Haham Hirsch, aşırı sağcı Ben-Gvir'in 3 Ocak'ta işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'ya yaptığı provokatif baskına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Batı Kudüs'te yaşayan Hirsch, "Dünyadaki tüm Yahudi halkı adına açıklama yapmak istiyorum: Yahudi dini mutlak anlamda Harem'e (Mescid-i Aksa) girmeyi yasaklıyor. Yahudi dini bunu tümüyle reddediyor. Dolayısıyla o (Ben-Gvir) Tevrat'ta yazılanlara aykırı davranıyor." dedi.

BEN -GVİR YAHUDİ DEĞİL 

Hirsch, önceki tepkilerin de ötesine geçerek Ben-Gvir'in aslında Yahudi olmadığını dile getirdi. Haham Hirsch, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizler İslam dünyası için konuya açıklık getiriyoruz: Bu kişinin (Ben-Gvir) yaptığı eylem Yahudi dinine aykırıdır. O bizi temsil etmediği gibi Yahudi dünyasına kötülük yapıyor. Bizim adımıza konuşması mümkün değil. Onların yaptıkları (İsrail hükümeti) kendilerini bağlar, Yahudi halkını bağlamaz."

Hirsch, "Hem Yahudi şeriatındakilerin gereği hem de Yahudi hahamların kararları gereği bu eylem yasaktır. Taharet şartları gereği Yahudilerin oraya (Mescid-i Aksa) girmesi yasaktır." diye konuştu.

Aksa'ya baskınları sürdüren kesimlere her zaman karşı çıktıklarını hatırlatan Haham Hirsch, "Nitekim Yahudi dini, bu duruma karşıdır. Dolayısıyla biri çıkıp hem Yahudi olduğunu iddia eder hem de Yahudi dinine aykırı eylemlerde bulunamaz." ifadelerini kullandı.

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir'in bazı kıyafetleri giymesiyle Yahudi olamayacağını savunan Hirsch, "Çünkü Tevrat'a inanmayan biri Yahudi olamaz." dedi.

YAHUDİLİKLE HİÇBİR İLGİLERİ YOK

Haham Hirsch, Yahudileri Mescid-i Aksa'da dini ritüeller yapmaya çağıran sağcı gruplara karşı olduğunun altını çizdi. Hirsch, "Aslında onların duaları doğru değil, çünkü Yahudi değiller. Bunu söyleyenler İslam alemini savaş ve düşmanlığa çekmek istiyor. Nitekim Tevrat'a göre bu da yasaktır. Doğrusu onların tüm tutumları Tevrat'a aykırıdır." diye konuştu

Hirsch, İsrail hükümetine ilişkin ise şunları söyledi:

"Yahudilikle hiçbir ilgileri yok ve siyonizmi benimseyen Yahudi değildir. Bütün dünya onların Yahudi olduğuna inanıyor. Onlar Yahudi değil. Bu topraklarla hiçbir ilgileri yok. Buradan gitmeleri ve 1948'den önceki gibi her şeyi Filistinlilere iade etmeleri gerekiyor. Bu bir işgaldir, onların bu topraklarla hiçbir ilgisi yoktur."

Ortodoks Yahudi “Neturei Karta” cemaati, İsrail'i işgalci bir güç olarak görüyor ve İsrail ordusunda görev yapmayı, İsrail kimliği veya pasaportu almayı reddediyor.

YAHUDİLERİN ÇOĞU AKSA'YA BASKINLARDAN UZAK DURUYOR

İsrail'deki Hahambaşılığı fetvaları doğrultusunda, Yahudilerin çoğu Mescid-i Aksa'ya baskın eylemlerinden uzak duruyor.

Ancak radikal Yahudi bazı gruplar, Mescid-i Aksa'nın yerine "Heykel Dağı" (Tapınak Dağı) inşa etme çağrıları eşliğinde İsraillileri Mescid-i Aksa'da dini ritüeller yapma gerekçesiyle baskınlara teşvik ediyor.

Yahudiler, İsrail'in tek taraflı kararı ve bazı fanatik Yahudi örgütlerinin girişimleriyle 2003'ten bu yana polis eşliğinde Mescid-i Aksa'ya girerken, bu baskınlar özellikle 2022'de giderek artan bir hal aldı.

Mescid-i Aksa'yı 1994'ten beri himayesinde tutan Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin İsrail'in ihlallerine son vermesi çağrıları ise bugüne kadar karşılık bulmadı.

Aksa'ya baskınlar, kutsal mabedin zamansal ve mekânsal olarak bölünmesi yönündeki çağrılarıyla öne çıkan İsrailli aşırı sağcı partilerin güçlenmesiyle daha da artmış durumda.

İSRAİL'DEKİ RADİKAL GRUPLARIN TALEPLERİ

İsrail'deki radikal gruplar, Ben-Gvir'in aslında İsrail polisinden sorumlu olan Ulusal Güvenlik Bakanlığı görevini üstlenmesini Mescid-i Aksa'daki statükoyu değiştirmek için bir fırsat olarak görüyor.

Aşırılık yanlısı gruplar, Ben-Gvir'in göreve başlamasından kısa süre sonra polis teşkilatına Mescid-i Aksa'da köklü değişiklikler yapılması çağrısında bulunan mesajlar gönderdi.

Söz konusu mesajlarda, Yahudi yerleşimcilerin baskın saatlerinin uzatılması, Aksa'da tam anlamıyla ibadet etmeleri, Yahudilerin haftanın her günü Aksa'ya girmesi gibi talepler yer alıyor.

Talepler arasında ayrıca kutsal mekanlara giriş yasağının kaldırılması, Harem-i Şerif'te sinagog için yer belirlenmesi, polis eşliğinde toplu girişlere son verilmesi, Yahudilerin Harem'in tüm kapılarından girişine izin verilmesi, İslami bayramlarda Aksa'nın kapılarının Yahudilere kapatılması durumuna son verilmesi de bulunuyor.

İsrail hükümetinin bu taleplere nasıl karşılık belli değil ancak Filistinliler, Ben-Gvir'in baskınının kademeli olarak uygulanacak bir durumun başlangıcı olmasından endişe ediyor.

NETANYAHU'NUN TUTUMU

Ben-Gvir'in baskını, Mescid-i Aksa'daki statükonun değiştirilmemesi çağrısında bulunan Arap ve İslam alemin başta olmak üzere uluslararası toplumdan ciddi eleştiriler aldı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise eleştirilere rağmen Ben Gvir'in Mescid-i Aksa baskınını savundu.

Netanyahu'nun basın ofisinden yapılan yazılı açıklamada, daha önce başka İsrailli bakanların da kutsal mabedi ziyaret ettiği hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi:

"Başbakan Binyamin Netanyahu, Tapınak Tepesi'ndeki (Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya verdikleri isim) statükoyu hiçbir değişiklik olmaksızın katı bir şekilde korumaya kararlı. Hamas’ın diktelerine boyun eğmeyeceğiz. Statüko altında, son yıllarda başka bakanlar, Kamu Güvenliği Bakanı (şimdiki adıyla Ulusal Güvenlik Bakanlığı) Gilad Erdan da dahil olmak üzere Tapınak Tepesi'ne çıktılar; bu nedenle statükoda değişiklik yapıldığı iddiası temelsizdir."

Filistinlilere yönelik ırkçı ve ayrımcı politikalarıyla bilinen Yahudi Gücü Partisi lideri Ben-Gvir, milletvekili olarak daha önce de birkaç kez Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemişti.