HaberVakti.com yazarlarımızdan, Tv. programcısı, başarılı sunucu Muhammed Binici kaleme aldığı son yazısında 31 Mart seçimlerinde yaşananları ve ortaya çıkan sonucu değerlendirdi. Zülfiyare dokunan tespitleri oldu!

İşte o yazı:

ÇÖZÜLMEDEN ÇÖZÜME

Türkiye’nin bugün geldiği durum hakkında -tıpkı referandum seçiminde olduğu- gibi çok önceden öngörüde bulunmuş, iktidara ara gazı verenlerin seçimden sonra eleştiriye geçeceğini, kimi yayın organlarının kötü gidişi görmek şöyle dursun geçiştirip perdeleyerek önüne duvar öreceğini, Ankara’nın hiçbir şansı olmadığını, İstanbul’un bıçak sırtında olduğunu ve hatta kaybedilebileceğini, Adana, Antalya, İzmir’de de durumun farklı olmadığını, evliyalar şehri Bursa’nın dahi el değiştireceğini defalarca dile getirmiş, ulaşabildiğim sorumlu kişilere de bilgi paylaşımında bulunmuştum. Bu yazıyı kaleme almamın sebebi “bakın ben söylemiştim” demek asla değil. Zira görünen köy kılavuz istemiyor zaten.

Peki daha o günlerden içinde bulunduğumuz zaman dilimini nasıl tahmin edebildik. Ve neden bu durumdayız?

Neden mi?

Görev ve sorumluluk verilen üst düzey teşkilat mensuplarının halkı aşağılar şekilde hareket ederek seçmenin gönlünü kırması,

Göreve getirilen sorumluların seçim stratejilerinden bihaber olup sahayı tanımaması

Belediyelerde üst makamlara çıkmak için kurmadıkları bağlantı bırakmayan, istedikleri olmadığında da sırtını dönüp küsen, işi yavaşlatan başkan, müdür, şeflerin seçim döneminde tek bir seçmeni dahi aramaması. (Şimdi yeni yönetim bu adamları kapının önüne koyduğunda bu tiplerin yüzünü merak ediyorum. Ya da en başından birlikte mi çalışıyorlardı? Yorumu size bırakıyorum.)

İl, İlçe, teşkilat mensuplarının seçmenin gözünün içine bakıp elini sıkmaktan aciz olması

Teşkilatlara üye olmak isteyenlerin, olanların Partiyi üst makamlara çıkmak için bir sıçrama tahtası olarak görüp dava şuurundan uzak olması

Teşkilatları ne acı ki cebindeki paradan ve babalarının birikimi ile caka satmaktan başka meziyetleri olmayan liyakatten uzak kişilerin doldurması ve bu kişilerin tek davasının da ihale, rant, makam ve mevki peşinde koşmak olması

Camianın adeta mottosu olan “Millete hizmetin Hakk’a hizmet olması” düsturunun sözde kalması ve görevi getirilenlerin “dava” anlayışının “para” eksenine kayması

Ankara gibi bir metropolde Ülkücü tabandan gelen Mansur Yavaş gibi bir adayın ittifaka gidilen MHP’nin oylarını alacağının öngörülememesi (Mehmet Özhaseki Kayseri’de iyi işler yaptı. Müthiş projeler üretti. Kısaca Kayseri, Kayseri oldu ama Ankara seçmeninde Özhaseki’nin bir karşılığının olup olmadığı konusunda yeterli olacak düzeyde istişari bir analiz ve çalışmanın yapılmaması