Bismillahirrahmanirrahıım

Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehl-î Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Mümin kardeşlerimize, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı Gazi ve Şehidlerimize salat ve selam olsun!

Allah’ın lütfuyla dokuz yıl evvel kaleme aldığımız “Her değişim bir kelimeyle başlar - (Change starts with a word!)” balıklı yazımızı günümüze uygun düzelterek tekrar yayınlamayı faydalı gördük!


İslam düzenindeki helaller ve haramlar; devletlerin, vatandaşlarının emniyeti için koyduğu trafik çizgi ve işaret levhaları gibidir. Düz çizgiler kesin sollama yasağını, kırmızı çizgili ok işaretli trafik levhaları da tehlikeli virajları gösterir. Aynen bunun gibi dinimiz İslam’daki haramlar da ferd, toplum ve devlet için zararlı ve tehlikeli yolları gösterir. Helaller de, aralıklı sollanabilir çizgilere benzer. Aşırıya kaçmamak şartıyla fert, toplum ve devlet için faydalı yolları gösterir. Biz vatandaş olarak bu trafik kurallarına uyup uymamakta, sonuçlarına katlanmak şartıyla nasıl serbest isek, Yüce Dinimizin helal ve haram ilkelerine uyup uymamakta da serbestiz. Hepimiz kulluk okulunda imtihan olan birer talebeyiz. Hayrı (Helali) ve şerri (Haramı) seçme özgürlüğümüz var. Neticede kendi düşen ağlamaz.

İlmen, aklen ve vicdanen düşünen bir kişi faiz, fuhuş, kumar, içki ve cinayet gibi Hz. Adem (a.s)’den beri dinimizin haram kıldığı şeyleri çağdışı sayabilir mi? Eskiden zararlıydı şimdi faydalı oldu diyebilir mi? Peygamberler, Allah Teala’nın; (cc) fert, toplum ve devletin huzuru ve mutluluğu için helal (faydalı) ve haram (zararlı ve tehlikeli) ilkelerini yaşayarak duyurmakla görevlidirler. Medeniyetlerini Allah’ın bu ilke ve inkılab temelleri üzerine kuranlar, maddi ve manevi alanlarda yükselerek insanlığa her sahada örnek olmuşlardır.

Asırlarca dinin ilkelerine, milli kültür, örf ve adetlerine bağlı bir toplum iken izzet içinde süper güce sahip bir devletin Müslüman vatandaşları olarak yaşadık. Malazgirt, Çanakkale ve en son İstiklal savaşlarında bombaların altında bile namazlarımızı terk etmeyerek inançlarımızdan taviz vermiyorduk. İçki dökülen tarlalarımızda koyunları bile otlatmayan bir millet idik.

1911’de Edirne’yi işgal edip yüzlerce kızımızı bir handa esir ederek, “Size üç gün müddet! Ya vücutlarınızı bize teslim edecek ya da yanacaksınız!!!” diyen düşmana, “Bre gavur! Üç gün düşünmeye gerek yok. Yanacağız ama sizin pis ellerinize tek bir saçımızı dahi teslim etmiyeceğiz” diyerek namusları uğruna yanarak şehadeti seçen bir ümmet idik.

Şairimizin “Bize bir nazar oldu, Cuma’mız pazar oldu, bize ne olduysa hep azar azar oldu” mısralarında belirtildiği gibi asrımızın Müslümanlarını bilhassa genç neslimizi kelime oyunlarıyla şeytan ve yandaşlarının hile ve desiselerinin kurbanı yaptılar. 

"Bu Kur’an, bu Müslümanların hayatına ilaç olduğu sürece biz bunları yenemeyiz” diyen masonik Siyon-Haçlı çevreler gizli toplantılarındaki protokollerinde “Change starts with a word! (Her değişim bir kelimeyle başlar)” oyununu sahneye koydular.

Savaşlarda yenemedikleri yeryüzündeki Müslümanların nesillerini; yobaz, ilerici, gerici, çağdaş ve çağdışı gibi kelimelerle yenmeyi başardılar. Bu kelimeler sadece halkı Müslüman ülkelerde kullanılan zehirlerdir. Hıristiyan, Yahudi, Budist toplumlarında batıl da olsa inançlarının gereğini yapanlara hatta ineğe tapan Hindulara bile gerici, yobaz, çağdışı diye bir tabir kullanılmazken; yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah’a (cc) kul olmak için uğraşan en son ve en mükemmel İslam dinini yaşayanlara yobaz, gerici, çağdışı, fanatik, tutucu kelimeleriyle saldırdılar. Namaz kılana yobaz, içki içmeyene gerici, başörtüsü takana çağdışı diyerek bizi tarihimize, medeniyetimize ve dinimize yabancı hatta bir çok gencimizi düşman ettirmeyi başardılar. Batının “tek dişi kalmış canavar” medeniyetine hayran hale getirdiler!.

