Hanım sahabilerden biri olan Fâtıma bint-i Hattab hakkında “Fâtıma bint-i Hattab kimdir? Fâtıma bint-i Hattab’ın hayatı, Fâtıma bint-i Hattab’ın vefatı” gibi soruların cevapları tüm detaylarıyla haberimizde…

İşte,"Fâtıma bint-i Hattab kimdir? Fâtıma bint-i Hattab’ın hayatı, Fâtıma bint-i Hattab’ın vefatı…" sorularının cevabı.

FÂTIMA BİNT-İ HATTAB KİMDİR?
FÂTIMA BİNT-İ HATTAB’IN HAYATI

Peygamberimiz henüz açıktan dâvete başlamamıştı. Kendisine iman etme bahtiyarlığına eren Sahabilerin sayısı "onu bulmuştu. Bunlardan biri de Hz. Ömer'in kız kardeşi Fâtıma idi. Hz. Fatima Said bin Zeyd ile evliydi. Kocası da kendisi gibi iman nurunu tatmıştı. Kan koca birlikte ibâdet ediyorlar, Kur'ân öğreniyorlardı. Öyle ki, Hz. Said sağlığında Cennetle müjdelenmiş on Sahabi den biri olma bahtiyarlığını kazandı. Hz. Fâtıma ve kocası Allah ve Resulü yoluna baş koymuş iki fedai iken, Ömer Peygamberimizin amansız düşmanıydı. Müşrik güruhun tarafındaydı. Kız kardeşiyle eniştesinin Müslüman olduğundan ise haberi yoktu. Bütün işkence ve baskıya rağmen Müslümanların sayısının gün geçtikçe artması müşrikleri çileden çıkarıyordu. Buna mutlaka bir çare bulmak gerektiğine inanıyorlardı. Çözümü Peygamberimizin mübarek cesedini ortadan kaldırmak ta buldular. Hemen bir plân yaptılar. Ömer de oradaydı. Bu vazifeyi üzerine al di. Müşrikler derin bir nefes aldılar. Çünkü Ömer güçlü, kuvvetli biriydi. üzerine aldığı bir işi mutlaka yapardı. Artık meseleye hallolmuş gözü ile bakıyorlardı.

Hattab'ın oğlu Ömer vakit geçirmeden kılıcını kuşandı. Üzerine aldığı menfur görevi yerine getirmek için harekete geçti. Yolda akrabası Nuaym bin Abdullah'la karşılaştı. Abdullah da Müslüman olmuştu. Fakat Ömer bilmiyordu. Onun Resulullahı şehit etmek üzere gittiğini öğrenen Nuaym (r.a.) vazgeçirmeye çalıştı. Ama dinletemedi. Sonunda vakit kazanmak için "Kız kardeşin ve enişten de Müslüman oldu. Önce onlara gitsene" dedi. Ömer hiç beklemediği bu haber karşısında çok öfkelenmişti. Hemen yolunu değiştirdi. Kız kardeşinin evine gitti.

Hz. Fâtıma ile eniştesi hiçbir şeyden habersiz Hz. Habbab bin Eret'ten Kur'ân öğreniyorlardı. Ömer'in gelip kapıya dayandığını görünce endişeye kapıldılar. Kur'ân sayfalarını da, Hz. Habbab'ı da sakladılar. Sonra da kapıyı açtılar. Fakat Ömer Kur'ân sesini işitmişti. İçeriye girer girmez "İşitmiş olduğum ses ne idi?" diye sordu. Çok öfkeliydi. Sakladıklarını anlayınca, "İkinizin de Muhammed'in dinine girdiği bana haber verildi" dedi. Hz. Said daha fazla gizleyemedi. "Ey Ömer, gerçek dinin senin inandığından başkası olduğunu hala anlayamadın mı?" dedi. Hiç beklemediği bu sözler Ömer'i çileden çıkardı. Kan beynine sıçradı. Eniştesinin üzerine yürüdü. Onu tutup yere fırlattı ve rast gele vurmaya başladı. Fâtıma (r.a.) kocasını kardeşinin elinden kurtarmaya çalışırken, Ömer ona da kuvvetli bir tokat vurdu. Tokat'ın şiddetinden yüzü parçalanan Fâtıma (r.a.) artık ölümü göze almıştı. Allah ve Resulünün uğrunda ölmeyi büyük bir saadet olarak görüyordu. Zaten bir Müslüman için bundan daha güzel bir saadet olabilir miydi? Bütün gücüyle Ömer'e şöyle haykırdı:

"Sen kadın dövmekten utanmıyor musun? Evet, Müslüman olduk. Allah ve Resulüne iman ettik. Biz inanıyoruz ki, Allah'tan başka ilâh yoktur. Muhammed de Allah'ın Resulüdür. Artık elinden geleni yap. Hiçbir şeyi geriye bırakma."

Ömer, başını kaldırıp kız kardeşine baktığında yüzünün kanlar içerisinde olduğunu gördü. Yaptığına pişman oldu. Kalbi yumuşadı. "Biraz önce sizden işittiğim şeyi bana da verin. Bir de ben bakayım" dedi. Fakat Hz. Fâtıma kardeşinin bir hakarette bulunmasından endişe ediyordu. "Senin ona bir hakarette bulunmandan korkarız" dedi. Ömer, korkmamalarını söyledi. Sonra da okuyup geri vereceğine dair yemin etti. Bu durum Hz. Fâtıma'yı ümitlendirdi. Kardeşinin Müslüman olacağını umdu. Tatlı bir sesle, "Kardeşim, sen Allah'a ortak koştuğun için pis sayılmaktasın. Halbuki bizim okuduğumuz şeye ancak temiz olanlar el sürebilirler. Kalk önce bir yıkan" dedi. Bunun üzerine gusletti. Fâtıma da (r.a.) Kur'ân sayfalarını getirip verdi. O sayfalarda TâHâ Sûresinin bazı âyetleri yazılıydı. Ömer onları okudu, üzerinde derin derin düşündü. Yüzünde hidâyet nurları parıldamaya başladı. "Bu ne şerefli, ne tatlı kelâm. Bundan daha güzeli, daha tatlısı olamaz" dedi. Ömer'in yumuşadığını hisseden Hz. Habbab da, saklandığı yerden çıktı. Ona iman telkininde bulundu. Sonra da birlikte Peygamberimizin yanına gittiler. Ömer kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu.

Hz. Fâtıma, Hz. Ömer gibi birinin İslâmiyet’le şereflenmesine sebep olduğu için kendini çok bahtiyar hissediyordu. Fâtıma (r.a.) kocasıyla birlikte Medine'ye hicret etti. Ömrünün sonuna kadar faziletli bir hayat yaşadı. Hz. Ömer'in bütün Müslümanların halifesi olduğunu ve adâletle idare ettiğini görmenin saadetini yaşadı. Kardeşinin halifeliği döneminde vefat etti.

Allah ondan razı olsun.