Ülke  gündemi  çok  yoğun...

O, nedenle, Gündemimiz o kadar yoğun ki, geleceğimizin teminatı olan gençlere; ayırdığımız zaman, yetersiz. Bu söylediğim bahane; kimileri için, gerçekten doğru bir tespittir. Kimileri için ise; gerçekten bahanedir. İş hayatımız, günlük yaşantımız, koşuşturmalarımızın arasında; bunlara bir de ülke  gündeminin  getirdiği hareket alanının daraltma  girişimleri eklendi.  Bir gençlik elimizden sabun gibi, kayıp gidiyor. Her türlü bağımlılık oluşturan maddelerin kullanımı, on üç yaşlara düşmüş. Ahlak dersen? Ne kadar var, derim.  Sokaklara bakınız anlarsınız!

Bir insanda olması gereken Sorumluluk, değerlere bağlılık,  onlara sahip çıkma gayreti, aranılan vasıflardır. Velhasıl, durum pek de iyi değil. Bunu zaman, zaman Ülkeyi yönetenler de ifade ediyor.

Milli ve manevi değerlere bağlılık, gittikçe zayıflıyor. Bir MİLLETİ meydana getiren ortak unsurlar; bellidir. Gençlerin yetiştirilmesinde; bu ortak unsurların öncelikli olarak gençlere,  uygulamalı bir şekilde verilmesi gerekir. İyi davranışlar içerisinde olan, önder ahlaklı, sorunsuz,  görevini yerine getiren gençler; büyük ödüllerle teşvik edilmesi gerekir. Öğrencilik yılları; bu tür davranışların hayata geçirildiği ve bu tür davranışlar içerisinde olan gençlerin; geleceğine yönelik büyük ödüllerle taltif edildiği yıllar olmalıdır. Başarılı ve değer yargılarına sahip, ahlaklı gençler; ciddi,  Kazanılması için, uğrunda çaba sarf edilmesi gereken, büyük ödüllerle taçlandırılmalıdır. Örneğin, sınavsız ya da  dürüst ve ahlaklı olmanın karşılığı olarak, daha az bir puanla istediği fakültelerde, okuma imkanının verilmesi, karşılıksız burs temini, gibi...

Bir toplumun en önemli unsurlarından birisi insan ilişkilerinin düzgün olması gereğidir. Sosyal hayat içerisinde, önemli bir yer tutan ilişkilerin bozulması hayatın kendini direkt ilgilendirecek olumsuzlukların ortaya çıkmasına neden olur. Her zaman güvenilir, adaletli, emanet ehli, kimseye zarar vermeyen, insan haklarına saygılı, insanca yaşamanın gereğini yerine getiren insanların oluşturduğu toplumlar; daha az problemli ve daha az sorunların yaşandığı toplumlar olmuşlardır. Topluluğun ve sosyal hayatın asıl unsuru düzgün insandır. Ne zaman bir toplumda insani unsurlar yaşanır olmaktan çıkmış ise; o, toplumun birçok mekanizması bozulmuş demektir. 

Bütün bunları yapabilmek için, gelecekteki gençlerimizi Milli ve Manevi  fikirlerle  donatmamız gerekir. Fikri ve  irfana  yönelik  değerlerimizi onların  fikir  dünyalarına, düşünce  yapılarına kazandırmamız gerekir. Bu fikri  düşünceleri  beslememiz gerekir. Tohum ekmemiz gerekir. İlerleyen yıllarda sonuç almamız için, sağlam tohum ekilmelidir. Ana sütü gibi temiz, gıdalarla beslememiz şarttır.

Geçmiş yıllarda,  Pandemi süreci öğrenciler açısından da onlarca sıkıntı olarak karşımıza çıkmıştır. Eve bağımlılık, hareketsizlik, arkadaş çevresinden kopma, sosyal etkinlik alanlarının daralması yahut hiç olmaması, büyük sıkıntılar olarak karşımıza çıkar. Bir nevi bilgisayar esiri ve bağımlısı, yemek, yemek için bile yerinden kalkmayan, tam bir köle mantığında bir gençlik... Bunların ilerisini düşünemiyorum bile...

ÖNCELİKLE

Okullarda yüz yüze eğitim çok önemlidir. Burada  öğretmen  faktörü  devreye girer. Okul  bünyesinde, okul dışı  etkinliklerde, insan olduğunu, bir sosyal varlık olduğunu hatırlatan faaliyetleri yapmak gerekir. Ders açığı telafi edilebilir. Ancak, insani özelliklerin kaybedilmesi kolay, kolay telafi edilemez. Ağır travmalar oluşturabilir. Arkadaşları ile yüz yüze konuşmanın bile ne kadar önemli bir eylem olduğunu aklınızdan çıkarmayınız. Oyun,  piknik, yeşillik, kısacası doğal hayatın içerisinde olan her eylemin onlar için ne kadar önemli olduğunu yaşayarak tatbik ediniz. Teşvik ediniz...

Konuşunuz, dinleyiniz, oynayınız, kısacası  insan olduğunu kendisinin bir robot olmadığını hatırlatacak etkinlikler yapınız... Okuyunuz, okutunuz, dinleyiniz, dinletiniz...

Düşünün günlük hayatında kimse ile yüz yüze görüşmeyen, aile fertlerinin bile yüzüne bakmayan bir genç. Sadece bilgisayar ekranında oyun oynadığı arkadaşının sesinden başka sese kulaklarını kapatmış bir genç. Yahut seyrettiği bir oyunun esiri olmuş bir genç. Hangi insani değere sahip olabilir? Sonuçlarını düşünemiyorum bile... Öyle bir kölelik ki, Başlarında kendilerini kontrol eden bir denetleyici var. Ya bilgisayar ya da telefon... Hayatlarını onlar dizayn ediyor...

Yetişmekte olan genç üzerinde, Üstelik bu internet ortamının kumar ve ahlaksız programların esiri, kölesi ve müptelası olmak gibi, bir gerçeği var. O da madalyonun diğer yüzüdür...

ALLAH KORUSUN...

Evet acil sosyal  terapilere, sosyal etkinliklere, hayatın bir parçası olan insan olduğunu hatırlatmaya yönelik çabalara gayret göstermemiz gerekiyor... Gerekiyorsa onları bu eylemlere zorlamamız şarttır.

Evet, elimizin altından bir gelişmekte olan nesil, eriyip gidiyor... Tedbir alamaz isek, erimeye devam edecek... Bizler ise, sadece seyredeceğiz...

ÜSTAD   SEZAİ  KARAKOÇ;

''Çocuklarınızı çağa kurban ediyorsunuz efendiler; koyunlarınızı da Allah'a..

Fakat sizin koyunlarınıza Allah'ın ihtiyacı yok!''

Sezai  Karakoç