Malın zekatı verilmelidir

Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Malın zekatını verdiğin zaman, üzerindeki malda olan fakirin hakkını ödemiş olursun!" 

AÇIKLAMA

Zekat, namaz gibi ciddiye alınması gereken en önemli bir kulluk görevidir. Tâbiin büyüklerinden Imam Mücâhidin ticaret hakkında nazil olduğunu söylediği şu âyet, mü'min tüccarı zekat konusunda dikkatli ve hassas olmaya çağırmaktadır:

"Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rizık olarak yerden size çıkardıklarımdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü, yummadan alamaya cağınız kötü malı, hayır (zekat ve sadaka) diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye layıktır. Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vadeder. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir."

"Mallarında, ihtiyacını açan ve yoksul durumda bulunan için bir hak (zekât) olduğunu kabul ederlerdi." ayeti de, müttaki tüccar için ciddi bir ihtar olarak görülmelidir.

Zekat vermek, müfessir er-Râzî'nin (v. 606/1209) dediği gibi, Allah'ın Rahman isminin tecellisidir. Çünkü Rahman, rahmet ve merhameti çok olan demektir. Zekat da fakirlere merhametten ötürüverilir. "Zekât, insanın keyfine bırakılmış sadaka değildir, mü'minlerin yani kendilerindeki bencilliği ve cimriliği yenmesini bilenlerin dayanışmasını gerçekleştiren bir tür kurumlaşmış, mecburi, derûnî bir adalettir. Zekât, herşey gibi zenginliğinde Allah'a ait olduğunu, kişinin onu keyfince kullanamayacağını, her insanın bütün öteki insanların bir üyesi olduğunu sürekli hatırlatıştır." Diyen Fransız bilim ve düşünce adamı Roger Garaudy, zekatın sosyal fonksiyonunu gerçekten de güzel ifade etmiştir.