Bizler insanız ve birlikte yaşama zaruretimiz vardır. Bizi biz yapan temel değerlerin farkında olmalı ve bunların peşine düşmeliyiz ki toplu olarak insanca bir arada yaşamayı başarabilelim. Bunların başında insana hürmet gelmeli. İnsana değer vermek, var olmamızın sorumluluğudur ve şarttır. İnsanın zaruri faaliyetlerini yapabilmesi, üretken ve dengede olabilmesi; içinde bulunduğu çevre ile yakından ilişkilidir.

İnsan taşıdığı düşünceden daha büyüktür

Bizim anlayış ve yaşayışımıza uygun olmasa da her insan değerlidir. Çünkü insanın değeri Allah’a (c.c.) ait olmaktan kaynaklanır. Bilmeliyiz ki, insan her an kendisine ulaşan etkilerle değişebilir, dönüşebilir ve her an yeniden yapılanmaya müsait bir cevher taşır. İlişkileri onu değişmeye ve daha iyiye doğru evrilmeye hazır hâle de getirebilir ya da içinde bulunduğu hâli ve taşıdığı anlayışı esas kabul edip onları korumaya ayarlı hâlde tutabilir. İnsanın yapısı, değişip güzelleşmeye, daha iyiye ulaşmak için gayret etmeye müsaittir. Gelişebilmesi ve daha iyi olabilmesi için de yeniliğe açık olması zaruridir. Dolayısıyla insan var olduğu için anlamlı ve çok önemlidir. Bizim gözümüzde kıymet kazanması ise tamamen bizim kendi içimizdeki insanlık katmanlarını aşmamızla, kendi kuyularımızdan çıkıp insanca düşünmeye başlayabilmemizle yakından alâkalıdır. İnsan nasıl düşünüp nasıl yaşarsa yaşasın, ona hürmet etmek, onun içindeki insanlığı aktif tutacak bir gıda sunar. Hürmet etmeyi kendi insanlığının temel taşı gibi görmek, kendisine yardım etmektir ve Rabb’imizin (c.c.) o kişiye rahmetinin nasip olması demektir. Çünkü insan; düşüncelerinden ve yaşadığından daha büyüktür.

Çevresindekilerle niza ve cedel; kişinin iç savaşın dışa yansımasıdır

İyi tutum her insana iyi gelir. İnsanı koruyan dünyayı korumuş olur. İnsana değer vermek; var olmanın değerini kavramış olmaktır. Allah’a (c.c.) hürmet etmenin insana da hürmet etmek anlamına geldiğini akletmiş olmak demektir. Niza ve cedelin önce taşıdığı yüreği yağmaladığı, yıprattığı ve kararttığı gerçeğini bildikçe insanda daha sulh merkezli davranma eğilimi oluşur. Bu ancak yüreğin öğrenmesiyle mümkündür.  O zaman bilgi, insanın iç düzenlemelerini sağlayan en etkin unsurdur. Bilgi, bizi Allah’a (c.c.) göre düşünme ve Peygamberimize (s.a.v.) göre yaşama derdine düşüren en önemli rahmet ve nimettir. Biz içimizde dingin ve barışık olursak bu önce bizi dengede tutacaktır. Bunun için de bilgi önce bize tesir etmeli ki sonra bu dışarıya yansısın. Önce içteki cedeli bitirelim ki dışarıya sulh ile bakabilelim.

Yürek heybemizde ne var?

Sakin zamanlarda ne biriktirdiysek zor zamanlarda bizler otomatik olarak var olanın etkisi altına gireriz. O zaman iyi davranma hâli anlık değil, kalıcı olsun istiyorsak yürek heybemizde insana hürmet, yardımseverlik ve merhamet biriktirelim. Ve diyelim ki Ya İlahi, seni razı edecek anlayışı ve tutumu bize nasip eyle. Biriktirdiklerimiz öyle güzel olsun ki ortaya çıkanlar güzel olsun. Bize merhamet et ki kullarına karşı merhametli, şefkatli ve kuşatıcı olalım. Her düşündüğümüzün ve yaptığımızın önce Sana uğradığı bilincini bizde canlı tut, ey âlemlerin Rabbi olan ulu Allah’ım (c.c.)!