İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararıyla ilgili açıklama yaptı. 

Kararın ilk derece mahkeme tarafından verildiğini ve sürecin devam edeceğini vurgulayan Soylu, şu ifadeleri kullandı: 

"Yargıya saygı duymak lazım"

"Birincisi yargıya saygı duymak lazım. İşinize geldiği zaman yargıyı bir üst noktaya taşımak, işinize gelmediği zaman yargıyı töhmet altında bırakmak ve hakaret etmek hele insanların da kendileri olunca çok doğru bir davranış olmayabilir. Burada kesinleşmemiş, daha henüz adımları olan bir yargı kararı var. Şunun altını çizerek söylemek isterim. Bir önceki mahkeme safhasında da bugün yapılanlar da tam anlamıyla Anayasa'nın 138. maddesine aykırıdır. Bu ne demektir? Yargının bundan sonraki süreçlerini ve Anayasa ile teminat altına alınan yargının kendi ilkelerine göre karar verme anlayışını etkilemeye çalışmaktır. Bir önceki mahkemede, mahkemenin etrafı billboardlarla çevrildi, binlerce insan çağrıldı. Bunlardan birini biz yapsak bizi çarmıha gererler. Elbette ki Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu avazımız çıktığı kadar bağırmalıyız, söylemeliyiz ve buna herkes sonuna kadar saygı duymalı ve sahip çıkmalı. Karar eleştirilebilir ama hukukun kendi çerçevesi ve ilkeleri çerçevesinde eleştirilebilir. Ama buna baskı yapmak ve mahkemenin etrafına insanları toplamak, bunları daha yeni görüyoruz, daha da görmeye devam edeceğiz.

"'Ben bir yargı kararının mağduruyum' diye bir siyaset bina ediliyor"

Madem yargı kararına itiraz ediliyor. Bu, 4 Kasım 2019'da söylenmiş bir söz. Tam 2,5 yıl sonra benim için aynı söz üzerinden niye yargıya müracaat ediliyor? Yani bir hukukçu çıksın bunu söylesin veya bir kişi çıksın bunu söylesin. Madem bu yargı kararı eleştiriliyor... 2,5 yıl sonra 'Ben bir yargı kararının mağduruyum' diye bir siyaset bina ediliyor. Peki benim söylediğimden 2,5 yıl sonra ne oluyor da benimle ilgili, benim de ceza almamı temin edecek bir yargı için, karar için müracaat ediliyor. Demek ki burada bir samimiyet söz konusu değil.

"Buna Bizans oyunu denir"

Buna Bizans oyunu denir. Kendi içlerindeki siyasal tartışmayı, bizi basamak kullanarak siyasallaştırmaya çalışan, 'Acaba buradan kendi adıma elde edeceğim pozisyonlar için bir adım öne geçebilir miyim?' diye ortaya çıkarılan bir süreçtir. Yargı devam ediyor, kararını verecektir, öbürü siyasaldır, siyaset pozisyonudur. Bu da tamamen kendi işlerine dönük bir anlayışın kendisidir. Çöpünü toplamaktan aciz bir belediye başkanı, İETT otobüslerini çalıştırmaktan aciz bir belediye başkanı, belki de tarihin İstanbul'daki en aciz belediye başkanı. Bütün bu yapamadıklarını 'Acaba hukukun verdiği karar üzerinden örtüp başka bir adım atabilir miyim?' Siyasette her şey halkın önünde olur ve halk her şeyi görür."