Karaman “İslâmî düzen iktidarı" kavramının mevcut iktidarı tanımlayamacağını çünkü anayasasında “laik demokratik” yazan bir düzenim İslâmî olamayacağını kaydetti.

Bu tanımlamanın siyaseten yapıldığını aktaran yazar, "İdeoloji veya inanç olarak mevcut iktidara muhalif olanlar onu belli mercilere şikâyet ve onları tahrik etmek için bunu yapıyorlar." ifadelerini kullandı.

"Kâmil Müslümanlar topluluğu altyapı ve temel, İslâmî siyasi düzen ise üst yapıdır" diyen Karaman İslâmî düzenin iktidar mevkîne gelmesi için Müslümanların eğitim ve öğretim yoluyla Kamil Müslümanlar olmak için çalışması gerektiğini kaydetti.

Karaman İslâm'ı ve İslam muhaliflerini şöyle hülasa etti:

İslâm’ı ve Müslümanları yumuşatmaya, uslandırmaya, yabancı sistem içine sokmaya (budamaya, kendilerine uydurmaya, benzetmeye, uzlaştırmaya) çalışanlar bilmelidir ki, İslâm –bugün yeryüzünde yaşayan– bir başka dine ve sisteme benzemez, o tektir, farklıdır, muhaliftir ve böyle kalacaktır. Bugün iki milyara yakın, yarın dünya nüfusunun yarısından fazla olacak olan Müslümanları yok etmek mümkün olmayacağına göre iş, başkalarına düşmektedir; yapacakları da ya taviz vererek uzlaşmak yahut da anlaşmaktır.

Söz konusu durumun güncel örneklerini okurlarına sunan yazar, "Filistin, Myanmar, Keşmir, Çin Uygur Bölgesi, bazı Afrika ülkeleri… buralarda yaşayan Müslümanları yok etmeye veya dönüştürmeye çalışan zalimler şunu iyi bilsinler ki, bunda başarılı olamayacaklar, mesela geçmişte Moğollarda olduğu gibi ya kendileri (nesilleri) Müslüman olacak, ya belalarını bulacaklar ya da zulümlerin biriktirdiği enerji ile İslâm dünyası oluşacak, birlik gerçekleşecek, güç ile yola getirileceklerdir." ifadelerini kullandı.