– Filmi başa sarıyoruz! ‘Menemenin soğanlı mı ya da soğansız mı’ olmasını tartıştığımız kadar veyahut ‘balığa limon sıkılır mı sıkılmaz mı’yı tartıştığımız kadar tartışmadığımız şeyler var. Makasın açıldığı yere gideceğiz; ahlakı, erdemi, bilgiyi, bilimi, evreni, emeği, saygıyı, modernizmi, sistemi tartışacağız. Zira bunların tartışılmadığı yerde bir neslin sahip olabileceği tek kimlik sanal kimlikten öte geçemeyecektir.

– Gençler kimdi? Nasıl yetiştiler? Aslında ne istiyorlar? Kimse bunu sormadı.

– Kimlik edinme sürecinde büyük bunalım yaşayan genç nesiller, yaş – arkadaş gruplarının etkisiyle ya pornografi ya bağımlılık yaratan maddelere yönelmeler ya intihara sürüklenmeler ya da ezoterik grup ve cemaatler tarafından yutulmaya başlandılar.

– Örneklemeler üzerinden gidecek olursak: Daha iki hafta önce bir intihar mektubu olarak görülse de aslında umudu yitirilmiş, yalnızlıkla gelecek kaygısının harmanlanmasından oluşan günümüz gençliğinin manifestosunu toplum olarak hepimiz okuduk. Gençliğe ideal, ruh, gaye veremeyen yönetici sınıfının ve gençlere kol kanat geremeyen toplumun intiharıydı aslında olan…

– Diğer bir örneklem ise geçen hafta Cübbeli Ahmet Hoca’nın gündeme getirdiği selefi dernekleriydi.  Bu selefi derneklerinde kaç bin tane gencin yarınlarını sattığını biliyor musunuz? Bu derneklerin DEAŞ’ı desteklediğini, çocukları okula yollamanın, askere gitmenin şirk olduğunu ve kendi okullarında genç beyinleri zehirlediklerini biliyor musunuz? FETÖ hangi sosyolojik zeminden beslendi ise bu sahtekâr/şarlatanlar da aynı zeminden besleniyor.

– Bir toplumun dini inançları, ideolojik, psikolojik ve sosyolojik dini beklentileri sağlıklı yollardan karşılanmaz ise bu ihtiyaçları karşılamaya çalışan birçok sahtekârın ortaya çıkması normaldir.

– Peki ne yapacağız?

Gençlik politikaları hakkında yazmış olduğum kitabımda da anlattım. Hatta anlatmakla kalmayıp gençlik meselesinin yerel yönetimler kanalıyla çözüleceğini belediye başkanlarından tutunda belediyelerde görevli gençlik müdürlerine kadar herkese izah ettim. O zamanlar anlatılanları kulak arkası eden yöneticiler geçtiğimiz günlerde tekrar iletişime geçmek istediler. Çünkü iflasın eşiğine geldiler.

– Farkındasınız değil mi? Bir sürü parça parça gençlik STK’ları var. Bazıları güçlerinden ötürü çoğunluğu sağlarken bazıları yetersizliklerinden ötürü kısa zaman içinde kapıya kilit vuruyor. Peki ya sonra? Toplum nur topu gibi psikolojik ve sosyolojik açıdan sorunlu gençler kazanıyor.

– Hâlbuki belediyelere önerdiğim; yereldeki gençliği ilgilendiren kararların ve gençlik politikalarının oluşturulma sürecine gençlerin bizzat dâhil edilmesi amacı taşıyan ”Birlikte Yönetim Modeli”dir. Gençlik ve yerel yönetimler arasındaki uyumsuzlukların sağlıklı bir entegrasyon sağlanarak giderilmesi sağlanacak. Belediyelerin bünyelerinde oluşturacakları bu modelle beraber gençlere kendilerini etkileyen kararlarda ve eylemlerde karar alma mekanizmasına katılma olanağı sağlanacaktır.

– Gençler sivil düşünecek, birey olarak var olmayı öğrenecek, eleştiriye tahammülleri olacak, haklarını savunabilecek ve farklı fikirler ifade etmekten kaçınmayacaklar. Böyle yetişen bir neslin herhangi bir zararlı kurum ya da kuruluşa gideceğini kim düşünebilir? Ya da herhangi sebeplerden ötürü intihar edebileceğini…