Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianameye göre, eczacı B.A. 2018'den itibaren iş yerine her gittiğinde uyku hali, tik, aşırı tükürük salgısı, algıda bozukluk sorunları yaşamaya başladı.

Hastaneye giden kadına "gizli şeker" rahatsızlığı olabileceği şüphesiyle bazı testler yapıldı ve ilaçlar verildi. Şikayetlerinin sürmesi üzerine rahatsızlığının kilo kaynaklı olabileceği düşünülerek eczacı kadın mide ameliyatı oldu. Bunun da faydasını görmeyen kadının başvurduğu nöroloji ve psikiyatri uzmanları da teşhis koyamadı.

Sağlık sorunları nedeniyle işlerinin başında kalamayan kadının yerine farklı dönemlerde eczaneye giden erkek kardeşleri ile 2021'de eczanenin mali konularına bakması için işe alınan bir kişide de benzer şikayetler baş gösterdi.

B.A, iş yerinin her ay 50-60 bin lira zarar etmesi nedeniyle krediler çekti, ayrıca otomobilini sattı.

Bu dönemde eczaneye giden B.A'nın arkadaşı İ.Y, bir ilacın eczanede çok fazla olduğunu gördü. Durumu sorduğu eczane çalışanı S.Ö'nün birbiriyle çelişen açıklamalar yapmasından şüphelenen İ.Y, durumu B.A'ya anlattı. İ.Y. ile eczacı kadının doktor babası ve muhasebecinin incelemeleri sonucu eczane çalışanları S.Ö. ve M.İ.B. tarafından bazı ilaçlardan yüklü miktarda sipariş verildiği, faturalarda da usulsüzlükler yapıldığı anlaşıldı.

Durumun sorulduğu çalışanlar aynı gün işten ayrılırken, işin başına geçen B.A. bir gün sonra üzerindeki kağıdı soyulmuş ve kullanılmış bir ilaç şişesini eczanede saklı halde buldu. Eczacı kadının konuyu anlattığı babası, yaptığı araştırma sonucunda hangi ilaç olduğunu tespit etti. İlacın, B.A. ve eczaneye giden diğer kişilerde görülen yan etkilere yol açabileceği fark edildi.

- Ölümlü trafik kazası

Bunun üzerine S.Ö. ve M.İ.B. hakkında savcılığa şikayette bulunan B.A, ifadesinde oğlunun ölümüyle sonuçlanan trafik kazasına yönelik de şüphelerini dile getirdi.

Kullandığı otomobille 23 Aralık 2020'de İncek mevkisinde bariyerlere çarpmamak için manevra yaptığı sırada otomobilinin takla attığını ve 4 yaşındaki oğlunun kazada öldüğünü anlatan B.A, kazayı düz yolda seyrederken ani dalgınlık ve uyku haliyle yaptığını ifade etti.

Kazaya yol açan dalgınlık halinin, iş yerinde bulunan ve kendisine verildiğini düşündüğü tatsız ve kokusuz damla şeklindeki ilaç nedeniyle olduğuna yönelik şüphelerini aktaran eczacı kadın, S.Ö. ve M.İ.B'nin, "söz konusu ilacı kendisini ve diğer çalışanları eczaneden uzak tutmak, usulsüzlükleri gizleyebilmek amacıyla içeceklere kattıklarını düşündüğünü, şüphelilerin işi bırakmalarından sonra şikayetlerin hiçbirini yaşamadığını" belirtti.

- Saç örneklerinde bulunan ilaç artıkları

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, şikayet üzerine B.A'nın babası, kardeşleri, muhasebecisi, bir süre eczanede çalışan arkadaşı ve bazı ilaç firması temsilcilerinin bilgisine başvurdu.

B.A'dan alınan saç örneğinde antipsikotik, antihistaminik ve antidepresan, bir dönem eczanede çalışan H.Y'nin saç ve kıl örneğinde de antipsikotik ilaç izine rastlandı.

B.A'nın saçında bulunan "haloperidol" ve "sitalopram" etken maddeli ilaçları kullananların uykululuk, baş dönmesi, sersemlik, halsizlik, yorgunluk hissedebilecekleri aktarılan raporda, bu maddelerin bulunduğu ilacı kullananların araç ve makine kullanımı gibi dikkat gerektiren aktivitelerden bir süre uzak durmaları gerektiği ifade edildi.

Raporda, "doksilamin" etken maddeli ilacın ise uykuya dalma zorluğu çekenlere yardımcı olmak amacıyla kullanıldığı bildirildi.

Soruşturma aşamasında sanıkların çalıştığı 2019 ile 2021 arasına ilişkin eczanenin mali kayıtları bilirkişilerce incelendi. Bilirkişi raporunda, sanıkların döneminde eczanenin ilaç alımlarının normale göre yüzde 96-99 oranında artırılarak, şikayetçinin 1 milyon 704 bin 776 lira zarar etmesine neden olunduğu savunuldu.

Sanıklardan S.Ö. ve M.İ.B. ise soruşturma aşamasındaki ifadelerinde "şizofren olan müştekinin çok sayıda ilaç kullandığını" iddia etti. Ancak B.A'nın e-Nabız sisteminden alınan sağlık verilerine göre iddia edildiği şekilde hastalığı bulunmadığı anlaşıldı.

- Müebbet hapisleri istendi

Başsavcılık tarafından S.Ö. ve M.İ.B. hakkında hazırlanan iddianame, Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

İddianamede, eczacı bir kişinin çok fazla yan etkisi olan ilaçları düzensizce kullanmasının beklenemeyeceğine dikkat çekilerek, "Şüpheliler S.Ö. ve M.İ.B'nin eczane sahibi müşteki B.A'nın yiyecek ve içeceklerine N... adlı ilacı katmak suretiyle eczane üzerindeki denetim ve gözetim görevini yerine getirmesini engelledikleri anlaşılmıştır." denildi.

İddianamede B.A'nın oğlunun öldüğü trafik kazasına ilişkin sanıklar, "olası kastla çocuğu öldürmek" ile suçlanarak, şunlar kaydedildi:

"Şüpheliler görev, eğitimleri ve meslekleri gereği ilaçların yan etkilerini bilecek durumdadırlar. Müştekinin araç kullandığını da bildikleri yadsınamaz bir gerçektir. Araç kullanan müştekiye, şüphelilerce verilen ilacın hareket bozukluklarının yanı sıra sedasyon, kilo alımı, uykulu hissetme, ayağa kalkınca baş dönmesi ya da sersemlik, halsizlik, yorgunluk, dikkat bozukluğuna neden olabildiği ve bu ilacı kullananların dikkat gerektiren araç ve makine kullanımı gibi aktivitelerden duyarlılıkları belli oluncaya kadar uzak kalmaları konusunda uyarılmaları gerektiği Adli Tıp raporuyla sabit olduğundan, şüphelilerin küçüğün ölümünden TCK'nin 21/2. maddesi uyarınca sorumlu oldukları değerlendirilmiştir. Zira şüpheliler, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmelerine rağmen eylemlerini icra etmişlerdir."

Sanıklar, "olası kastla çocuğu öldürme" suçundan müebbet, "nitelikli dolandırıcılık" ve "nitelikli yağma" suçlarından da 25'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak.