Gündem

İstanbul Sözleşmesi devam mı ediyor?

Abone Ol

Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, Sürekli Eğitim Merkezi Müdürlüğü, Ankara ve çevresindeki kamu kurum ve kuruluşlarına İstanbul Sözleşmesi çerçevesinde tartışmanın odağında yer alan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” konusunda eğitim çağrısı yaptı.

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SERTİFİKASI PROGRAMI

Söz konusu çağrıda, “Bilgi birikimini toplumla, kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör yanında sivil toplum kuruluşları ve bireylerle paylaşmanın daha nitelikli ve etkin yollarını araştırmakta ve bu doğrultuda ihtiyaç duyulan alanlarda sürekli eğitimler düzenlemektedir. Merkezimiz bu kapsamda, Ankara Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KASAUM) iş birliği çerçevesinde 12 Mart - 11 Haziran 2022 tarihlerinde toplamda 72 saatten oluşan "toplumsal cı̇nsiyet eşitliği sertifika programı"nı çevrimiçi canlı sanal sınıf ortamında gerçekleştirecektir” denilmektedir. Yazıda, 1 Mart tarihine katılacak personellerin isim ve kimlik bilgilerinin bildirilmesi isteniyor. Yazı Cumhurbaşkanlığından Bakanlıklara, Belediyelerden diğer kamu kuruluşlarına kadar bütün resmi kurumları kapsıyor.

DAHA ÖNCE DE BENZER UYGULAMALAR OLMUŞTU

Bilindiği gibi daha önce de Avrupa Yatırım Kalkınma Bankası EBRD ve KOÇ grubu sponsorluğunda Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Fatma Şahin tarafından tüm belediyelere “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” komisyonları ve ilgili birimler oluşturulması çağrısı yapılmıştı.
  
 Türkiye Aile Meclisi konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:

“Toplumsal cinsiyet”, biyolojik cinsiyete karşı, LGBT/IQP+’ı da içine alan ve bu çevreleri “dezavantajlı kırılgan topluluk” kabul eden ve pozitif ayırımcılık yapılmasını öngören bir anlayışın ürünü. Anne-Baba, Dede-Nine, Amca-Hala, Dayı-Teyze gibi ailenin fertlerinin cinsiyet ayrılığını ifade eden isim ve sıfatlarla anılmasına karşı, bu kişileri din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyetinden bağımsız birer birey olarak tanımlıyor. Bu anlamda daha önce kimlik kartı ve pasaportlarda cinsiyet hanesine 'gender' olarak tanımlanmaya başladı ve artık bu anlamda TransHumanizm anlayışı çerçevesinde 'genom' olarak tanımlanıyor.  İlahi dinler insanları kadın ve erkek olarak tanımlar ve buna müdahele fıtrata karşı Şeytani bir müdahele olarak kabul edilir.  

Konu, daha önce, Türkiye'de ilk kez, 81 ilde, gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak aleyhine açılan dava ile ayrıca gündem olmuş, ardından Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile İstanbul Sözleşmesi'nden çekilindiği açıklanmıştı. 8 Mart'ta Abdurrahman Dilipak’ın bu konu ile ilgili “AKP’nin Papatyaları” başlıklı yazısı ile daha önce tazminat davası karara bağlanmıştı ve 9 Mart'ta da İstanbul’da ceza davası görülecek. Davanın 8 Mart Kadınlar Günü'nden bir gün sonra görülecek olmasını da ilginç bir zamanlama olarak not etmek gerek.

Öte yandan, bir yandan cinsiyetin değişkenliği ve akışkanlığı kabul edilirken, öte yandan  biyolojik cinsiyet esasına dayalı kadınlara yönelik pozitif ayırımcılık, ironik bir hal alıyor.  
 
