Karşınızdaki insanın mecburiyetlerini ne kadar paylaşıyor ve azaltıyor; hürriyetlerini yaşaması için ona ne kadar teşvik, fırsat ve imkân sunuyorsanız, ona o kadar sevgi ve muhabbet besliyorsunuzdur…

– Yine ne diyorum değil mi?

– Günümüz kuşağının aile ve evlilik kurumu üzerindeki tereddütlerine ve bu alandaki başarısızlıklarına değinmek istiyorum. Bunu yaparken de bir tema üzerinden gitmeyi daha doğru buldum. Çünkü yaptığım tüm konuşmaların sonu hep aynı yere bağlanıyordu; “ayn-ür rıza” eksikliğine.

– Peki nedir bu “ayn-ür rıza”? Kusur görmeden, muhabbet ile bakan gözler, demek. Ya da sana ait olmayan bir acıyı hissedebilmek. Belki bir “insan tarifi”ni açıklayan bir söz. Çoğaltabilirsiniz…

– Muhabbet ile bakmanın insanı dönüştürerek kurtaracağını ve mutluluğa götüreceğini işleyeceğiz bugün.

–   Cemil Meriç’in Lamia Hanım’a bakarak Müslüman olması,

–   Necip Fazıl’ın doğru ateşi bulan kalp madeninin eriyip yeniden şekilleneceğini söylemesi,

–   Füruğ Ferruhzat’ın “Ben sen olayım, sen tepeden tırnağa sen!” dizesindeki itirafını,

– Friends dizisindeki Chandler ve Monica’nın evlenmekten korktukları ve sonrasında bu korkularının başlarına gelmesi ama bunun o kadar da korkutucu bir şey olmadığını anlamaları,

– Aslında hepsinin ortak noktası sevgi ve muhabbetin insanı dönüştürüp kurtardığıdır. Bırakın korktuğunuz başınıza gelsin. Kırılmak, kırılmaktan korkmaktan çok daha güzeldir.

– Acele etmeden usul usul bakmak ve sevmek gerekiyor. Hayat kendi akışı içinde gerekli düzenlemeyi zaten er ya da geç yapıyor.

– Sanırım çocukluk yıllarında okumuştum; “İnsan Ne ile Yaşar”ı ve cevabının sevgi olduğunu öğrendiğimde o an idrak edememiştim bunu ama bugüne gelindiğinde taşlar yerine oturuyordu. Sevgi görmüyorsan, göster ki yaşatabilesin karşındakini. Ruhuna iyi gelen şeylere, insanlara yönel. Çünkü insana muhtaçlığımız hiç bitmeyecek. Yaratılışımız bu şekilde.

Sevginizi ve muhabbetinizi başkalarıyla paylaşmak, tamamen benmerkezci şu hayatta nadir yapılan sağlıklı bir idmandır. Evlilik ve aile kurumuna bu şekilde bakıldığında hayat başa çıkılması daha kolay bir yer oluyor. Zira aksini düşünecek olursak hızla akan bu hayatta alelacele koşarken birbirine bir şeyler söylemeye çalışan insanlardan farkımız kalmayacak. Her adımımızı boşluğa atmak gibi..

– Burada anlatmaya çalıştığım şeyleri aslında Sait Faik Abasıyanık tek cümle de açıklıyordu; “bir insanı sevmekle başlar her şey”.. sevdin mi değişirsin, dönüşürsün, muhabbetle bakarsın, karşındaki insan olursun..

– Ve unutulmamalı ki; karşınızdaki insanın mecburiyetlerini ne kadar paylaşıyor ve azaltıyor; hürriyetlerini yaşaması için ona ne kadar teşvik, fırsat ve imkan sunuyorsanız, ona o kadar sevgi ve muhabbet besliyorsunuzdur.. .