Memleketimizin insanlarında; bazen karanlığa konuşmak adettir. Son dönemlerde;  elektronik imkanların getirdiği nimetler sayesinde, bu tür alışkanlıklar ayyuka çıktı. İsmini saklayan, cismini saklayan medeniyetten yoksun, tartışma ortamını bilmeyen, doğru fikre ve doğru söze tahammülü olmayan bir takım insanlar karanlığa konuşuyorlar. Bu anlamda sosyal tanışım siteleri; internette bulunmaz bir fırsattır. Değişik isimler ortaya koyarak, değişik karakterlere bürünerek, gerçek kimliğini ortaya koyan insanlarla; kendileri gerçek olmadığı gibi savundukları, fikri de açıkça savunamayan,  medeni cesaretten yoksun insanların cirit attığı yerler olmaya başladı. O kadar ki bu tip insanlar; Memleket meselelerinin en ciddi konularında bile, kendilerini ve fikirlerini savunmak için  pervasızlık ortaya koymaktadırlar. Bu belirlenmeme, kim olduğunun anlaşılmaması; gibi gizemli hesapların arkasından Tüm Devlet büyüklerine, mukaddes kavramlara, hedeflerinde olan insanlara, hakaret, küfür, sataşma, aldı başını gidiyor...  Neden? Kimlikleri bilinmiyor ya; ondan...

Şimdi  deprem bu insanlar için bulunmaz bir fırsat oldu. Yüzlerce sahte hesap türedi. Yangına körükle gitmek isteyenler boy gösterdi. Öyle ki, koskoca şehri hem de deprem görmüş bir şehri, İNSANLAR kurtarılmaya çalışılırken, yaralar sarılmaya çalışılırken uydurulan bir yalan her şeyi sekteye uğrattı. Moralleri  bozdu. İnsanların şevkini kırdı. Baraj çöktü sel felaket olacak diye, yalan algı felaketi ile tüm çalışmaları aksattılar.  Aslında çöken baraj değildi. Zihniyetler çöktü... İnsanlık çöktü... Vicdanlar çöktü... Felaketten medet uman insanların hayalleri çöktü... Hem de ne çöküş...   Onlarca insanın hayatına mal oldu. Binlerce hayalleri yıktı... Arama kurtarma ekipleri bile işlerini bırakıp şehri terk etme telaşına düştüler. Bu ağır vebali şimdi kim  kaldıracak? ÖNÜNÜZDEKİ ELEKTRONİK ARAÇLARI KULLANARAK yıktığınız, tahrip ettiğiniz işlerin boyutunu şöyle bir düşünün bakalım. Evet bunu yapanlar da insandı. Hatta buna inanıp kamuoyunu yanlış yönlendiren insanlar da insandı...Orada Resmi kurumlar var iken, resmi kurumlar ile organize çalışmak yerine, kendi hükümdarlıklarını ilan ettiler. Kendilerini resmi kurumlardan daha üstün kabul eden, kendilerine kurtarıcı gibi göstermeye çalışan bu sorumsuz davranışlarından hiç de rahatsız olmayan insanlar, bu yalan haberi ilan ettiler. Şehir panik havası ile boşalmaya başladı. Hatta resmi kurumların yaptığı açıklamalara bile itibar eden olmadı. O kadar bir panik havası oldu.  Olay durulana kadar gerçek ortaya çıkana kadar, saatler  geçti.

Bu algı operasyonun katkı verenler, Öyle ki, depremin ilk günlerindeki mesajlarını silmek zorunda kaldılar. Çünkü o kadar çok asılsız ihabr  vardı ki, akıllara  zarra. Bunlar ise doğru mu? yanlış mı? Demeden, araştırmadan, doğruluğunu teyit etmeden  paylaştılar. Nedenini ise, ucuz bir savunma ile kendileri açıkladılar. Kandırıldık, biz binlerce yanlış mesaj almışız, dediler... Böylece sorumluluktan kurtuldular! Kendilerince...

Öyle yalan makinaları çalıştı ki, sormayın. Ben enkaz altındayım diye, bazı sorumsuz insanlar kurtarma ekiplerini bile kandırdılar. Boşa zaman ve emek harcattılar. Enkaz altında kalıp sosyal medyadan yardım isteyen insanlar ile alay ettiler.

Şimdi yine mesajları silme mesaileri devam ediyor. İyi de mesajları sildiniz diyelim. Gerçekleri nasıl gizleyeceksiniz?  Senelerce  kentsel dönüşüme  dolaylı ya da açıktan karşı çıktınız. Kentsel dönüşüm yapılmasını engelleyen insanların eylemlerini gazetelerin baş sayfalarında yayınladınız. Onları kahraman yaptınız. Bu arada, kimi muhaliflerin kentsel dönüşüme nasıl karşı olduklarına dair olan mesajları hala kendi hesaplarında durmaktadır. Olmadı o muhaliflerle röportajlar yaptınız. Başka, başka anlamlar çıkardınız. Sonuç, o kentsel dönüşüm yapılmayan mahalleler yıkıldı. Yüzlerce insana mezar oldu. Birazcık sorumluluk hissettiğiniz için, gazetelerinizden o mesajları, görüntüleri silmek zorunda kaldınız. Hadi sildiniz, diyelim  gerçekleri nasıl gizleyeceksiniz. Vicdanınızı nasıl rahatlatacaksınız. O insanların görüntüleri sizi rahat uyutacak mı? Oysa o yerlere TOKİ binaları gibi sağlam binalar yapılsa idi kötü mü olurdu? 

Bakınız TOKİ binaları cevap olarak size yetiyor mu? Yoksa binlerce sahifelik analizler mi yapılsın istiyorsunuz... Muhalefet yapacak başka konu mu bulamadınız da insanların senelerdir  sorunlu evlerini  göre, göre  onların o hallerine destek  verdiniz.

Birileri de şöhret olmanın peşinde. Kendilerini tekrar gündem taşımak için, elinde bir kamera ile, şovmenlik yapıyorlar. Hem de slogan hazır. Çalışmalar yetersiz,  Devlet  imkanları az... Bunu ifade ederken başka amaçları da olabilir. 

Kimileri ise, hala algı yapmaya, şovmenlik yapmaya devam ediyorlar. Bölge  halkı haklı olarak  tepki  gösteriyor.

Yalnız onlara sadece bir uyarımız var. Orda yaklaşık 15 gündür canını dişine takarak çalışan arama kurtarma ekibinden her türlü imkanı sağlamak için sahada olan, uyumayan, yemek yemeyen, insanlara saygınız olsun. Onların hallerini görün ve kendinizden utanın. O insanlar hiç şikayetçi olmadan ellerinden geldiği kadar yaraları sarmaya gayret gösteriyorlar. Sizin gibi bir günlüğüne şov  yapmak için oraya gelmiyorlar. Hele bir olay var ki, evlere şenlik. Canlı yayında ağla, yayın bittikten sonra kahkaha at... Öte  gidin, öte...

Yani bu fedakarca çalışan insanlar, hiçbir menfaat gözetmeyen gönüllüler bu insanlar bu evrenin insanlarıdır... Sahi sizler hangi evrenin insanlarısınız?