KADEM’in “Toplumsal cinsiyet adaleti” tanımı da ayrı bir tartışma konusu oluyor. Toplumsal Cinsiyet LGBT+’ı ifade edince, İlahi dinlerin lanetlediği bir fiilin failleri arasında adalet sağlama iddiası da  toplumda tartışma konusu olarak gündemdeki yerini korurken, İngilizce ifadesi yasayla garanti altına alınan bir pozitif ayırımcılık uygulanırken, Türkçesi hayasızlık, edepsizlik, FUHŞİYAT, SAPKINLIK  ve ahlaksızlık olarak tanımlanırken, aynı zamanda  bu sıfatı kendileri için onur olarak kullananlar için kullanılması dava konusu olabilmekte ve davanın açılması için İstanbul sözleşmesine destek veren ve daha sonra da çekilme kararını veren partinin 81 il kadın kolları tarafından şikayetçi olunabilmektedir.
 
Biz bu iş bitti  artık Cumhurbaşkanlığı 2022/1 Aile Gençlik davasına sahip çıkılıyor sapkınlıkla mücadele ediliyor derken, İlahiyattan Diyanete, oradan Şehid Ailelerine varana kadar Toplumsal Cinsiyet maskeli sapkınlık eğitimi verilmesi için bir devlet üniversitesi tarafından çağrı yapılmasını anlamak mümkün değildir.

Bu çağrının geri çekilmesini, merkezi hükümet, yerel yönetimler, bağlı ve özerk kuruluşlardaki benzer yapıların tasfiye edilmesi ve bu yöndeki bütün faaliyetlerin durdurulmasını ve yurtdışı siyonist feminist terörist fonlardan beslenerek Türkiye'de terör ve casusluk faaliyetleri de yapan bu tür kuruluşların  kapatılmasını mal varlıklarının hazineye aktarılmasını sapkınlığın terör kapsamına alınmasını talep ediyoruz.   

Bu anlamda, İstanbul sözleşmesinin ve Lanzarote'nin neredeyse bütün hükümlerini havi yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelere dayalı, yönetmelik, genelge ve tamimlerin geri çekilmesini, oluşturulan birimlerin tasfiye edilmesini ve GRAVİO’nun varlığının sonlandırılmasını, beklenen, nafaka, EYT: Erken Evlilikte Yaşa Takılanlar, 6284 nolu yasanın ıslahı, mal ortaklığı rejimin ıslahı, sapkınlık faaliyetlerinin terör kapsamına alınması, evlilik yaşına gelip evlenmeyenlere vergi uygulanması ve evliliği teşvik için en az 100 ay evli kalmak şartıyla 100 gram altın değerinde hibe verilmesi, genç evliliğin teşvik edilmesi, anneliğin teşvik edilmesi, her ailenin sigortalı yapılması, kadın istihdamı yerine aile istihdamının öncelenmesi, tedip/terbiye hakkı ve aile reisliği kanunu, şehvet terörü teşhircilik müstehcenlik kanunu ile ilgili ve diğer bu konuda şikayet konusu olan uygulamalarla ilgili yasa değişikliklerinin bir an evvel çıkartılmasını ahlak seferberliği başlatılmasını istiyoruz. 

Aile mahkemelerinin ayrı binalarda olmasını, aile polisliği ihdas edilmesini, aile hakimlerinin, aile bakanlarının evli ve çocuklu olanlardan olmasını, kadın statüsü genel müdürlüğü gibi erkek statüsü genel müdürlüğü kurulmasını, 30 yıldır aile bakanlığı kadınlardan oluşuyor en az 30 yıl da erkeklerden oluşmasını veya eş bakan ihdas edilmesini temenni ediyoruz.  
  
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği'ni savunucusu bakan değil TCE maskeli sapkınlıkları gören! Bakan!
  
Seçime giderken, biz bu konuların takipçisi olurken, Media ve STK’ları, dini toplulukları bu konuda daha duyarlı ve aktif olmaya çağırıyoruz.   

AİLE ve GENÇLİK konusunda bu düzenlemelerin sebeb olduğu tahribatın bir an evvel önlenebilmesi  ve Ailemizi Neslimizi Devletimizi Korumak için, yasama, yürütme ve yargıyı acil göreve çağırıyoruz.
  
Hiçbir başarı ve kazanım, kaybedilen aile ve genç nesillerin yerini dolduramaz.

{ "vars": { "account": "PASTE_ANALYTICS_ACCOUNT_ID" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }