Yazılarımızda, konferanslarımızda, televizyon programlarımızda kısaca her fırsatta bu oyunların ismi şimdilik Mavi Balina, (Blue Whale) Momo, Mariam demiştik ama şimdilik. Sonra, çocuklarımızı kıymetlilerimizi elimizden almak, bizden koparmak için; renk değiştirecek, isim değiştirecek ve kilometrelerce uzaktan böylece üzerimize geleceklerini ifade etmiştik. Kapalı kapılar ardında çocuklarımızı sanal dünya ile baş başa bırakmamamız, onlarla kaliteli zaman geçirerek arkadaş olmamız gerektiğine de vurgu yapmıştık. Neden anlatıyorum bunları?

Bu günlerde tehlikenin yeni ismi Blue Baby yani Mavi Bebek. Tıpkı Mavi Balina, Momo, Mariam gibi;

Bu defa Mavi Balinanın mavisini aldılar. BalinaBu defa Mavi Balinanın mavisini aldılar. Balina yerine ise bebek gibi sevimli bir isim geldi ama amaç aynı. Onların tabiri ile Dünya’daki aptal diye tanımladıkları insan nüfusunu en aza indirmenin başka bir yolu ve sinsice haince karanlık kalplerindeki zehri yaymanın başka adı bu. Blue Baby (Mavi Bebek). yerine ise bebek gibi sevimli bir isim geldi ama amaç aynı. Onların tabiri ile Dünya’daki aptal diye tanımladıkları insan nüfusunu en aza indirmenin başka bir yolu ve sinsice haince karanlık kalplerindeki zehri yaymanın başka adı bu. Blue Baby (Mavi Bebek).

Amaç aynı; kötü niyetli talimatlarla çocukları yönlendirmek, psikolojisini bozup köleleştirerek edilgen hale getirip, son noktada, intihara sürükleyen bir emir vererek ortadan kaldırmanın diğer ismi Blue Baby (Mavi Bebek)

Peki, nasıl bir oyun bu? Çocuklarımızı bu oyundan nasıl uzak tutacağız onları bu oyundan nasıl koruyacağız?

Öncelikle oyunun özelliklerinden kısaca bahsedelim: Aslında oyun demeye bin şahit gerek. Şuna oyun demeyelim, “ölümle dans”, “ölüme meydan okuma”,  “insanın zihniyet dünyasındaki ebediyet hissini yanlış yönde kullanarak, intiharı özendirme” diyelim.

Mavi Bebek (Blue Baby) çocukların banyoda oynadığı garip bir oyun. Şehir efsanesi de diyebiliriz.

Eğer talimat vericilerin dediklerini yaparsanız, kollarınızda hayalet bebeğin görüneceği söyleniyor.

Aslında oyun, bir şehir efsanesi olan Bloody Mary efsanesi ile ilgili…

Mavi Bebek (Blue Baby) oyununu oynamak için oyuncudan kendi başına banyoya ya da tuvalete gitmesi, ışıkları kapatması ve kapıyı kilitlemesi isteniyor (oyunun kuralı bu). Sonra aynaya bakarak kollarını, kucağında bir bebek varmışçasına sallaması, sallarken de 13 kez Mavi Bebek (Blue Baby) sözlerinin tekrar edilmesi isteniyor. Eğer oyuncu ritüeli doğru yaparsa. Aniden kollarında görünmez bir bebeğin ağırlığını, büyüdükçe büyüdüğünü ve kötü bebeğin kollarını kaşıdığını hissedeceği telkini veriliyor. Bundan sonra. Oyuncu bebek çok ağır bir hale gelmeden önce, görünmez bebeği hızlı bir şekilde banyoda yıkayıp dışarı çıkması isteniyor. Eğer oyuncu bu işleri yeterince hızlı yapamaz ise aynada iğrenç bir kadın belireceği, aynanın camını kıracak şiddette çığlık atarak hala bebeği oyuncu elinde tutuyorsa oyuncuyu öldüreceği körpecik beyinlere çocuklarımızın zihinlerine kazınıyor.

Evet, işte böyle çocuklarımızın zihnini kodlamak için artık bu oyunlarla geliyorlar.

Bazıları aynadaki kadının Kanlı Mary olduğuna inanıyormuş. Kanlı Mary bir aynayı parçalayıp cam parçalarından birini alarak sözüm ona kendi çocuğunu böyle öldürmüş.

Hatta oyuna gerçeklik kazandırmak çocuklarımızın düşünme yetisini yok etmek için bir grubun bunu denediğini, banyoya giren Laura adlı kızın talimatları zamanında yapamadığı için aynada bir kadın belirerek onu öldürdüğünü, kapıyı açmak istediklerinde kapının kilitli olduğunu, bir arkadaşlarının yardımıyla kapıyı açtıklarında banyo zemininde Laura’nın cansız bedenini gördükleri yalanını anlatmaktan da geri durmuyorlar.

Bu oyunda uygulanan temel psikolojik kural şudur: Hayal ettiğiniz şeye inanıyorsanız, inandırılıyorsanız, o gerçeğin ta kendisidir. Bu durumda zihindeki algı sübjektif bir bilgi olmaktan çıkıyor, gerçeğin kendisine dönüşüyor.

Peki, bu oyuna çocuklar nereden ulaşıyorlar?

Mavi Bebek oyunu önceki oyunlara göre çok daha tehlikeli. Neden daha tehlikeli? Bu oyun indirilmiyor. Yapay zeka tarafından anlık yönlendirmelerle şekilleniyor.

