Eğitimci-yazar Zekeriya Efiloğlu, aile yapısıyla ilgili ve aileyi bekleyen tehlikelerle ilgili yasemin.com'a dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Busenur Çalık sordu, Efiloğlu cevapladı:

"AMAN BİZ YAŞAMADIK ÇOCUKLARIMIZ YAŞASIN DEMEYİN"

Suçu başkalarına atmamak lazım diyoruz. Peki suçu nerede aramalıyız? Gençler mi yoksa yetişkinler mi daha çok etkileniyor?

Ben 47 yaşındayım. Bizi nasıl yetiştirdiler hatırlar mısınız? Babanın evladını kucağına almadığı, sevgi sözcükleri söylemediği hatta Doğu ve Güneydoğu'da ülkemizin büyük bir oranında çocuk sevmenin neredeyse yasak ve yanlış olduğu, çocukla aynı sofraya oturmanın abes karşılandığı bir kültürde yetiştik. Bu ne din ile ne inançla ne kültürle hiç alakası olmayan bir yapı. Bu yapıyla yetişen çocuklar ebeveyn olduklarında "Aman biz yaşamadık çocuklarımız yaşasın" "Aman biz görmedik çocuklar görsün" "Aman ben almadım çocuklar alsın" dediler, o çocuklar da ağzımıza tükürdü. İkisi de yanlış.

Doğru olan ise; Çocuklarınıza hayır demeyi öğretin. Çünkü "hayır" kelimesinin ne olduğunu bilmeyen bir nesil gelmeye başladı. Gün içerisinde mesela çocuğa "Hayır yani yok dediğinizde" çocuktan şöyle bir cevap geliyor "Nasıl yok, ama arkadaşımın var". Bu adımda yapmanız gereken kesinlikle hayır demenin ne demek olduğunu öğretmektir. 

Buradaki en büyük hatayı bizler yapıyoruz. "Akademik başarı diyoruz, neredeyse bir yıl boyunca eve misafir geleceği zaman çocuk ders çalışıyor, üniversite sınava hazırlanıyor" diyerek misafirleri erteliyoruz. Bunun dışında temizlik yapılacağı zaman "Aman kızım sen dersini çalış ben temizliği yaparım" diyoruz. Ancak bırakın çocuklarınız temizliği de yapsın annesine yardım da etsin. Örnekte vermiş olduğum gibi olaylar gerçekleştiğinde elbette iletişim kurmakta, etrafında neler olduğunu fark etmekte sorunlar yaşayacak. 

"SİZ O ÇOCUKLARDAN NE BEKLİYORSUNUZ?"

Ayrıca sosyalleşmek aileden başlar. Siz kendi çocuğunuzun gözünün içine bakarak  iki kelam etmezseniz, etraftaki insanlarla ne konuşmasını bekliyorsunuz? Siz eve geldiğiniz zaman tek dünyanız diziler, cep telefonu ekranı kadarsa o çocuktan ne bekliyorsunuz?

Örneğin; akşam olduğunda ailenin hep bir arada olduğu tek yer sofradır. Sizce çocuklar neden sofraya gelmiyor? Çünkü o sofrada anne ve baba tüm günün yükünü çocuklardan çıkaracaklarını biliyorlar. Örneğin "Derslerin nasıl? Arkadaşların nasıl?" diyerek hemen yargılama cümleleri başlayacak. "Sen zaten... ile başlayan, komşunun çocuğu... ile devam eden sonrasında biz böyle değildik..." cümleleri üst üste gelecek. Çocuklar bu yüzden sofraya gelmiyor. Ben şiddette ailelere yapmamasını öneriyorum. Sofraya oturduğunuzda yemeğin tadını çıkarın. 

"ÇOCUKLARINIZA 'AŞKIM' DİYE HİTAP ETMEYİN!"

Çocuklarınızı severken ya da konuşurken kesinlikle "aşkım" dememelisiniz. Özellikle iki cinsin birbirine söylemesi gereken sözcükleri kullanmamalısınız. Bunun yerine "yavrum, evladım, çocuğum" hitaplarını kullanabilirsiniz. "Biz çocuğum ile arkadaş gibiyiz" demeyin. Çocuklarınızın arkadaşa ihtiyacı yok. Çocuklarınıza anne ve baba olun. En çok onlara ihtiyacı var. 

"TÜM BUNLAR AİLEYİ YOK ETMEK İÇİN YAPILIYOR"

Peki çocuklarına tapan aileler demiştik. Bu çocuklar ebeveyn olduklarında nasıl olacak? 

Açıkçası bu sorunuza pek olumlu cevap veremeyeceğim. Ben bazen gençlere verdiğim konferanslarda bahsediyorum. Onlara diyorum ki "Sizin için üzülüyorum. Çünkü 40-50 yıl sonra mezarınızda ağlayacak aile bulamayacaksınız".  Bunu söylemekteki amacım duyguları birazda olsun tahrik etmek. Çünkü bir evladın bu hattaki en kıymetli hazinesi ailesidir. İyi bir aile kazanılmış en büyük zaferdir. Sizi kayıtsız ve şartsız seven tek insanlar topluluğu o çatının altında yaşar. Özellikle Avrupa'da 'aile' diye bir kavram yok. Avrupa'da 2050 yılında her sokakta yürüyen 2 kişiden biri gayri meşru ilişkinin sonucu olarak doğacak. Şuan diğer ülkelerde oranlar %68. Ancak bizim ülkemizde bu oranlar çok düşük. Ama dikkat ederseniz bu topluluğu şuan yıkmaya çalışıyorlar. Örnek verecek olursak; Şu anda gençlerimizin adeta tapınır hale geldiği Koreceyi ezberlemek için çırpındığı bir müzik grubu var. Onun üzerinden yürütülen "cinsiyetsiz toplum projesi" bulunuyor. Tüm bunların hepsi aileyi yok etmek için yapılıyor. Özellikle BTS müzik grubu üzerinden yürütülen bir algı operasyonu var. Bu gruba bakarsanız erkek veya kız olduğu belli olmayan solistler yer alıyor. Türkiye'de de aynı şekilde diziler üzerinden yapılıyor bu operasyonlar.

Günümüzdeki çocuklar ve gençler bu anlamda şanslı olduğu kadar şansız da.  Neden diyecek olursanız, "Yanlışı nerede yaptığımızı bilirsen doğruyu aramak gibi bahanelerin olur." Bunlar şu anda nerede yanlış yaptıklarını farkında değiller. Eğer bir duvara toslarlar ise bence doğruyu bulmak için mücadele ederler. Bu açından bakarsak bizden daha şanslılar. Çünkü ellerinde bu kadar argüman, sosyal medya gibi imkanlar var.