Akide şekerinin tarihçesi

Bugün lokumun (rahat-ul hulküm) yanında akide şekeri, fetihten bugüne kadar büyük şehir İstanbul’un şöhretli tatlarından biri olmuştur.
Akidenin, bugünkü kesiliş tarzının meşhur şekerci Hacı Bekir Efendi’nin icadı olduğu söylenir. Kakaolu, fındıklı, susamlı akide şekerlerinin tarihte bir yeri yoktur, sonradan geliştirilmiş tatlar olduklarını söyleyebiliriz. Akide şekerinin karakteristik hüviyeti baharatlı şeker oluşudur, başta da karanfil ve tarçın gelir.

İstanbul’dan başlayarak, Türkiye’de akide şekerinin Hacı Bekir kesiminden evvel, bu şeker, bugünün on kuruşluk madenî parasından az büyükçe, eski bakır mangırlar büyüklüğünde ve şeklinde kesilir, göbekleri de çukur olurdu.

Sarayda sadakatin sembolü: Akide şekeri

Akide şekeri, İstanbul’un fethiyle beraber, Osmanlı sarayı teşrifatında mühim bir yer almıştı. Her salı günü, sabah namazından sonra sarayda kubbe altında toplanan Divanı Hümayun erkânına: “Yeniçerilerin hükümete sadakatinin işareti olarak” Muhzır Ağa tarafından akide şekeri getirilir, Sadrazama, kubbe vezirlerine, kazaskerlere, reisülküttab, nişancı ve defterdar vesaire divan azalarına sunulurdu. Sadrazama iki yüz, vezir ve kazasker efendilerle diğer divan azalarına yüz ellişer, yeniçeri ağasına, sekban başı ağaya ve kethüda beye yüzer, divanı hümayun teşrifatına memur kimselerle divan kâtiplerine de rütbe ve hizmetlerine göre 15-30 dirhem şeker dağıtılırdı.

Akide şekerine rağbetin sonucu: Koltuk şekercileri

Bütün esnaf misilli, şekercilik de gedikli idi.  Büyük şehirde akide şekeri işleyen şekercilerin sayısı sınırlandırılmıştı. Sınırlı sayıdaki esnafın ürettikleri şeker de ancak saray-ı hümayun ile vezir, ayan ve eşraf saray ve konaklarının ihtiyacını karşılayabilirdi. İstanbul halkının ise akide şekerine karşı büyük bir düşkünlüğü vardı. Bunun neticesinde kaçak akide işleyen şekerciler, koltuk şekerciler türedi; bu da İstanbul’da bir ham şeker buhranı doğurdu ve ham şekerin fiyatı arttı.(20 Safer 990) 

Koltuk şekercilerin menine dair bir ferman

1582 tarihli bir ferman, bugün kıymetli bir vesika olarak dikkat çeker:

"İstanbul Kadısına hüküm ki, Sabıka İstanbul Kadısı olan Mevlâna Zekeriya, damet fezailüh süddei saadetime mektup gönderip İstanbulda şekercilik hirfetinin ehli hibreyi ve yiğitbaşıları vesair ehli vukufları meclisi şer’e gelip İstanbul’da koltukçu (kaçak esnaf) çoğalıp şehre gelen şekeri onlar alıp akide etmekle şekeri ziyade bahaya çıkıp kıyyesi yirmi otuz akçede iken kırk beş elli akçe olmuştur deyu bundan böyle koltukçular menolunmak rica ettiklerini arzetmekle koltukçuların menedilmesini emir buyurdum."