Emeklemeden ayağa kalkılmaz. Yürümeden koşulmaz. Sabır ve azimle uğraş verildiğinde ortaya çıkar muvaffakiyet. Başarı, kime göre neye göre? Bence başarı yahut ilerlemenin basitçe izahı şudur: sıfırdan büyük her rakam başarıdır, ilerlemedir!

Bu cümlelerin, ne diye muhatabı oluyoruz diye sorduğunuza eminim... Asap bozucu, bilindik "aşağılık kompleksi" ve "aidiyet bozukluğu" merkezli hadiselerden ötürü... Anlatayım...

Malumunuz Milli Muharip Uçağımız KAAN ilk uçuşunu yaptı elhamdülillah! Bütün Türk milletinin ortak başarısı olan bu gelişmenin, sevincin, özgüvenin, bağımsızlık adımının, emeğinin; "her.okolog" bir zümre tarafından küçümsenişi, değersizleştirilmesi, alaya alınması, kötülenmesi zinhar kabul edilemez!

Beşinci nesil uçağımıza, beşinci kol faaliyeti tarifesi çeken zevat! İçinden çıktığı toplumun hayrını istememek gibi marazi bir halin, kendini düşürdüğü çukurun rezilane bir mevki olduğunu biliyor olsa böyle mi yapar aceb? Belki bile isteye böyleler! Bilemeyiz... Lakin bu kem söz ve fiillerin bütün bir memleket ahalisini incittiğini vurgulamak zorundayız. Belki icara gitmiş vicdanları olması gereken yere avdet eder.

Bakınız! Ar-ge denen iş, bir süreç ve birikim meselesi olup; sürecin irade ile vuzuha kavuşturulmasıyla somut çıkıtılara uzanan bir örgüdür. İlmek ilmek dokunan bir halı gibi... KAAN'ın ilk uçuşunu izlerken, bu toprakların evladı mühendislerin emeğinin neticesine şahit olduk. KAAN'nı milli yapan şey, onu tasarlayan ve ete kemiğe büründüren aklın, kabiliyetin, bilginin ve inancın bizim ama gerçekten bizim çocuklarımıza ait olması. Hani beyin göçü denen o iç yakan mevzu var ya... İşte göçmeyen beyinlerin haykırışı bu!

Tabi bu haykırış rahatsızlık verecek illa ki... 300 yıldır süren "hinlikler" aynen devam çünkü! Fakat artık toplumun her kesiminde uyanan bir şuur ve silkinme arzusu, bu basit ayak oyunlarına ve sahibinin sesi sulandırmalara pabuç bırakmıyor. Zira bu gelişme arzusu, siyasi, ideolojik, ekonomik ve bilimum meselenin de üstünde... Kıbrıs Harekâtı günlerinden bu yana yükselen, bizim olan askeri teknoloji zemini meyveye duran ağaç gibi maşallah... Şimdi bir kısım iliştirilmiş müsveddeler meyveye bahane buluyor. Çok da umurumuzda! Turnusol kağıdı gibi uyandırıcı bu hadiseler karşısında, millet kim kimdir sualinin cevaplarını da daha emin bir biçimde buluyor.

Biz niye bir milletiz? Çünkü sevincimiz de üzüntümüz de bir! Bizimle sevinemeyenler, sevinme sebeplerimize dudak bükenler, bu milletin yetiştirdiği çocukların emek emek ortaya koydukları ve herşeyiyle bizim olana hasmane bakanlar bizden, milletinden olabilir mi? Çok ağır değil mi diye mırıldandığınızı duyar gibi oluyorum. Evet! Çok ağır!

Bu milletin yetiştirdiği çocukların, başka milletlerin çocuklarından eksiği yok fazlası var. Ev danasından boğa olmaz derler ya... Bu aşağılık kompleksi yeter artık! Efendileri tükür deyince tükürenler, bu kompleksi diri tutmak için "lama" kesildiğinde emin olun çok can alıcı bir kazanım daha milletin hanesine yazılmış demektir.

İşin garibi... Bu tipitip güruh bağımsızlık, muasır medeniyet, emek, antikapitalist, aydın, bilimsel ilerleme falan pozları kesiyor. Maskeler düşüyor zira rüzgar hakikat tepelerinden esiyor!