Gaffar Yakınca'nın "HDP'ye bakanlık formülleri" başlıklı yazısı şöyle:

CHP ve İP’in, HDP’yi iktidara ortak etme konusunda anlaştığı, tartışmanın bu işin formülü üzerinde yürüdüğü şeklindeki kulis bilgisini aktarmıştım. İki partinin de üst yönetimi bu konuda suskun. Hesapsız bir şekilde sızan böylesi bir bilgiyi teyit etmelerini beklemiyorum ama, “hayır yok öyle bir şey” diye yalanlamıyorlar da!

İP tarafında Yavuz Ağıralioğlu gibi isimlerin çıkışları var fakat, bu konularda Yavuz Bey’in sözlerinin neredeyse yok hükmünde olduğunu, en azından parti yönetimi tarafından ciddiye alınmadığını biliyoruz.

DOĞRU FORMÜL

CHP’lilerin hem İP nezdinde hem de medyadaki trafikleri yoğun. HDP’yi iktidara ortak etmenin “doğru formülünü” bulmaya çalışıyorlar.

Hedef, şu an altılı masada yapılanın hükümet olunca da devam etmesi. HDP, altılı masanın kurucu ortağı olmasına rağmen masaya oturmuyor. Hem HDP’nin oy desteği garantilenmiş oluyor hem de milliyetçi seçmen “ürkütülmüyor.”

Muhtemel bir seçim zaferinden sonra da HDP/PKK’nın “içeride olduğu ama dışarıda göründüğü” bir formül gerekiyor.

HANGİ PARTİYE KAÇ BAKANLIK?

Şu anda mevcut bakanlık sayısı on yedi. Partilerin son aldıkları oylar baz alınarak dağıtılırsa İP ve HDP’ye üçer bakanlık düşüyor. CHP’liler iki bakanlıkla da konunun tatlıya bağlanabileceğini düşünüyorlar.

Partiler arasında arabuluculuk yapanların ilk önerisi bakanlık sayısını yirmiye çıkarmak. Bunun için bazı bakanlıkların bölünüp eskisi gibi yapay idare alanları oluşturulması gerekiyor.

BAKANLIK İÇİN ÜÇ İSİM

Kimler bakan olacak sorusu ise çok daha kritik. HDP/PKK’nın bir parçası gibi görünmeyen ama onun çıkarlarını temsil edebilecek isimler aranıyor. Bu noktada üç farklı profilden söz ediliyor.

Birincisi, Sırrı Süreya Önder gibi geçmişte HDP’de vekillik yapmış, aktif görev almış ama artık çok göz önünde olmayan tipler.

Önerilen ikinci profil, Şebnem Korur Fincancı gibi PKK/HDP’ye desteği açıkça bilinen ve HDP’li seçmen tarafından sevilen isimler.

Üçüncü profil ise, gözlerden uzak kalmış, HDP üyesi olmayan ama PKK/HDP’ye yakın olan akademisyen veya ‘aktivistler’.

Her üç profil için de iki yöntem konuşuluyor: CHP’ye üye olarak CHP üzerinden bakanlık almaları veya kabineye bağımsız kalarak girmeleri. Her iki durumda da birinci profildeki kişilerin HDP’den istifa etmeleri gerekecek.

BAKANLIK OLMAZSA….

CHP’li bazı isimlerin HDP’ye bakanlık verilebilir diyerek ortaya çıkmaları kamuoyundaki tepkileri görmeye yarıyor. Seçmenden çok yüksek bir tepki gelmezse bakanlık formülleri ile ilerlenecek. Ancak seçmenin tepkisi büyürse başka bir formül devreye alınacak…

O formül bakan yardımcılıklarının paylaşılmasına dayanıyor. HDP’ye açıktan bir bakanlık vermek mümkün olmazsa bakan yardımcılıkları verilebileceği konuşuluyor.

Hükümette bugün itibarı ile altmıştan fazla bakan yardımcılığı bulunuyor. Bu makamların sekiz-on tanesinin HDP’ye tahsisinin sorunu dikkat çekmeden çözebileceği düşünülüyor.

PEKİ HDP?

HDP/PKK tarafı ise “Gayrı resmi görüşmeleri kabul etmeyeceğini” söylüyor. Bu tavır, aynı zamanda işlerin gayrı resmi bir şekilde yürümeye başladığının işareti olarak okunabilir. Ancak asıl sorunun HDP cenahındaki çok başlılık (Parti Meclisi, Demirtaş, Öcalan ve Kandil arasındaki gerilimler) olduğu gözlerden kaçmıyor.

Peki HDP’nin bu saatten sonra CHP ve İP tarafından kurulan oyuna dahil olmama şansı var mı? Siyaseti bilen isimler bunun çok zor olduğunu, belirsizliğin HDP’nin aleyhine işlediğini söylüyorlar.