Çocuklara, gençlere yönelik tasarlanan bu oyunlar yetişkinlerin bile kanını donduracak cinsten. Katılımcının psikolojisi bozuluyor, kişi sonunda ya tedavi görmeye başlıyor ya da hayata gözlerini yummuş oluyor. Yani kısaca Facebook ve Instagram başta olmak üzere sosyal medya platformları üzerinden direkt mesaj yoluyla hedef kitleye ulaşıyorlar.  Eğer ebeveynler dikkatli olmaz ise çocuklarda ciddi psikolojik ve fiziki hasarlara yol açacak bir oyun bu…

UZMANLARIN AÇIKLAMASINA GÖRE BU OYUN NETİCESİNDE ÇOCUKLARI BEKLEYEN TEHLİKELER ŞUNLAR;

Çocuğu kendi bilgisi dışında, istemediği yönde etki altında bırakma ve farklı davranışlara yönlendirme anlamına gelen psikolojik manipülasyon yöntemlerine maruz bırakan Mavi Bebek oyunu hem psikolojik hem fiziksel ciddi problemlere yol açabilir.

Kendi zekâsını, mantığını kullanamayıp duygularını kontrol edemeyen çocuklar, beklenmeyen bir şeyler olduğunu fark ettiğinde öngörülemeyen tepkiler verebiliyor.

Bazı durumlarda çocuğun oyunla ilgili düşünce ve korkularını paylaşmaktan tedirginlik duyduğu gözlenebilir.

Uyku ve yeme düzeninde değişiklik ve bozulmalar, ani ve aşırı tepkiler, öfke patlamaları ve içine kapanma davranışları gözlenebilir. Bilişsel düzeyde soyut kavram gelişimini henüz tamamlamamış olan küçük çocuklarda bilinmeyenle ilgili korku ve kaygılar önemli gelişimsel problemlere zemin hazırlayabilir.”

Peki, bu işin önlemi nedir? Dediğinizi duyar gibi oluyorum.

İnanın önlemek çok basit. Bir örnekle anlatmaya çalışacağım. Yaklaşık 2 yıl önce daha Türkiye’de adı sanı yokken Tik Tok, Azar gibi sitelerin vakit kaybetmeden kapatılması gerektiğini defalarca programlarımda kamuoyu ile paylaşmış yetkilileri göreve çağırmıştım.

Şimdi Tik Tok Hindistan’da yasaklandı.  ABD ise Tik Tok ve diğer Çinli sosyal medya uygulamalarını yasaklamaya hazırlanıyor.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Özellikle Tik Tok uygulamasının güvenlik açısından büyük tehlike oluşturduğu yönündeki tartışmalara atıfta bulundu, konuyu ciddiyetle ele aldıklarını ve bu uygulamaları yasaklayacaklarını vurguladı. Ve ne oldu biliyor musunuz? Türkiye’de tüm kanallar sözüm ona uzmanları çağırıp Tik Tok’un güvenliğini konuşmaya başladı. Yahu biz bunu neden Hindistan, ABD yasakladığında harekete geçiyoruz. Bizim aklımız yok mu? Gelenek, görenek, etik değerler, milli güvenlik açısından ilk önce bizim yasaklamamız bu tehlikeyi görmemiz gerekmiyor muydu?

2 yıl önce her platformda (Program, konferans, yazı) bu uygulamalar 80 yaşındaki insanla 8-9-10 hatta daha küçük çocuklarımızı bir araya getiriyor, konum bilgisi dahi paylaşıyor demedik mi? Daha bitmedi? Türbanlısından, mini eteklisine, kızlarımızda hayâ, namus, ar, erkek çocuklarımızda haysiyet, şeref, onur bırakmayacak demedik mi?

MESELEYİ DE FAZLA UZATMADAN BU İLLETTEN ÇOCUKLARIMIZI NASIL KORUYACAĞIZ?

Biraz başımızı dinleyeceğiz diye çocuklarımızı kapalı kapılar ardında yalnız bırakmayacağız. Hele hele çocuğunuzun kendi odası varsa bilgisayar tablet telefon ve televizyon asla bu odada olmamalı ve odanın kapısı her daim açık olmalı…

3T 1B (Telefon, Tablet, Televizyon ve Bilgisayar) konusunda Fransa’nın yaptığını yapacağız Üniversiteye kadar çocuklarımızı bu 4 zehirden uzak tutacağız. Yahu sesimizi Fransa duydu, bu 4 zehri yasakladı da, hala biz de tık yok. Ne var? Hala Tik Tok var!

9-10 yaşlarında bir çocuk konferanstan sonra yanıma gelip hocam biz telefon, tablet, televizyon, bilgisayar istemiyoruz biz anne babamızın sevgisini istiyoruz. Anne ve babalarımız bizimle oynasınlar elimizden tutsunlar ve bizi parklara götürsünler biz onların şefkatini istiyoruz demişti. Hiç unutamadım.

Sözün özü; ya çocuklarımızla arkadaş olacağız, onların elinden tutacağız parklara götüreceğiz, kaliteli zaman geçirerek katma değeri yüksek nesil yetiştirip, yepyeni bir Türkiye’nin temelini atacağız. Ya da çocuklarımızın Facebook, Twitter, İnstagram, Tik Tok gibi sosyal medya platformlarından talimat almalarına göz yumup hep birlikte yok olacağız.

Karar hepimizin.