek sürüler mi?

Milletimiz artık düne göre daha akıllı ve daha sorgulayıcı elhamdulillah...

Ülkemizde ve bilhassa İslâm alemindeki kemikleşmiş bu kralcı yapının, kurulan bu statükocu düzenin bozulmaya başladığına dair işaretler artarak devam ediyor çok şükür! Artık hiç kimse aklını, gönlünü ve cüzdanını başkalarına kiralamıyor!

Manevi ve siyasi liderlerin karşısında, “Gassil’in elindeki meyyit gibi olacaksın” (Ölü yıkayıcısının önünde teneşirde yatan ölü gibi) yalanı ve şirkinin tesirlerinin geçmekte olduğunu, yaşanan olaylar ve elde edilen kazanımlar ispatlamaktadır.

Despotizme ve otokrasiye dayanan değil, kollektif akla dayanan şura yönetimi anlayışıyla başarılı olan liderler, aynı ihlas ve samimiyetle görev başında oldukça, içimizdeki ve dışımızdaki tüm zulüm saltanatlarından kurtuluşumuz kısa zamanda gerçekleşecektir inşaallah.

“Yanılıp, yenilebileceğini” bilen ve zalim yönetimlere “One minute” diyebilecek cesur kanaat önderlerine o kadar çok ihtiyacımız var ki!

Rabbimizden dileğim; başta ülkemiz olmak üzere tüm İslâm coğrafyasında bulunan ve bugün hâlâ on binlerce insanı peşlerinden sürükleyen siyasi ve manevi (hareket-kanaat) önderlerle beraber hepimizin, geçmişte yaşanan tüm yenilgi ve yanılgılardan ders almamızdır! Ve yine dileğim; emanetlere sadık olanlara sadakat ve ehliyetle, şecaatle, uhuvvetle, istişareyi ilke edinerek mayınlarla dolu yolumuza sabır ve selametle devam etmemizdir...

Rabbim bizi sadece kendisine kul, Rasûlüne (sav) ümmet olma bilincinden ayırmasın!

Allah’ım, senden nimetlerinin tamamını, akıl ve beden sağlığımızın devamını, hayat filmimizin sonunun rızana uygun şekilde güzel bitmesini diliyoruz..

Bosna İstiklal Savaşı’nın Başkomutanı ve örnek lideri Aliya İzzetbegoviç’in ruhu şad, kabri nur, mekânı cennet olsun.

Haftaya Cuma günü buluşmak temennisiyle....

Yüzünüzden tebessüm, dilinizden dua eksilmesin... (Amin)

(1) A’RÂF- 23, (2) KAMER- 10 (3) KASAS- 16, (4) ENBİYA- 87

- - - -