Değerler eğitiminin akademik başarıdan daha önemli olduğu konusunda hepimiz aynı fikirdeyiz ama...

''Sınavlarda öğrenciler nasıl başarılı olur?'' konusunda toplantılar yapıyoruz da; sınavlarda başarılı olamayacak öğrencileri hayata hazırlama konusunda ve tüm çocukları değerler eğitimi konusunda donatma üzerine toplantı falan yapıldığını, bunun üzerine kafa yorulduğunu hatırlamıyorum.

Deneme sınavları yapalım, Destekleme Yetiştirme Kurslarına öğrencileri gönderelim, çocukların akademik olarak bir önceki günden daha iyi olmasını sağlayalım, eyvallah.

Bunlara karşı çıkmak mümkün değil. İstesem de karşı çıkamıyorum zaten…

Ne zaman karşı çıkacak olsam hemen ''Biraz gerçekçi ol, çocukların hayatı sınav, sen nasıl bunu görmezden gelirsin?'' diyorlar.

Ben de teslim oluyorum mecburen bu çıkışa.

Nasreddin Hoca'nın dediği gibi herkesin haklı olduğu bir zamanda yaşıyoruz.

Bu gerçeklerin yanında, ülkemizin ve milletimizin selameti açısından şunları da göz ardı etmemek gerekiyor:

Tüm çocukları değerler eğitimine tabi tutalım. Bununla ilgili öğretmenlerle, yöneticilerle, alanında uzman insanlarla durum değerlendirmesi yapalım.

Bunu yaparken de dayatmaya asla başvurmayalım. Tüm paydaşların ortak fikri ile hareket edelim.

Mesela, öğretmenleri işin içine sokmadan, onların fikirlerini almadan hiçbir konuda başarılı olamayız, o yüzden üstten planı yapıp öğretmene ''uygula'' demeyelim, işe yaramaz çünkü. Gerçekçi de olmaz, uygulanabilir de olmaz.

Sadece tüm öğrencilere değerler eğitimi vermek de yetmiyor.

Sınavlarda başarılı olamayan öğrencilerimize neler yapacağız?

Bu konu o kadar önemli ki...

Bu çocuklar sınıflarda ötekileştiriliyor, okullarda hâkeza öyle. Evde ailesi nasılsa başarısız diye kendi çocuğunu önemsemiyor. Okula gitsin gelsin, yeter diyor.

Eğitim camiası olarak bu çocuklara yönelik de çalışmalar yapmalıyız. Rehber öğretmenlere yönlendirip klasik testlerle günü geçiştirmek işe yaramıyor görüldüğü üzere.

Bu dezavantajı çocuklarla ilgili eylem planı yapmak ve tüm okullarda bunu uygulamaya koymak zorundayız.

Okul ve sınıf gezilerini yaparken bu çocuklara pozitif ayrımcılık yapılmalı, bu çocukları hayatın gerçekleriyle yüzleştirme adına esnaf ziyaretleri, hastane ziyaretleri, pazar yeri ziyaretleri, huzurevi ziyaretleri, sanayi ziyaretleri yapabiliriz.

Derslere ilgisiz olan bu öğrenciler sınıfta kendilerini fazlalık olarak görüyorlar, dersin huzuru bozuluyor, ilgi çekmek için disiplini bozacak yollara başvuruyorlar bunlar. Okul dışına da taşırıyorlar bu olumsuzluğu…

Çıraklık okuluna veya meslek liselerine yönlendirmeden önce okullarda eğitim öğretim yılı sürecinde uygulanmak üzere, mutlaka bu çocuklarla ilgili çalışmalar yapılmalı.

Eğitimi bütün olarak el almalıyız, bir taraf yürürken diğer taraf aksamamalı.