Kültürel ve ahlaki kodlarımızda bulunmayan kepazeliklerle toplumumuzun gündemine sokulan dizi, eğlence ve yarışma proğramları, reklam filmleri ile hem ruhlarımız, hem neslimiz iğdiş ediliyor.

Şehirlerin en kalabalık alanlarındaki reklam panoları ile, görsel ve sosyal medya araçları ile, gayri meşrû, gayri ahlâkî tüm argümanlar, iblisi kıskandıran bir maharetle ve kışkırtıcı bir şekilde toplumun tüm fertlerine cezbettirilerek sergileniyor.

Müthiş bir şeytanî zeka ile üretilen algı operasyonları, toplumun genetik kodlarındaki ahlâkî insicâmı bozmaya yönelik tasarlanıyor ve sinsice sunuluyor.

Çocuklarımız, aynı evde yaşadığımız yabancılar haline geldi. internette oynadıkları oyunlarla ve izledilleri filmlerle, onlara konduramayacağımız hatta inanamayacağımız vahşi alışkanlıkları kazanıyorlar.

Duygusuz, hayatın gerçekliklerinden habersiz, bencil, konformist bir nesil geliyor. Vatanı için canını vermeye koşanları anlamayan, şehidler için dökülen gözyaşlarına anlam veremeyen, yetimlerden habersiz, bunca acının yüreklerini acıtmadığı ruhsuz bir nesil!..

Savaşı, mülteci kamplarını, tecavüzleri, işkenceleri, bilgisayar oyunu veya çizgi film zanneden ve hayatının merkezinde sadece eğlence olan ‘haz’ ve ‘hız’ düşkünü bir nesil!..

Sunulan imkanların, önlerine konulan nimetlerin kıymetini bilmeyen, hazırcı, vefasız, şükürsüz bir nesil geliyor!..

Her şeyi kendilerinin hakkı gören, istediğini alamadığında ortalığı yıkan, hep korunup kollandığı için dünyanın merkezinde sadece kendisi var zanneden, herkesin kendisine hizmet etmesi için var olduğunu sanan bir nesil!..

Hayatındaki en mühim şey tablet ve akıllı telefon olan, şarjsız veya telefonsuz kaldığında, dünyanın sonu gelmiş ya da esarete mahkum olmuş gibi hisseden bir nesil!..

Annesine babasına saygı ve hürmet, onların rızasını almak için fedakarlık etmek bi yana dursun, bilakis her dediğini yaptırmak için çemkiren, evin efendisi konumunda günlük hayata komuta eden çocukları biz kendi ellerimizle güzel güzel yetiştiriyoruz.


Düşünsenize bu nesil, üç-beş yıl sonra ana-baba olacak, çocuk yetiştirecek, evini idare edecek hatta üllkeyi yönetecek, vatanı savunacak!

Ama nasıl?!..

Hangi kabiliyetle, hangi vizyonla, hangi cesaretle, hangi yürekle, hangi ulvi değerlerle?!..


Çocuklarımızı hayatın içinde karşılacağı tüm gerçeklerden kaçırdığımız, adeta bir fanus içine koyarak koruduğumuz, hiç bir zorluk ve sorunla yüzleştirmediğimiz için böyle bir nesil ortaya çıktı..

Çocuk istemeden veya istediği bir şey, kendisine hedef gösterilerek o hedefe varması durumunda elde edebileceği söylenerek çabalamasına fırsat verilmeden, hayal bile edemeyeceği her imkanı, her teknolojiyi, her giyecek ve yiyeceği önüne hazır koyduğumuz için böyle bir nesil ortaya çıktı!..


Açlık bilmiyorlar, susuzluk bilmiyorlar, parasızlık bilmiyorlar, üşümüyorlar, düşüp yaralanmıyorlar, toprakta çamur yapıp oynamıyorlar..  

Yamalı elbise, yırtık ayakkabı hiç görmediler. Yağmurda ıslanmalarına bile fırsat vermiyoruz. Yürüyerek okula, kursa gitmedikleri için yorulmuyorlar da.. Parkta bile rahat bırakmıyoruz ki; aman düşecek aman çarpacak diye.

Hiç bir iş buyurmuyor, hiç bir sorumluluk da yüklemiyoruz artık çocuklara...

Çocuk açlığı, yokluğu, parasızlığı bilmiyor ki fakiri düşünsün, yetimi düşünsün! Ekmeğe gelen zamdan ona ne?! Soğukta bir tas çorbaya ihtiyacı olan var mıdır diye aklına bile gelmiyor. Huzurun, güvenliğin, bolluğun, bereketin nasıl kıymetini bilsin?!..

Haram, helal mi? O da ne?!..

. . .

Korkunun ecele faydası yok!

Marka meraklısı, tüketim çılgını, emperyalizmin prangalı kölesi hâline gelmiş, egosu kendinden on kat fazla, ruhsuz bir nesil ile yüzleşmeye hazır mısınız?!

 

Fi emanillah