İşte bugün 31 Aralık Salı akşamı Miladi 2020 yılına gireceğimiz yılbaşı gecesi eğlencelerindeki maskaralık bu kelime zehirlerinin ve gayri resmi ama fiili Mandacı işgalin acı neticeleridir.

Şunu iyi bilelim ki, biz Müslümanlar yeni yılımızın başlangıcı olarak Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz ’in hicretini esas alırız. İbrani takvimine göre ise 4 ayrı yılbaşı vardır, bugün kullanılan ve takvim yılı olarak 5771. yılı gösteren İbrani takvimi ise Musevi inancına dayanan varsayımsal bilgiye göre Hz. Süleyman (a.s) Efendimizin doğum gününü esas almaktadır. Hıristiyan alemi de Hz. İsa (a.s) Efendimizin babasız dünyaya gelişindeki mucizevi doğumu takvimlerinin başlangıcı yapmıştır. Bütün bu yeni yılların başlangıcı Peygamber Efendilerimizin şanlı mücadelelerine dayanır. Miladi olsun, Hicri olsun yeni yıl takvimlerinde İslam’ın hâkimiyeti vardır.

Dine dayanan ve bir büyük Peygamberin doğumunu esas alan bir miladi yılın gecesi olan yılbaşı içkiyle, fuhuşla ve çılgınca eğlenceyle nasıl kutlanabilir? “iyi ki doğdun İsa” diyerek ellerinde içki şişeleri ve sarhoş naraları ve çılgınca ahlaksız eğlence hezeyanlarıyla nasıl kutlanabilir?

Bu haram sahneler Allah’a isyan değil midir?
Peygamberlerle alay etmek değil midir?
Peygamberlerin tamamı içkiyi, zinayı, fuhşu ve faizi yasak etmek için mücadele edecekler, iman ettiğini söyleyenler de onlarla dalga geçercesine bir Peygamberin doğumunu yasak ettiği yollarla kutlayacaklar!

Gelin Müslümanlar olarak haram ve helalleri insanlara tebliğ mücadelesi uğruna hayatını çilelerle geçiren, çarmıha gerilen fakat Allah’ın(cc) lütfuyla hâlâ semalarda yaşayan Hz. İsa (a.s)’ın doğumunu, helalleri terk ederek haram yollarla kutlayanların elinden kurtaralım. İslam alemi olarak babasız mucizevi bu doğum olayını namazla, dua ve şükürle kutlayalım. Hz. Havva, Hz. Amine ve Hz. Hatice anamızla birlikte ismi Kur’an’ı Kerim’e Sure olmuş, namus iffet ve sabır örneği, “mabede adanan kadın” manasına gelen Hz. Meryem anamızı da rahmetle analım.

Temeli dini öğretilere dayandığı halde bugün bir karnaval çılgınlığıyla taşkınlıkların ve ahlaksızlıkların merkezi haline gelen Miladi YILBAŞI’nda dinimize, örfümüze ve ahlaki düsturlarımıza aykırı hal ve davranışlardan kaçınalım! ‘’Yılanbaşı Noel Mandacılığına Hayır!’’ diyelim İnşAllah!

 

“Ey müminler! Size ne oluyor ki; indirilen ilahi emir ve yasakların tümüne inandığınız için sizi sevmeyen o kâfir ve münafık toplulukları (niçin) seviyorsunuz!?”(Âli İmran. 119)

“Ey iman edenler! Kendilerine daha evvel kitap verilen ve bu kutsal kitapların içeriğini değiştirdikleri için sapıtan Hıristiyan, Yahudi veya bunlara benzeyen herhangi bir gruba uyarsanız imanınızdan sonra sizi yeniden kâfir yaparlar!” (Âli İmran, 100)

Ey Muhammed! Bir sene Bizim İlahlarımıza Siz, bir senede Senin ilahınıza Biz, ibadet edelim. Kulluk yapalım diyen Müşriklere De ki; Ey kâfirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Siz de benim taptıklarıma tapacak değilsiniz! Ben sizin ibadet edeceklerinize ibadet edecek değilim! Siz de benim ibadet ettiğime, ibadet edecek değilsiniz. Sizin dininiz size, benim Dinim bana! (Kafirun Suresi) ilahi mesajları ve İslam Sözleşmemizdeki diğer tüm helal ve haram ilkelerine uyarak Hayatlarımızı geçirmemizi Allah (c.c) hepimize ihsan buyursun!

Salı Akşam saat 20.30'da, Akit TV ve Kanal 68 TV’den canlı “MİLLİ DİRİLİŞ” programında daha kapsamlı anlatabilme temennisiyle Allah’a emanet olunuz!

Hak, Adalet, İlim, İman ve Terbiyeyle oluşacak ahlak ve İrfan toplumuyla Fethin sembolü Ayasofya'mızın açılması, Mescid-i Aksa'mızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız kutlu olsun.

Selam, sevgi ve duayla...

Şevki Yılmaz

www.sevkiyilmaz.net

www.habervakti.com

Twitter:

@sevkiyilmaz

Facebook:

@sevkiyilmaztr

@sevkiyilmaz1955